Fakat çoğu Çin polisi tarafından yakalanmıştı ve ülkelerine geri gönderilmişti. | TED | لكن يتم القبض على العديد منهم على يد الشرطة الصينية وترحيلهم |
Görünen o ki yolcuların çoğu alandan aynı yöne doğru kaçmış. | Open Subtitles | يبدو أنّ العديد منهم حاولوا الهرب من الموقع في الاتجاه نفسه |
Tonlarca olmasa da bir sürü. Birkaç tane. Yeterli miktarda. | Open Subtitles | حسناً ليس بالكمية الهائلة ولكن العديد منهم ,ذلك العدد الصحيح |
Gidişata bakılırsa burnunu sokmak isteyen başka gazeteciler de olacak, hem de bir sürü. | Open Subtitles | الأمر سيبدو كذلك سيتواجد العديد من الصحفيين فى محاولة للتطفل على هذه القصة العديد منهم |
Ekseri gecekondularda, Birçoğu sıcak ve soğuk musluk suyundan yoksun yaşıyordu. | TED | العديد منهم عاش في شقق من دون مياه جارية باردة وساخنة. |
Hazar toplumuna yapılan saldırılar hep daha kötüye gitti, o yüzden bir çoğunun ülkeden kaçmak istemesi sürpriz değildi. | TED | الهجومات على المجتمع الهازاري ازدادت سوءًا، فليس من الغريب أبداً بأن العديد منهم يرغبون بالهروب. |
Evet ya. Çok fazla yedim. Hem çok kolay da bulunmuyor. | Open Subtitles | نعم , لقد أكلت العديد منهم وليس من السهل ايجادهم |
Buraya gelenlerin çoğu, daha çok uzun süreli ilişkiler peşinde. | Open Subtitles | العديد منهم يأتي للبحث عن شيئًا أكبر على المدى الطويل |
ve bizimle fotoğraf çektirdiler. çoğu müşterilere ağır televizyon setleri getirmek için arkaya | TED | والتقطوا صورا معنا. واخترع العديد منهم نكتا حول محاولتهم جلبنا للخلف |
çoğu, hayatta kalmak için suç işlemeye yönelmek zorunda kalır ve yüksek intihar oranları kaydedilmiştir. | TED | العديد منهم يلجأون إلى الإجرام من أجل العيش، وقد سُجلت معدلات مرتفعة من عمليات الإنتحار. |
Bilim ve teknoloji öğrencileri olarak çoğu bilgisayarla ilgili bölümlerde okuyordu, ama İnternet'in varlığından haberleri yoktu. | TED | باعتبارهم طلاب في العلوم و التكنولوجيا كان العديد منهم متخصصون في الكمبيوتر لكنهم كانوا يجهلون وجود الانترنت. |
- Tebeşirden yapılmış bu herif. - Başkaları da var. Bir sürü! | Open Subtitles | الأخ مصنوع من الطباشير لدينا آخرون , العديد منهم |
Bir sürü mahkum oraya girdi ve bir daha çıkamadı. | Open Subtitles | العديد منهم دخل الى هناك ولم يخرج منهم أحد |
Yani, onlardan bir sürü var, ama biz cadıyız değil mi? | Open Subtitles | أعني، بالتأكيد هنالك العديد منهم لكننا ساحرات، أليس كذلك؟ |
Bir kısmı eğitimine devam etse de Birçoğu iş gücüne katılıyor. | TED | بعضهم يستمر للمزيد من التعليم، لكن العديد منهم يدخل سوق العمل. |
Birçoğu, çiftçilik yaptığı arazide yaşama hakkı için çalışıyorlardı. | TED | كان يعمل العديد منهم من أجل الحق في العيش على الأرض التي كانوا يزرعونها. |
çoğunun bu gezegende uzun soluklu bir varlığımız konusunda ciddi şüpheleri var. | Open Subtitles | العديد منهم أعرب عن شكوكه الخطيرة بشأن وجودنا الطويل الأمد على هذا الكوكب. |
çoğunun elinde Amerikan kanı var. | Open Subtitles | العديد منهم لديهم الدمّ الأمريكي على أيديهم |
Çok fazla... - Zevk aldığını söyleme! | Open Subtitles | كان هناك العديد منهم لاتقل أنه كان مسلياً |
İnan bana Londra'dan kurtulmak için kollarını feda edecek birçok adam var. | Open Subtitles | وأقوم بتجنيدهم من الشوارع. صدِّقوني, هناك العديد منهم على استعداد لبتر ذراعه |
Ama o kadar çok insan var ki yanlış pozitiflerin sayısı muazzam olacak. | TED | لكن هناك العديد منهم سيكون عدداً هائلاً من الأخطاء الإيجابية. |
685 den merkeze. Onlardan Çok fazla var! | Open Subtitles | من 685 الى القيادة هناك العديد منهم |
İnsanlar birbirlerini insanlıktan çıkardı eziyet etti, çoğunu ölüme gönderdi, tüm aileleri katletti ve onlardan çaldı. | Open Subtitles | أناس محيون اضطهادوا أناس آخرين وقتلوا العديد منهم محوا سلالة عائلات برمتها وسرقوهم ممتلكاتهم وحياتهم |
Hastalıkları geçmiş bile olsa, Birçoğunun ellerinde kalıcı sinir hasarları nedeniyle duyu kaybı yaşanabiliyor. | TED | حتى في حالة شفائهم من هذا المرض، فإنّ أذيّة الأعصاب المرافقة تركت العديد منهم بدون إحساس اللمس في أيديهم. |