| Daha annem ceketini bile giyemeden, kırmızı çizgili kadife kazağımı ve gri ekoseli yün şapkamı giydim. | TED | ارتديت سريعا سروالي الأحمر القصير وقبعة الصوف الرمادية قبل أن تتمكن أمي من ارتداء سترتها. |
| Bu akşam aramızda en cesur kuşatma yarıcısı bulunuyor Yanki topları arasından sıyrılıp geçerek gelen ve bizlere bu akşam giymekte olduğumuz yün ve dantel kumaşları getiren kişi. | Open Subtitles | معنا الليلة أبسل مقتحمي الحصار الذي تسللت مراكبه عبر أسلحة الشماليين ليجلب لنا الصوف والحريرالذي نرتديه الليلة |
| Bir kadın bana yün ve kalıpları gönderiyordu, ben de etek örüp kadına gönderiyordum. | Open Subtitles | سيدة أرسلت لي الصوف و التصاميم التي علي حياكتها |
| Ne süt ürünleri yiyebilirim, ne yünlü giyebilirim, ne de flüorürlü su içebilirim. | Open Subtitles | ، لا أتحمل منتوجات الألبان ، أو إرتداء الصوف . أو شرب المياه المعالجة بالفلورايد |
| Hem kara koyunun yünü de bir o kadar sıcaktır. | Open Subtitles | بعد كل شيء، يظل الصوف يدفئنا حتى لو كان من خروف أسود. |
| Biz de herkes gibi koyundan yün alabiliriz! | Open Subtitles | نستطيع الحصول على الصوف من النعاج, مثلما يفعل الأخرون |
| Izgaraya koyulmuş peynir için ben yün malzeme kullanırdım. | Open Subtitles | بالرغم من تلك الجبنة المشوية الا ان بها قليلاً من الصوف |
| yün pantolonla yangın direğinden kaymak pek akıllıca değilmiş. | Open Subtitles | حسنا يكفي القول أنني تعلمت اليوم أنه من غير الحكمه أن أنزلق بشكل متكرر على عمود الإطفاء مردتيا سروايل من الصوف |
| Askeriyeden yün pantolon giymiş bir asker, mahalleleri dolaşıp kapı kapı çanak çömlek katoloğu dağıtıyor. | Open Subtitles | جيش من الرجال في ملابس من الصوف يركضون عبر المنطقة موزعين قوائم أعمال فخارية من باب إلى باب. |
| - Eğer yün olsaydı, bizim tezgahımızı kullanabilirdi değil mi? | Open Subtitles | . لو كان لديه بعض الصوف ، كان يمكنه أن يستخدم المنوال ، ألا تعتقدين ذلك. |
| - Evet. Siyah bir yün tişört. Yeni Zelanda yününden. | Open Subtitles | أجل قميص صوفي أسود من الصوف النيوزيلندي مضاد للماء و النار |
| Çekicinin tutamacındaki yün lifi çıkardım ve inceledim. | Open Subtitles | سحبت ألياف الصوف من قبضة الرابعة وبخرتها أيضاً |
| - yün herşeyde bulunabilir. | Open Subtitles | يمكنك الآن، لأنه يبدو يستخدم هذا الصوف على كل شيء. |
| Her taraf yün yumaklarıyla dolu. | Open Subtitles | ونحن في أعسر شخص من عمال التنظيف الجاف. مليء بخصلات من الصوف. |
| Oğlak derisi, güderi, saten veya yün mü, uzun mu, kısa mı, bahçe için mi? | Open Subtitles | القفازات جلد ماعز ,الساتان ,قفاز واقي الشامواه ,الصوف أو للتشجير؟ |
| Altımdaki bu kalın yünlü battaniyeyi alır mısın? | Open Subtitles | هل تستطيع أن تبعد بطانية الصوف الثقيلة من تحتي؟ |
| Çekiçten kurtulacak kadar akıllısınız, ama alet çantanız çeşitli materyaller ve kaya yünü ile doluydu... | Open Subtitles | لقد كنت تملك حساسية كافية لتتخلص من المطرقة ولكن حقيبة معداتك مليئة بألياف الصوف الصخري ومعادن أخرى متنوعة |
| Yaşlı kadının kulübesine giderken kış yiyecek stoğu için domuzları tuzlayan adamları ve boyalı yünden kıyafet ören kadınların yanından geçiyor. | TED | في الطريق إلى كوخ السيدة العجوز تمر كاما على رجال يقومون بتمليح الخنازير من أجل توفير الطعام في الشتاء ونساء يحيكون الملابس من الصوف المصبوغ. |
| Kazak örüyor ve 30 gram Yüne ihtiyacı var. Gecikme Davey. | Open Subtitles | تريـد حياكـة بلــوزه, وتحتـاج أوقيــة من الصوف |
| Çuvaldan dökülen bütün Yünleri sepete koyun. | Open Subtitles | كل الصوف الذي يسقط من الأكياس ضهوع في السلة |
| Ama o Süveter giyen insanlardan biri olup çıkmak istemiyorum. | Open Subtitles | لكني لا أريد أن اكون واحده ممن يرتدون الصوف |
| Olaganustu ol! -- Yunan kahramanlari gibi, Argonauts ile denizi asan ve Altın postu getiren Jason gibi. | TED | كن مذهلا كأبطال الأغريق كجاسون، الذي عبر البحر برفقة الأرجون ليجلب الصوف الذهبي |
| Bir yumak yünüm kayboldu ve buna saçma bir şekilde epey üzüldüm. | Open Subtitles | لقد فقدت كرة من الصوف. أنا أشعر يالأسى حيال ذلك. |
| Ama eğer çobandan satın aldığınız yünle bir şapka yapıyor ve bunun için para alıyorsanız o zaman gerçekten değer üretmiyorsunuz, çobanı sömürüyorsunuz. | TED | ولكنك اذا اشتريت بعض الصوف من الراعي ودفعت علاوة لتحويله الى قبعة فأنت لم تقم بالفعل بإنشاء قيمة لقد استغليت الراعي |
| -Koyundan bütün yününü alıyorlar ve sonra biz onu yiyoruz. | Open Subtitles | -صحيح إنهم ينزعون كل الصوف عن الخراف ثم نأكلهم |
| Pazara gidecek yünler hazır Baş Rahip. | Open Subtitles | الصوف جاهز للبيع، يا رئيس الدير |
| Sadece bütün hayatı boyunca şımartılmış, taranmış ve nazikçe mastürbe edilmiş keçilerin yünlerini kullanır . | Open Subtitles | يُستخدم فقط الصوف المستخرج من باطن مواعز قضت حياتها كاملة تُدلّل، وتساس، وتُستمنى على مهلٍ |
| Hangi herif omlet tavasını bulaşık teli ile yıkar? | Open Subtitles | أي نوع من الرجال يستخدم الصوف الحيدي علي مقلاة البيض؟ |
| Bulaşık teliyle çıkarmaya denedim ama... birkaç tel orada kaldı. | Open Subtitles | حاولت أن فرك تشغيله مع الصوف الصلب، والألياف الزوجين متورطون. |