Bununla birlikte, şunu söylemekten mutluyum ki, bu hatayla yaşamak zorunda değilim. | Open Subtitles | هذا خطأ وأنا شاكر اني لست مجبرا علي العيش به |
Geleceği gördüm ve inan bana kimsenin yaşamak isteyeceği bir yer değil. | Open Subtitles | لقد رأيت المستقبل، وصدقني، إنه لا شيء قد يرغب أحدنا في العيش به. |
yaşamak istediğin bir yer olmayacağı da kesin! | Open Subtitles | لن تتعرفي حتى على هذا المكان. و بالتأكيد لن يكون المكان الذي يود المرء العيش به. |
Hangi dünyada yaşamak istediğini seçmelisin. | Open Subtitles | يجب عليكي أن تختاري أي عالم تريدين العيش به |
Bu yaşamak istediğim dünyaydı ve sonsuza dek yaşayacağıma dair söz verdi. | Open Subtitles | لقد كان هذا العالم الذي أردت العيش به ولقد وعدتني بأنه يُمكنني ذلك للأبد |
Mercan sahili, tam da yaşamak istediğim gibi bir yer. | Open Subtitles | إن مرجان المحيط هي ما أريد العيش به |
Farklı dünyaların insanı olduğumuz doğru ama yaşamak istediğim tek dünya, ikimizin birlikte olduğu dünya. | Open Subtitles | صحيح أننا ترعرعنا في عوالم متباعدة ولكن العالم الوحيد الذي أريد العيش به هو... عالم حيث يمكننا أن نكون معًا |
Hangi dünyada yaşamak istediğini tercih etmen gerek. | Open Subtitles | يجب أن تقرري أيّ عالم تريدين العيش به |