Neden bütün o kutuları ve şişeleri topladık ki? Ne israf. | Open Subtitles | قد جمعنا كل هذه الزجاجات وكل هذه العبوات , وكله ضاع |
Teröristlerin üssüne varır varmaz, uydu aracılığıyla kutuları tetikleyeceğiz ve gazı serbest bırakacağız. | Open Subtitles | بمجرد أن تصل إلى قاعدة الارهابيين سنقوم بتفجير العبوات بالقمر الصناعي ونطلق الغاز |
kutular 8 gün içinde ülkendeki limana ulaşacaklar. | Open Subtitles | ستصل العبوات إلى الميناء في بلدك خلال ثمانية ايام |
Diğer tüm olay yerlerinde şişeler belirli bir sıradaydı. | Open Subtitles | العبوات كانت موضوعة بترتيب معين |
Artık kutuların araştırılması işini biz yönetmiyoruz. | Open Subtitles | ليس لدينا دخل أكثر من هذا بشأن البحث عن العبوات |
İçlerinden hiçbiri o asit banyolu kutulardan beşi ile temizlenebilecek kadar küçük değil. | Open Subtitles | ولا واحدة منها صغيرة بما يكفي لتقضي عليها خمس من تلك العبوات الحمضية. |
kutulara ulaşmayı umdukları gizli bir operasyon başlatıyoruz. | Open Subtitles | إنهم يقومون بعملية سرية يأملون أن تقودهم إلى العبوات |
patlayıcı madde fabrikaları, silah ambarları ve 50 kişinin adını vermiş. | Open Subtitles | مصانع العبوات الناسفة مخازن الأسلحة وأسماء أكثر من 50 شخصا سيّئا |
Bu şişelerle doğanın baş belası olan, pet şişelerden sonsuza dek kurtuluyoruz. | Open Subtitles | بهذه العبوات سنقضي على الحاجة في استخدام عبوات المياه البلاستيكية التي هي آفة البيئة |
kutuları için kısa spor bilgileri tedarik edeceğimiz bir anlaşma yapacağız. | Open Subtitles | نتفق معهم أن نضع بعض الحقائق الرياضية على العبوات. |
Gaz kutuları üzerindeki uzaktan patlatıcıları biz kontrol ediyoruz. | Open Subtitles | نحن نسيطر على جهاز التحكم في هذه العبوات عن بعد |
Teröristlerin üssüne varır varmaz, uydu aracılığıyla kutuları tetikleyeceğiz ve gazı serbest bırakacağız. | Open Subtitles | وبمجرد أن تصل لقواعد الارهابيين سنقوم بتفجير هذه العبوات من خلال القمر الصناعي ونطلق الغاز |
Gaz kutuları üzerindeki uzaktan patlatıcıları biz kontrol ediyoruz. | Open Subtitles | نحن نتحكم في المفجر الخاص بهذه العبوات عن بعد |
Ayrılıkçılar Orta Asya'daki üslerine ulaştıklarında kutuları tetikleyeceğimizi söyledim. | Open Subtitles | قلت لك أننا كنا ننوي تفجير العبوات .بمجرد أن يصل الارهابيون إلى قاعدتهم في وسط اسيا |
Bildiğim kadarıyla, tamir etmeden, kutuları silahlandıramayız. | Open Subtitles | إذا لم نتمكن من إصلاحه فلن يمكننا إطلاق العبوات |
Başkan, kutular ele geçirilene kadar görevde kalmamı istedi. | Open Subtitles | لقد طلب مني الرئيس أن أبقى حتى يتم استعادة العبوات لقد سمعت أنه تم إعادة تعيينك |
Uzaktan tetikleyicinin, kutular üzerinde çalıştığından emin olmalıyız. | Open Subtitles | نريد التأكد أن هذا المفجر سيناسب العبوات |
Küçük şişeler nasıl oldu da sokağa düştü? | Open Subtitles | كيف وصلت تلك العبوات الصغيرة للشوارع ؟ |
CTU'nun, kutuların geri alınması sorumluluğunu üstüne alması gerekecek. | Open Subtitles | لابد أن تكون الوحدة مسئولة عن استعادة العبوات |
Ben de, Cummings'in bize, kutulardan birinin şematiğini verdiğinden bahsediyordum. | Open Subtitles | كنت أشرح الان أن كامينج) أعطانا تخطيطاً) لإحدى هذه العبوات |
Kesinlikle eminiz ki, eğer yapmalarına izin verirsek, bizi doğruca kalan kutulara götürecekler. | Open Subtitles | أنهم عندما سيغادرون المول أنهم سيعودون إلى العبوات الباقية |
El yapımı patlayıcı dibinde infilâk ettiğinde göğsündeki metal plaka hiçbir halta yaramaz. | Open Subtitles | قطعة حديدة في صدرك لن تحميك عندما, عندما تنفجر العبوات الناسفة بالقرب منك. |
Hayır, buzdolabımdaki şişelerden içtiğin için kızdım. | Open Subtitles | لا، انا امانع ان تشرب من العبوات التي بثلاجتي |
Bu savaşın sembol silahı IED ve sembol yarası da ağır bacak yaraları. | TED | السلاح الأبرز للحرب هو العبوات الناسفة، و الإصابة الأبرز هي ضرر بالغ في الساق. |
Göster kendini. Ve bir de eğer küçük şişelerde sos verirlerse final maçı için hepsini getir. | Open Subtitles | أذهبي وأحصلي عليها, و إذا كان لديهم تلك العبوات الصغيرة |