ويكيبيديا

    "العفن" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • küf
        
    • kokuşmuş
        
    • çürümüş
        
    • çürük
        
    • küflü
        
    • iğrenç
        
    • gübre
        
    • küften
        
    • küfü
        
    • Küfün
        
    • çürüyen
        
    • gübreyi
        
    • Çürüğe
        
    • rutubet
        
    • cıvık
        
    Londra, 1928: bir grup küf sporu, bir laboratuvara doğru uçuyor. TED لندن، العام 1928: هبّت نسمة هواء محملة بجراثيم العفن إلى مختبر.
    Aldığınız her nefeste küf kokusunu hissederken bunun pek önemi olmuyor. Open Subtitles إذإ إستطعت تسميتها بالجافة عندما يكون هناك العفن في الهواء المحيط.
    Ne cüretle annenin işine çomak sokarsın, seni kokuşmuş velet. Open Subtitles كيف تجرؤ على تخريب حال والدتك أيها الولد العفن الصغير
    Çerçevesi çürümüş. Yenisini ısmarladık. Open Subtitles العفن أمسك بالإطار لذا خلعناه و طلبنا زجاج جديد
    Pekala. "çürük" var diyelim, birader. Bununla yaşayamaz mıyız? Open Subtitles حسناً ,إذا إعتبرنا ذلك, أخي هل يمكننى العيش مع ذلك العفن
    küflü peynir gibi kokmayan spor salonunuza dönmek istiyorsanız, çıkıp değişiklik olsun diye şu maçı kazanın! Open Subtitles أنتم تريدون العودة للعب بالصالة التى لا تبدو رائحتها كالجبن العفن ؟ حسناً ، اربحوا تلك المباراة لإحداث التغيير
    Bunu gerçekleştirmemin tek yolu da bu iğrenç belgeseli seyretmek! Open Subtitles الطريقة الوحيدة ليحدث ذلك أن أستمر في هذا العمل العفن
    Ellerinizi üzerimden çekerseniz efendim bu küf bağlamış dolandırıcının yapması gereken işler var. Open Subtitles والان هلا رفعت يدك عني سيدي. هذا المتوسل العفن لديه عمل عليه حضوره.
    Bu çocuklar özel hayatımın her köşesine kara küf gibi yayıldılar. Open Subtitles هؤلاء الرجال يتسربون في جميع أركان حياتي الشخصية مثل العفن الأسود
    Döndüğünde kuvöze yerleştirmeyi unuttuğu petri kutusunun üzerinde büyüyen bir küf kolonisi buldu. TED وحين عاد، وجد مستعمرة من العفن تنمو على سطح طبق مخبري كان قد نسي أن يضعه في الحضّانة.
    Bu küf kolonisinin etrafında ise beklenmedik bir şekilde bakteriden tamamen arınmış bir bölge vardı. TED وحول هذه المستعمرة من العفن كانت منطقة خالية كليا وبشكل غير متوقع من البكتيريا.
    Fakat İkinci Dünya Savaşı esnasında araştırmacılar aktif bileşimi diğerlerinden ayırmayı başardılar ve daha yüksek miktarlarda küf ürettiler. TED ولكن أثناء الحرب العالمية الثانية، توصّل باحثون إلى كيفية عزل المركب النشط والعمل على إنماء العفن بكميات أكبر.
    - küf dipten yukarı yayılır. Open Subtitles العفن في العادة بنتشـر من الأسـفل الى الأعلى
    Ayrıca, kralın kokuşmuş oğlunun işten attığı birini neden istiyorsunuz ki? Open Subtitles لماذا تطلب شئ من شخص قام بفصله إبن الملك العفن
    On bir yıldır bu kokuşmuş ileri karakolda, isyanları bastırıyorum. Open Subtitles لقد كنت اضع العامة في هذا السجن العفن لمدة 11 سنة
    Sizin gibi bir bayanın, böyle çürümüş bir işin içinde olması ne kötü. Open Subtitles إنه فقط مؤسف أن بنتا مثلك وقعت في هذا العمل العفن
    çürük fındık falan yemiş olmalı. Open Subtitles إنه على الأرجح قد تناول بعض البندق العفن
    Shamrock Motel'e giriş yaptım çünkü teknenin su tesisatı bozuk ve ofisim de küflü. Open Subtitles لقد ذهبت إلى نزل شامروك لأن السباكه على قاربي لم تنجز ويوجد العفن في مكتبي
    Bunu gerçekleştirmemin tek yolu da bu iğrenç belgeseli seyretmek! Open Subtitles الطريقة الوحيدة ليحدث ذلك أن أستمر في هذا العمل العفن
    Polisler o gübre raporunu öğrendiklerinde artık onun için yapacak bir şey kalmayacak. Open Subtitles عندما يقع في أيديهم تقرير العفن ذاك لن يبدو الوضع جيدا ً لها
    Ve, senin yerinde olsaydım, çenendeki küften kurtulurdum. Open Subtitles ولو كنت مكانك، كنت سأتخلص من هذا العفن على ذقنك
    Güvenin bana, siyah küfü gördüğümde tanır... Open Subtitles ثقي بي، أستطيع التعرف على العفن الأسود عندما أراه
    Fleming bu gizemli olayı incelerken Küfün, bakteriyi öldüren bir tür bileşim gizlediğini fark etti. TED بدراسة هذه الظاهرة الغريبة، أدرك فلمنغ أن العفن كان يخفي نوعًا من المركبات كان يقتل البكتيريا.
    Suratlarımızdan 2,5 metre yukarıdaki çürüyen uyduruk damda birbirine kenetlenmiş, kıllı ve epey büyük tarantulalardan başka izleyecek bir şeyi olmayan ben ve yarım düzine adamın olduğu yer. Open Subtitles حيث كنت أنا مع مجموعة من التعساء لا نملك ما نشاهده سوى عناكب صلبةٍ ضخمة تتزاحم على السقف القشيّ العفن..
    Eğer gübreyi bilmiyorsa, Kirk'ü öldürmüş olamaz. Open Subtitles لو لم تكن تعرف عن العفن فهي لا يمكن أن تكون قتلته
    Çürüğe ve kokuya bakacak olursak üç günlük. Open Subtitles -مر على موتهم ثلاثة أيام من العفن والرائحة
    Daha vardığımız anda sızan sudan rutubet kokusunu aldım. Open Subtitles لقد شممت رائحة العفن من تسرب المياه لحظة وصولنا هنا
    O, Amoeba krallığına ait olduğu bilinen, 700 cıvık mantar türünden bir tanesi TED إنه واحد من ٧٠٠ نوعٍ معروف للوحل العفن التي تنتمي لمملكة الأميبا.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد