Ve farklı bir geyik isterseniz, ak kuyruklu geyik değil, bir katır geyiği, veya bir sığın geyiği, yerleşimi değiştiriyorsunuz, ve bir sığın yapabiliyorsunuz. | TED | و إذا أردت أن يكون الغزال بشكل مختلف، ليس بغزال ذا ذيل أبيض قم بتغيير الحزمة، وبهذا يمكنك صنع شكل الأيل |
Bana göre... daha çok, bir milli parka gitmek gibi bir şey, ve geyiği korudular. | Open Subtitles | تذهب محمية طبيعية أو أشياء من هذا القبيل, ويحافظون فيها على الغزال. |
Sürüden ayrılan ceylan tehlike altındadır. | Open Subtitles | شكراً. البعيد عن القطيع. الغزال يشعر بالخطر. |
Bu geyiğin tercihi. İstediği yerden girip çıkar. | Open Subtitles | الغزال حر يستطيع ان يأتي ويذهب لاي مكان يريد |
Babamın o geyiğe çaptığı zaman hariç. | Open Subtitles | باستثناء تلك المرة التي صدم أبي فيها الغزال |
- Geyikler burunlarının 2cm önünü bile göremezler. | Open Subtitles | الغزال لا يستطيعُ رُؤية بوصةَ أمام أنوفِهم. |
Yeni vurduğun bir geyikten damlayan kan gibidir tek yapmaları gereken, o damlaları takip etmektir ve çok geçmeden o geyiği bulurlar. | Open Subtitles | مثل روث مخلوط بالدم من غزال أنت أطلقت النار عليه و كل ما عليهم فعله هو إقتفاء آثار هذا الروث و سوف يجدون هذا الغزال |
Misk geyiği, kısa süren bahar ziyafetinin tadını çıkarıyor. | Open Subtitles | مسك الغزال يصنع غالبية أطعمة الربيع الصغيرة. |
geyiği bağlaması gerekir diye düğüm atabileceği bir şey. | Open Subtitles | أي شيء ينفع لربط عقدة في حال أن اضطر لتقييد ذلك الغزال الجبلي |
geyiğin ailesi işe gittiğinde bana bakması için geyiği ormanda bırakmışlar gibi yapardım. | Open Subtitles | كنت أتخيل أن والدين هذا الغزال تركوه في الغابة ليحدق إلي بينما هم في العمل |
Tek başıma arabadayken telefonla konuşuyordum ve ne göreyim siktiğimin geyiği yanlış yönden bana doğru geliyor. | Open Subtitles | لقد كنت أقود في طريقي أتكلم في الهاتف وفجأة , أرى ذلك الغزال اللعين يصدمني آتيا من الطريق الخطأ |
Ve aslan ceylan ilişkilerinde dramatik bir çöküşe tanıklık ettik. | Open Subtitles | وقد شهدنا إنهيارا مأساويا فى محاولة ترويض الأسد مع الغزال! |
Ne zaman onun o kocaman ceylan gözlerini görsem, yemin ederim tüfeği kapıp gidip bir ceylan vurmak istiyorum. | Open Subtitles | كل مرة أرى عينيها التي تشبه عيني الغزال أقسم بالله أنني أريد وقتها أن أخرج و أصطاد غزالاً |
Yalnızca derviş gözetiyordu onu bazen ceylan da geliyordu. | Open Subtitles | فقط الدرويش ظل موجود لمراقبته و احيانا اخري الغزال تاتيه |
Yani, canavar geyiğin bir kadın gibi ortada dolandığını sonra da ağına düşürdüğü erkeklerin içini dışına çıkardığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | أنت تقول إذاً إن وحش الغزال يتنكر بزي امرأة ويقتاد الرجال إلى مكان منعزل لينقض عليهم؟ |
Neden bir geyiğin senin farklı yollarından yürüdüğünü mü soruyorsun? | Open Subtitles | أنت كمن يسأل لماذا يمشي الغزال قرب تقاطع شارعنا؟ |
Adamları bir geyiğe yapıldığı gibi parçalara ayırmışlar. | Open Subtitles | لقد كان كلا الرجلين مرتديا لملابسه و مقطعا .. بنفس الطريقة التي يقطع بها الغزال |
- Geyikler burunlarının 2cm önünü bile göremezler. | Open Subtitles | الغزال لا يستطيعُ رُؤية بوصةَ أمام أنوفِهم. |
Bambi bir yavru geyiktir, tamam mı Tatiana? | Open Subtitles | بامبي كانت صغيرة الغزال حسنا , تاتيانا ؟ |
Zamanında bir ceylanı üç gece kovalattıydı bize. Yaşı da senden büyüktü. | Open Subtitles | كما أن ذاك الغزال فطنٌ و يصعب على الكثيرين ممن يكبرونك إصطياده |
Aynı arabanın farını gören geyiklerin gözlerine benziyordu. | Open Subtitles | كلون عيني الغزال حين يقف أمام ضوء سيارتك |
Birkaç balıkçı nehirde yüzen geyikleri görmüş. | Open Subtitles | إثنين من الصيادين وجدا الغزال عائماً على وجه الماء |
İnçkare başına 2.5 tonluk bir ısırıkla genç ceylanın kaderi mühürleniyor. | Open Subtitles | عضه واحده لوزن 5000 مصير تلك الغزال إنتهى |
Sizinle tanışmak büyük bir zevkti ama korkarım geyik eti sıcaklığını kaybediyor. | Open Subtitles | ,حسناً, كان لِقائك مُفرِحاً لكن أخشى أن لحم الغزال بدأ بِفقدان حرارته |
Pekala kim Deer Hunter oynamak ister? | Open Subtitles | حسناً، من يود لعب "صائد الغزال"؟ أنا - لا، لا - |