| Tek motorlu savaş uçağı kullandım ama bu uçak 4 motorlu. | Open Subtitles | طرت بمقاتلة ذات محرك واحدَ، لكن هذه الطائرةِ لَها أربعة محرّكاتِ. |
| Bir uçağı vardı. Ve de hayvan annesini düşünerek büyüyordu. | Open Subtitles | لديه تلك الطائرةِ الخاصة التي تساعد فراخ الإوز على النمو |
| Striker, o uçak tek başına inemez. | Open Subtitles | ماذا يفعل هناك؟ سترايكر، تلك الطائرةِ لا تَستطيعُ الهبوط بنفسها. |
| - Bir dinle. - Uçaktan daha yeni indim. | Open Subtitles | ـ أَعتقدُ أنك لو تَسْمعَني ـ ـ ـ ـ ـ لقد نَزلت من الطائرةِ للتو ، إتفقنا ؟ |
| Aslında uçakta çok yedik. | Open Subtitles | كَانَ عِنْدَنا في الحقيقة الكثير للأَكْل على الطائرةِ. |
| Yani uçağa binme nedenin ben miyim? | Open Subtitles | لذا السبب الوحيد أنت على هذه الطائرةِ هَلْ بسبي؟ |
| Pekâla, ilaçların çantada ve görevli bayan çantanın Uçağın altında olduğunu söyledi. | Open Subtitles | حَسناً، هم في الحقيبةِ، والسيدة قالتْ بأنّها كَانتْ تحت الطائرةِ. |
| Şu anda burada uçağı idare edebilecek tek kişi sizsiniz. | Open Subtitles | أنت الوحيدَ على هذه الطائرةِ المحتمل انك تسْتَطيع التحليق |
| uçağı indirebileceğimi düşünmek çılgınlıktı. | Open Subtitles | كَانَت مجنونَ عندما إعتِقدت بانه يُمْكِننُي أَنْ اهبط بهذة الطائرةِ. |
| Striker uçağı zamanında indirirse onları kurtarma şansımız var. | Open Subtitles | هناك فرصة بانُقذَهم إذا هبط سترايكر بتلك الطائرةِ في الوقت المناسب. |
| uçağı buraya indirmek mümkün müdür sizce? | Open Subtitles | تَعتقدُ بأنَّ ه تَكُونُ محتمل لإنْزال الطائرةِ هنا؟ |
| Bu uçak harika bir güvenlik kaydına sahiptir. | Open Subtitles | هذه الطائرةِ المعيّنةِ لَها سجل سلامة ممتاز. |
| Özellikle de şu maket uçak meselesi. | Open Subtitles | ذلك النموذجِ مِنْ الطائرةِ يُبْنَى. أين هذا '؟ |
| Bu şeytan CIA'yi taşıyan uçak, benim emrimle düşürülmüştür. | Open Subtitles | هذه الطائرةِ التي كَانتْ تحَمْل شياطين وكالة المخابرات المركزيةِ أُسقطَت بأوامري. |
| Uçaktan atladıktan sonra inişini yavaşlatır. | Open Subtitles | يَبطئ هبوطَكَ بعد أن تقْفزُ من الطائرةِ. |
| Mahkumu Uçaktan al. Onu buraya getirmeyi istiyorum. | Open Subtitles | أخرجوا السجين من الطائرةِ أُريدُ أعادَته إلى هنا |
| Uçaktan atladığında çocuğun hayatta ve iyi olduğuna yemin ediyor. | Open Subtitles | يُقسمُ الولدَ كَانَ حيَّ وحَسناً عندما قَفزَ مِنْ الطائرةِ. |
| uçakta olamaz. | Open Subtitles | حَسناً، هو لا يُمكنُ أَنْ يَكُونَ على الطائرةِ. |
| Eğer Chip havuzda boğulmadıysa, uçakta birşey olmuş olmalı. | Open Subtitles | إذا رقاقةِ لَمْ تُغرقْ في البركةِ، شيء لا بدَّ وأنْ حَدثَ على الطائرةِ. |
| uçağa binince kendini daha iyi hissedeceksin. | Open Subtitles | سَتَشْعرُ بتحسن عندما تَعُودُ إلى الطائرةِ |
| Uçağın etrafında ateş edilmesin. | Open Subtitles | تأكّد ُلن يكون هناك إطلاق نار قرب الطائرةِ. |
| Yani uçan jetin titreşimleri patlamayı tetikleyince Velid istemeden kendini havaya uçurdu. | Open Subtitles | لذا، وليد بغير قصد فجّرَ نفسه عندما الإهتزازات مِنْ الطائرةِ سبّبَت الإنفجارُ. |
| uçaktayken ayrıntılı tasarıları ezberlemiştim. | Open Subtitles | أَعْرفُ الطريقَ. إستظهرتُ المخطّطات على الطائرةِ. |