| ICU'nun gazabına uğrayan yok. | Open Subtitles | لم تضع أحداً في غرفة العناية الفائقة. |
| - Namı diğer ICU. | Open Subtitles | المعروف بـ "غرفة العناية الفائقة". |
| yoğun bakım ünitesinde suni komaya yatırılmış durumda. | Open Subtitles | إنه بغرفة العناية الفائقة بغيبوبة صناعية لن يخبرنا بأيّ شيء |
| Doğruca yoğun bakım odasına gidiyor. Herhangi bir temasa geçmeyeceksiniz. | Open Subtitles | ستمرّ مباشرة إلى وحدة العناية الفائقة لن تتعرض لتماس |
| Doğruca yoğun bakım odasına gidiyor. | Open Subtitles | ستمرّ مباشرة إلى وحدة العناية الفائقة لن تتعرض لتماس |
| Birkaç saat önce Yoğun bakımda öldü. | Open Subtitles | لقد مات في وحدة العناية الفائقة قبل ساعتين |
| Yaptım bile. Yoğun bakımda bir çok kod 4 durumu var. | Open Subtitles | فعلت هذا بالفعل ، لديهم حالات متعددة من الرمز 4 في العناية الفائقة |
| yoğun bakım ünitesine gelmemiş de. | Open Subtitles | هي لم تأتي الى وحدة العناية الفائقة |
| [yoğun bakım ünitesi 7] | Open Subtitles | العناية الفائقة 7 |
| [yoğun bakım ünitesi 6] | Open Subtitles | العناية الفائقة رقم 6 |
| Dibala'nın öldüğü yoğun bakım odasından kaçıyorsun. | Open Subtitles | كنتَ تتجنّب العناية الفائقة حيث مات (ديبالا) |
| Princeton Plainsboro eyaletteki en iyi acil servise ve yoğun bakım servisine sahip. | Open Subtitles | يملك مستشفى (برينستون بلانسبورو) أعلى أقسام الطوارىء تقييماً في الولاية وأكثر وحدات العناية الفائقة تقدّماً |
| En azından iki-üç ay için Yoğun bakımda kalmak zorunda. | Open Subtitles | سيبقى بوحدة العناية الفائقة لشهرين أو ثلاثة على الأقل |
| Emniyet Müdürü ve Bayan Mahone Yoğun bakımda başucunda bekliyor. | Open Subtitles | والآن المفوّض والسيدة (ماهون) قرب سريره في وحدة العناية الفائقة |