Bugün öğleden sonra bir süre sizin yanınızda olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | قال أنه كان معك في الفترة الزمنية لهذه الظهيرة أجل |
öğleden sonra izin alacağım. Kimin tatile ihtiyacı var ki? | Open Subtitles | سأخذ وقت الظهيرة إستراحة من يحتاج إلى وقت راحة ؟ |
Bakın, burundaki gölgeler... dik bir açıyla düşüyor, sanki öğle vakti gibi. | Open Subtitles | نلاحظ أن الظلال على الأنف تسقط في خط مستقيم كأنها وقت الظهيرة |
öğlene kadar uyuyup, saat dörde kadar da bilgisayar oynacaksın. | Open Subtitles | سوف تنام إلى الظهيرة وثم تلعب ألعاب الفيديو حتى الرابعة |
Siz ve Morty'nin babası bu akşam üzeri benimle görüşebilir misiniz acaba? | Open Subtitles | كنت اتسائل اذا كان بإمكانك ووالد مورتي انت تأتوا لمحادثتي بعد الظهيرة |
- Zaman kaybıydı. Bunlar geçen gün rastladığın kişiler miydi? | Open Subtitles | هل كانوا نفس الأُناس الذين قابلتهم فى تلك الظهيرة ؟ |
Seni Bugün buraya getirmeyi ne kadar istediğimi bilsen bana bu soruyu sormazdın. | Open Subtitles | لو تعلمى مقدار شوقى لحضورك الى هنا هذه الظهيرة, ما كنت لتسألى هذا |
Onu bu öğleden sonra buldum. Ya intihar, ya da biri... | Open Subtitles | لقد عثرت عليه هذه الظهيرة إما انه انتحر, او شخص ما |
Yarın değil, bir yıl sonra değil, bu öğleden sonra. | Open Subtitles | ليس غداً , ليس العام القادم , بل هذه الظهيرة |
Barton yarın öğleden sonra 3 günlük bir konferans için oraya gidiyor. | Open Subtitles | بارتون مغادر غداً بعد الظهيرة من اجل حضور مؤتمر لثلاثة ايام هناك |
Niye öğleden sonra 3'ün yakıcı havasında havuç toplamaya çıktın ki? | Open Subtitles | لماذا كان عليك الخروج في لهيب الحرارة لقطف الجزر في الظهيرة |
Şimdi A gezegeni öğle vakti aynı yerde ve aynı zamanda. | Open Subtitles | و الكوكب الأول عند الظهيرة هو نفس المكان و نفس الزمان |
Tamam, bak, öğle ile 12:30 arasında trafik kamerasının çektiği resimleri görmeliyim. | Open Subtitles | حسنـًا، إسمع، أريد رؤية أيّ صورة أخذتها كاميرا المرور بين الظهيرة و12: |
Polly'nin olayı, öğle saatlerinde sıcaktan ve parıltıdan başları dönen insanların kazalarını sahnelemek. | Open Subtitles | طريقة بولي هي افتعال الحوادث المميتة أثناء حر الظهيرة ما يسبب ارتباك ضحاياها |
Bölge amiri öğlene kadar burada olacak ve sebebini açıklayacak. | Open Subtitles | احضري القائد المسئول عن هذه المنطقة عند الظهيرة ليشرح السبب |
Chris öğlene doğru huysuzlaşırsa incirin içine chia çekirdeği koyup ver. | Open Subtitles | اذا كريس اصبح غاضبا في الظهيرة اعطيه بعض من حبوب الشيا |
Öğlende, ayçiçeğinin değişen konumunu işaretlersiniz, ve akşam tekrar edersiniz, işte sizin saatiniz. | TED | وبحلول الظهيرة, تحدد الوضع المتغيّر للزهرة, ومجددا في المساء, وتصبح هذه ساعتك. |
Ben mi? Tüm akşam üstü evdeydim ben. | Open Subtitles | لقد كنت هنا طوال الظهيرة ولكن يمكننى ان اُقسم |
Kendisiyle Salt Lake halk kütüphanesinde telefon rehberlerini ezberleyerek bir gün geçirdik. Oldukça enteresandı. | TED | قضينا الظهيرة سوية في المكتبة العاملة لسولت سيتي نحفظ دفاتر الأرقام والذي كان لامعاً |
Evet bayan. Bu akşamüstü dışarı çıkıyorlar. | Open Subtitles | نعم يا انسة, انهم سوف يخرجون هذه الظهيرة |
Sen daha iyi saklanırsın. Acele et, akşama kadar peşinden ayrılma. - Çabuk ol evlat. | Open Subtitles | ستكون قادراً على الأختباء أفضل منهم أسرع وأتبعة طوال فترة الظهيرة يا بنى |
Komşum, harika bir kadındır. Dükkanı Öğleyin açar. | Open Subtitles | إنها جارتي وهي امرأة طيبة تفتح عند الظهيرة |
Üç anahtar bırakıp Öğleye kalmadan çıkıp gittim. | Open Subtitles | لقد أعدت قفل المكان كله ذلك اليوم تركت ثلاث مفاتيح وكنت ذاهباً عند الظهيرة |
akşamüstü arkadaşım bingo odasında doğum günü partisi verecek. | Open Subtitles | ستحتفل صديقتى بعيد ميلادها فى الظهيرة وفى صالة بينجو , فقد كنت أأخذ رأيك |
Onunla Doğu Cape'de bir hastanede tanıştık ve koca bir öğleden sonrayı beraber geçirdik - etkileyici bir çocuk. | TED | وكنت قد قابلتها في مستشفى في مدينة كيب الغربية وقضيت كل فترة بعد الظهيرة معها .. انها فتاة رائعة |
Bazı şeyleri değiştirmek istiyorum. Sen CAA*'deyken öğlen tatilinde kaçamak seks için gelirdim. | Open Subtitles | أريد أن أقوم بالتغيير قليلاً لقد كنت أعتاد المجيء في فترة بعد الظهيرة |