Kadınların neyi sevdiğini anlattım, kıkır kıkır gülmeyi kestikten sonra kendinden emin gibiydi. | Open Subtitles | اخبرته بما تحبه النساء وبعد أن انتهى من الضحك بدى واثقا من نفسه. |
O kadar çok gülüyordu ki gülmeyi durduramıyordu ve elinde benim belgem duruyordu. | TED | وكان يضحك بشدة .. ولم يستطع ان يتوقف عن الضحك وكان ممسكاً بورقة علاماتي بيده |
Niye üşüyorum Paris güneşinin altında kahkaha ve şarkılar kaplarken göğü..? | Open Subtitles | لماذا أكون بارداً في نور شمس باريس حيث الضحك و الغناء |
Senin için yaptığım onca şeyden sonra tek yapabildiğin gülmek mi? | Open Subtitles | بعد كل شىء فعلته لك هذا مايمكنك فعله , الضحك ؟ |
anlatmaya devam edeceğim. Umarım siz de gülmeye devam edersiniz. | TED | حتى ذلك الوقت، سوف أظل أقول النكت. أرجو أن تستمرّوا في الضحك. |
Tek derdiniz, bebek yapabilmek için kızı gülmekten alıkoyabilmek olacak. | Open Subtitles | ستصبح مشكلتك أن تجبرها على التوقف عن الضحك لتنجب أطفالا |
Tepkileri bazen o kadar komik oluyor ki gülmekten kendimizi alamıyoruz. | Open Subtitles | ردود أفعالهم هزلية للغاية ببعض الأحيان لايمكنهم أن يتوقفوا عن الضحك |
gülme gazı terapisi muhtemelen kıytırık bir contadan daha pahalıdır. | Open Subtitles | مصحة العلاج من غاز الضحك أغلى على الأرجح من السباك |
gülmeyi kesmediğiniz zaman ne olduğunu biliyorsunuz. | Open Subtitles | تعرفون ماذا يحدث عندما تعجزون عن التوقف عن الضحك |
Bana gülmeyi kesin! | Open Subtitles | انتما الاثنان توقفوا عن الضحك توقفوا عن الضحك حسناً .. |
- Yanılıyorsun, yemeyi severim. - gülmeyi de seviyorsun. | Open Subtitles | ليس صحيحا نا أحب الأكل وانته تحبى الضحك أيضا |
Ve bir de insanın tüm üzüntüsünü unutmasına sağlayan bir kahkaha vardır. | Open Subtitles | وهناك نوعٌ آخر من الضحك الذي يساعد الشخص أن ينسى كلّ معاناته. |
Evet, o ikisi bir araya geldiği zaman pek çok kahkaha olurdu. | Open Subtitles | أجل، هاتان الإثنتان عندما تكونان مع بعض كان هناك الكثير من الضحك. |
ve kahkaha bu duygusal işlerin çoğunu sizin için yapar. | TED | تفعلون كل ذلك في نفس الوقت الذي تتحدثون فيه إليهم، أما الضحك فهو يؤدي كثيرا من الدعم العاطفي الذي تحتاجون إليه. |
Senin için yaptığım onca şeyden sonra tek yapabildiğin gülmek mi? | Open Subtitles | بعد كل شىء فعلته لك هذا مايمكنك فعله , الضحك ؟ |
Bir doktor ciddi olabilir, fakat hala gülmek çok önemli bir ilaçtır. | TED | قد يبدو الطبيب جديا. لكن الضحك ما يزال دواء ا عظيما. |
Daha da kötüsü, yanlış şeylere gülmeniz -- buna gülmek kabul edilebilir, teşekkürler. | TED | أو حتى أسوأ من ذلك أن تضحكوا بينما حديثي لم يكن مضحكاً الضحك على هذا الجزء كان مقبولاً شكراً |
Sonra da çılgın bir gülmeye tutuldu. | Open Subtitles | لكنها اعتذرت لزملائها بعد ذلك وأخبرتهم أنها شعرت برغبةٍ مفاجئة في الضحك |
Oyuncu değilim ama... Yani öyle komik değil, başka türlü tuhaf. | Open Subtitles | أنا لست ممثلا هزليا لكن لم أقصد هذا النوع من الضحك |
İlk başta bir çeşit gülme refleksini tetiklediklerini düşündüler. Fakat hayır, kısa sürede neokorteksinde mizah saptayan noktaları bulduklarını fark ettiler. Bu noktaları ne zaman uyarsalar, kız her şeyi eğlendirici buluyordu. | TED | فى الأول ظنوا أنهم يثيرون نوعا ما من الضحك المنعكس، ولكن لا، بسرعة أدركوا أنهم وجدوا النقاط فى قشرتها المخية الحديثة التى تكتشف الفكاهة، ووجدت كل شيء مضحكا كلما حفزوا هذه النقاط. |
Çarşıda Kahkahalar, el ele tutuşmalar sana şarap doldurduğunda boynuna ufak bir öpücük. | Open Subtitles | الضحك فى السوق تشبّث الأيدى يداعبك فى رقبتك , عندما يسكب لكى النبيذ |
Onunla birlikte kahkahalarla gülüp ironinin böyle feci şekilde yanlış anlaşılmasına göz mü yumarsınız? | TED | هل سوف تنضم لنسق الضحك ذاك وتترك هذا التفسير الخاطئ المؤلم لمفهوم سخرية القدر يمر هكذا ؟ |
Biliyorum, ama herkes gülüyor. Ortada gülünecek hiçbir şey olmasa bile. | Open Subtitles | أعرف, لكن الجميع سيضحكون و ليس هناك شيء يدعو إلى الضحك |
Ama bugün gülebilirsin, çünkü gün senin günün. | Open Subtitles | لكنك تستطيع الضحك اليوم لانه يوم عظيم لك |
♪ Bu akşam son gülen biz olacağız ♪ Bu berbat sesi siz mi yapıyordunuz. | Open Subtitles | ♪ الليلة، سيكون لدينا الضحك الماضي ♪ ♪ ها ها ها ها ها ها ها ♪ أوه، فمن لكم اثنين جعل هذا الضجيج الرهيب. |
Lola maçta bizimle birlikteyken iyi görünmem için ben komik bir şey söyleyince güler misin? | Open Subtitles | ذلك منذ عام ولا يأتي إلى لعبة معنا، يمكنك ان تجعل لي تبدو جيدة من الضحك عندما أقول شيئا مضحكا؟ |
Daha az imtiyazlı insanlara güldük ve bunun zararsız olduğunu sandık. | Open Subtitles | الضحك على من هم أقل حظا والتفكير على أنه غير مؤذ |
Kaçıp gidemiyorsan ve kesin bir biçimde başkalarına bağımlıysan... gülerek ağlamayı öğreniyorsun... | Open Subtitles | عندما لايمكنك الفرار وتعتمدين كليّاً على الآخرين تتعلّمين البكاء عن طريق الضحك |