örümcekler sadece her yerde değil ayrıca çok çeşitliler. | TED | العناكب ليست فقط في كل مكان، ولكنها أيضاً متنوعة للغاية. |
Bütün örümcekler hayatlarının bir kısmında ağ örer. | TED | جميع العناكب تصنع الخيوط في مرحلة معينة من عمرها |
Büyüklük hesabına göre memelilerden iki kat fazla örümcek var. | TED | هناك درجتان في القيمة اكثر في العناكب اكثر من الرئيسيات |
Bu yumurta keselerinde tohumlar gelişiyor üstün bir örümcek ırkı. | Open Subtitles | داخل اكياس البيض هذة تنمو بذور عرق وافر من العناكب |
Ah örümcekleri de al. Biliyorum böcek değiller, ama umrumda değil. | TED | أوه خذ العناكب كذلك. أعرف أنها ليست حشرات، لكن لا أهتم. |
Dediğine göre, bir kaç saat önce örümceklerden birini görmüş. | Open Subtitles | يَعتقدُ بأنّه صادفَ أحد العناكب المسيئة من ساعتان مضت. |
Bu şekil örümceklerin neredeyse 380 milyon yıl öncesine kadar dayandığını gösteriyor. | TED | ما توضحه تلك الارقام ان العناكب يعود وجودها لحوالي 380 مليون سنة |
Fosil örümcekler bile ağ örebilir bu fosil örümceği üzerindeki lif memeciği izlerinden görebileceğimiz gibi. | TED | حتى أُحفورات العناكب تستطيع عمل الخيوط كما يمكننا ان نرى من مظهر عضو الغزل في احفورة العنكبوت هذه |
örümcekler ağı birçok amaç için kullanır güvenli kılavuz ipi örmek üreme için yumurta sarmak savunma kaçışı ve avını yakalamak da bunlara dahil. | TED | العناكب تستخدم الخيوط لعدة اغراض, من ضمنها كخيط لسحب الاشياء بامان تغليف البيض للتكاثر درع وقاية وامساك الفريسة |
örümceğin biri üzerinize iner ve ağrılı şoklardan yaşarsınız çünkü örümcekler korkutucudur. | TED | إذن يهبط عليك العنكبوت، ويصيبك تشنج لأن العناكب مخيفة. |
örümcekler, akrepler, salyangozlar ve solucanlar karaya çıktı. | TED | جاءت العناكب والعقارب والقواقع والديدان إلى الأرض. |
örümcekler ve karaciğerini yiyen yaratıklar var. | Open Subtitles | أنها العناكب أيضاً والفيروسات التى تأكل كبدك |
örümcekler yamyamdır. Diğerlerinin yavrularına yaklaşmasını istemez. | Open Subtitles | العناكب اكلة اللحوم فهي لا تريدْ أيّ آخرون قُرْب نسلِها. |
Evet, yine de hâlâ kaba örümcek yüzleri ve ayakları var. | Open Subtitles | نعم ، مع ذلك ما يزالون يملكون عيون وـرجل العناكب البشعة |
Plastik örümcek kalmamış, ben de sahte köpek kakası aldım. | Open Subtitles | نفذَتْ العناكب البلاستيكيّة من عندهم لذا أحضرتُ براز كلبٍ مزيّفاً |
Bunun anlamı Yargı Zincirimi örümcek olmayanlara karşı da kullanabilirim. | Open Subtitles | مما يعني أن بوسعي استخدام سلسلة العهد على غير العناكب. |
Kafkasya'da bol miktarda, bir hayli hasta örümcek türleri var. | Open Subtitles | منطقة جبال القوقاز يوجد بها وفرة من أنواع العناكب السامة. |
Hayır, bu işlemi bitirdiğimizde birkaç gün bekler ve sonrasında o örümcekleri uyuturuz. | TED | لا، بمجرد أن ننتهي من ذلك، ننتظر عدة أيام، ومن ثم، نخدر أولئك العناكب. |
örümcekleri bile ağına düşürürsün sen. | Open Subtitles | يمكننا أصطياد العناكب من الشباك التى تنسجيها |
örümceklerden benden fazla nefret ediyor olmalısın. | Open Subtitles | لابدّ أنك تكره العناكب أكثر مما أكرهها أنا |
Burası leş gibi. Gelin. örümceklerin saçlarınızın arasına girmesini istemem. | Open Subtitles | هيا أدخلوا ، لاأود رؤية العناكب تتسرب داخل شعركم المستعار |
Yeniden doğuş kavramı ne karıncalara ne de örümceklere yabancı değil. | Open Subtitles | مفهوم الإحياء ليس غريب بالنسبة إلى النمل أو إلى العناكب |
örümceklerle çalıştığınızda bu ağın hayatlarının her parçası için ne kadar önemli olduğunu anlamanız fazla uzun sürmüyor. | TED | لم يستغرق الكثير اثناء العمل مع العناكب لتبدأ في ملاحظة كم هي اساسية الخيوط لمعظم اوجه حياتها |
Bunun için teşekkürler ama sıçanlardan ve örümcekten korkmam ben. | Open Subtitles | وأنا أقدر ذلك، لكنني لست خائفا من العناكب أو الفئران. |