Çünkü sonuçta, yetişkinlere bile istatistik hakkında sorduğunuzda aşırı derecede aptal görünüyorlar. | TED | فكما نعلم، حتى البالغين حين تسألهم عن الإحصاء، يبدون في غاية الغباء. |
Asıl sorunum, donuk, aptal kısmıyla. Zeyna, ben buradaki köy yaşamına uygun değilim. | Open Subtitles | انا اتكلم عن الغباء والحماقه زينا لم اولد لابقى هنا فى حياه القريه |
On üç milyon paunt! NasıI bu kadar aptal olabildin? | Open Subtitles | 13 مليون باوند كيف تستطيع ان تكون بهذا الغباء ؟ |
Ona öldüğünü söylemenin aptalca olduğunu demiştim. İyi, sen dene. | Open Subtitles | قلتُ أنّه من الغباء إخباره أنّه ميّـت، حسناً فلتجرّب أنت |
Zeki olan zekice davranır sen demin çok aptalca hareket ettin. | Open Subtitles | حسناً، الذكاء يكون بالأفعال وقد أقدمتَ لتوّكَ على فعلة بغاية الغباء |
Fielding, bu kadar kazanmaya yakınken kampanyayı bir kenara atmak aptallık. | Open Subtitles | من الغباء جداً تركك تمر بهذه المنافسة وحدك وأنت على أعتابها. |
Bütün bu süre, bütün bu olanların bir çeşit sanal gerçeklik olabileceğine inanacak kadar salak olduğumu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد حقاً أني بهذا الغباء أنني أصدق كل هذا طوال الوقت كنت أعيش في نوع من العالم الافتراضي؟ |
Kimse bu kadar aptal değildir. Doğu kanadı. Psikiyatri bölümü. | Open Subtitles | لا أحد بهذا الغباء الجناح الشرقي، عنبر المجانين، إلى اللقاء |
Kendini aptal gibi gösteriyor; ama o gece kendi sahte ölmünü hazırlayabilmişti. | Open Subtitles | لابد أنه يدعي الغباء كتلك الليلة التي قام فيها بتزوير حادثة موته |
Hapse atıldığımda ve bir başkası daha öldürüldüğünde epey aptal görüneceksin. | Open Subtitles | ستبدون بغاية الغباء حين يتم سجني و يتعرّض شخص آخر للقتل |
Harriet'e aşık olduğuna inanmıştım, nasıl bu kadar aptal davranabildim! | Open Subtitles | لقد كنت مقتنعة انه مغرم بهارييت كيف كنت بهذا الغباء |
Seni kilidi açık bir telefonla bırakacak kadar aptal mıyım sandın? | Open Subtitles | هل تعتقدُ أنني بذلك الغباء لأتركك لوحدك، رفقة هاتف مفتوح التشفير؟ |
Bütün bu olay koca bir yalan. Nasıl bu kadar aptal olabildim ben? | Open Subtitles | هذا الشيء بأكمله كان كذبة كبيرة كيف يمكني أن أكون بهذا الغباء ؟ |
Yalnızca yıldızların altında hiç yatmayan biri bu kadar aptalca bir şey söyleyebilir. | Open Subtitles | فقط شخص لم يسبق له النوم تحت النجوم يمكنه قول شيء بهذا الغباء |
Kendimizi alışveriş merkezlerine çekmek için tonlarca metal, cam ve plastik kullanmamız aptalca. | TED | من الغباء أن نستخدم 2 طن من الزجاج والمعدن والبلاستيك لحمل أنفسنا من البيت الى السوق. |
İçme suyunu Fiji'de plastik şişelere koyup buraya taşımamız aptalca. | TED | من الغباء أن نضع المياه في قوارير بلاستيكية نعبئها في 'فيجي' ونرسلها الى هنا. |
aptallık yaptığın yetmiyormuş gibi bir de sanki borazanla âleme haber veriyorsun. | Open Subtitles | كما لو انه بوقك المزعج السخيف يعلن ان ملك الغباء قد وصل |
Söylediklerimde sahte bir şeylerin olduğunu anlamaması aptallık olurdu. | Open Subtitles | كانت من الغباء ألا تحس أن هناك خـلل في حياتي |
Bunları söylemeyecek kadar salak biri olduğunu da sanmıyorum. | Open Subtitles | أفترض أنه لا يوجد مـَنْ بهذا القدر من الغباء لكي لا يفعل. |
Buraya gelmem çok aptalcaydı. Bunu neden yaptım, bilmiyorum. | Open Subtitles | من الغباء ، قدومي إلى هنا لست ادري لماذا أتيت |
Ona bu kadar açık olduğum için çok aptalım. Bu mantıksızdı. | Open Subtitles | كنت من الغباء أني انفتحت عليه بتلك الطريقة كنت غير عقلانية |
Biliyor musun Robin, bazen çok aptalsın. | Open Subtitles | هل تعرفين يا روبين أحيانا تكونين غاية في الغباء |
Sadece yaşlı bir adamın hayatını kurtarmak içinse saçma. | Open Subtitles | انه من الغباء أن يكون ذلك فقط من أجل انقاذ حياة رجل مسن |
Savaşın ortasında mandalina işi yapmaya başlamak salakça bir şey. | Open Subtitles | إنه من الغباء أن نبدأ العمل باليوسفي في وسط الحرب |
salaklık ve çılgınlık tarihine geçeceği kesin. | Open Subtitles | و هذا عبارة عن متابعة لمسيرة مهنية مليئة بالجنون و الغباء |
Gelişmiş dünyada bu bir bakıma daha kötü, çünkü yaptığımız Aptallığın bilgisine çok fazla erişimimiz var. | TED | في العالم المتطور بطريقة ما، إنه أسوأ من ذلك، لأنه لدينا العديد من سبل الوصول إلى معرفة من الغباء ما تقوم به. |
Bir tarih bilimci olarak bildiğim şeylerden birisi, insanın aptallığı hiçbir zaman hafife alınmamalıdır. | TED | أحد الأشياء التي أعلمها كمؤرخ أنك يجب أن لا تقلل من قيمة الغباء البشري. |
Şu aptallar üzerine yazdığın tezden hiç rahatsız olmuyor musun? | Open Subtitles | أليس من الغباء أن تكلفي نفسك عناء الكتابة حول مقال واحد ؟ |
Onu o papağanla yalnız bırakmak, aptallıktı. | Open Subtitles | ولكن تركه بمفرده مع الببغاء هو الغباء بعينه. |
Eğer hemen ona gitmezsen, seni tutuklattırırım... aptallıktan. | Open Subtitles | إن لم تذهبي لهذا الطفل حالا فسأقبض عليكِ بتهمة الغباء |