"الغياب" - ترجمة من عربي إلى تركي

• Yokluk
• yokluğundan
• yokluğu
• olmaması
• yokluğunda
• yoklukları
• Mazereti olan

"Yokluk kalbi güçlendirir" i kim demişse ...kesinlikle ikinizle tanışmamış.
من قال أن الغياب يجعل القلب مولعاً من الواضح أنكما لم تلتقيا فلنذهب

Yokluk gücüne, uzaklığına ve mesafene olan itirazımı duy.
أيها الغياب, إسمع إعتراضي على قوتك, مسافتك, طولك

Eğer oğlum, kocam olacak olsaydı onur kazandığı sürece, sevgisini en çok gösterdiği yatağında beni kucaklamasındansa yokluğundan sevinç duyarak daha özgür olurdum.
لو كان إبنى هو زوجى لعشت معه فى متعة هذا الغياب أى شخص كان ليفعل فإن إفتقاده يبرهن على الحب

6 aylık yokluğundan sonra bu senin de çıkış partin oluyor, canım.
بعد ستة أشهر من الغياب يمكنني القول أن الأمر نفسه ينطبق عليك، عزيزتي

Bu noktaya kadar kadınların yokluğu fark edilebilir gibi idi.
لقد كان هناك نوع من الغياب الملحوظ للنساء حتى هذه اللحظة.

Bu araba ve inandırıcı bir mazereti olmaması dışında.
فيما عدا سيارته وفقدان حجة الغياب المقنعة

Eğer oğlum kocam olsaydı, şan şeref kazandığı sürece yokluğunda neşeli olmak, yatağında beni kucaklayıp sevgisini en çok gösterdiği zaman olduğundan çok daha kolay gelirdi bana.
لو كان إبنى هو زوجى لعشت معه فى متعة هذا الغياب أى شخص كان ليفعل فإن إفتقاده يبرهن على الحب

Yani sen, işyerindeki insanların uzun yoklukları konusunda endişeli misin?
أنت تقلق عن الغياب الطويل للموظفين عن أماكن عملهم ؟

Sağlam Mazereti olan birisiyle bilimin bir alakası yok ki.
لا يوجد هناك علم بحجة الغياب القوية

Yokluk, özlemlerin küçük olanlarını azaltır ve büyük olanlarını çoğaltır.
الغياب يضعف الرغبات البسيطة ويضاعف الرغبات العظيمة

Evet, John Hopkins Üniversitesi'ndeki son çalışmalar "Yokluk sevgiyi artırır" deyişinin aslında bilimsel... ..temellere dayandığını gösteriyor.
أن تعبير " الغياب هو قلب نمو الغرام " هو تعبير قديم عفن في أسرة العلم الحجرية

Ne derler bilirsiniz Yokluk neredeyse sürekli mastürbasyon yaptırıyor bana.
تعرفون ما يقولون "الغياب يجعلك تستمني كثيراً"

Yani acının çoğu bazı şeylerin yokluğundan kaynaklanıyor. Her zaman susamış hissediyorum.
أعني، في الغالب هذا الألم نابع من الغياب عن الأشياء. إنني عطشة طوال الوقت.

Öyle ki, ormanda onun yokluğu heyelan ve su baskınlara sebep olmalı.
الغياب عن الغابة سيكلف الطين والفيضانات أجل

Eminim ki şimdi burada olsaydı yokluğu için pek çok kez özür dilerdi.
كما هيو غرانت أنا متأكد من أن ذلك، كان هو هنا الآن، وقال انه، وقال انه اعتذر بغزارة، اه، لله، اه، الغياب.

Ancak kanıtın olmaması, yok olduğuna kanıt değildir.
ولكن عدم وجود شهود, ليس دليلا على الغياب.

Birinin yokluğunda kalp ve bazı organlar büyümeye başlar..
الغياب يجعل القلب والأجهزة الأخرى تنمو فوندير.

Yani sen, işyerindeki insanların uzun yoklukları konusunda endişeli misin?
إذا , أنت تقلق عن الغياب الطويل للموظفين عن أماكن عملهم ؟

Mazereti olan tanık, ona inanmadınız mı?
شاهد الغياب, لا تصدّقونه ؟