"Yokluk kalbi güçlendirir" i kim demişse ...kesinlikle ikinizle tanışmamış. | Open Subtitles | من قال أن الغياب يجعل القلب مولعاً من الواضح أنكما لم تلتقيا فلنذهب |
Yokluk gücüne, uzaklığına ve mesafene olan itirazımı duy. | Open Subtitles | أيها الغياب, إسمع إعتراضي على قوتك, مسافتك, طولك |
Eğer oğlum, kocam olacak olsaydı onur kazandığı sürece, sevgisini en çok gösterdiği yatağında beni kucaklamasındansa yokluğundan sevinç duyarak daha özgür olurdum. | Open Subtitles | لو كان إبنى هو زوجى لعشت معه فى متعة هذا الغياب أى شخص كان ليفعل فإن إفتقاده يبرهن على الحب |
6 aylık yokluğundan sonra bu senin de çıkış partin oluyor, canım. | Open Subtitles | بعد ستة أشهر من الغياب يمكنني القول أن الأمر نفسه ينطبق عليك، عزيزتي |
Bu noktaya kadar kadınların yokluğu fark edilebilir gibi idi. | TED | لقد كان هناك نوع من الغياب الملحوظ للنساء حتى هذه اللحظة. |
Bu araba ve inandırıcı bir mazereti olmaması dışında. | Open Subtitles | فيما عدا سيارته وفقدان حجة الغياب المقنعة |
Eğer oğlum kocam olsaydı, şan şeref kazandığı sürece yokluğunda neşeli olmak, yatağında beni kucaklayıp sevgisini en çok gösterdiği zaman olduğundan çok daha kolay gelirdi bana. | Open Subtitles | لو كان إبنى هو زوجى لعشت معه فى متعة هذا الغياب أى شخص كان ليفعل فإن إفتقاده يبرهن على الحب |
Yani sen, işyerindeki insanların uzun yoklukları konusunda endişeli misin? | Open Subtitles | أنت تقلق عن الغياب الطويل للموظفين عن أماكن عملهم ؟ |
Sağlam Mazereti olan birisiyle bilimin bir alakası yok ki. | Open Subtitles | لا يوجد هناك علم بحجة الغياب القوية |
Yokluk, özlemlerin küçük olanlarını azaltır ve büyük olanlarını çoğaltır. | Open Subtitles | الغياب يضعف الرغبات البسيطة ويضاعف الرغبات العظيمة |
Evet, John Hopkins Üniversitesi'ndeki son çalışmalar "Yokluk sevgiyi artırır" deyişinin aslında bilimsel... ..temellere dayandığını gösteriyor. | Open Subtitles | أن تعبير " الغياب هو قلب نمو الغرام " هو تعبير قديم عفن في أسرة العلم الحجرية |
Ne derler bilirsiniz Yokluk neredeyse sürekli mastürbasyon yaptırıyor bana. | Open Subtitles | تعرفون ما يقولون "الغياب يجعلك تستمني كثيراً" |
Yani acının çoğu bazı şeylerin yokluğundan kaynaklanıyor. Her zaman susamış hissediyorum. | Open Subtitles | أعني، في الغالب هذا الألم نابع من الغياب عن الأشياء. إنني عطشة طوال الوقت. |
Öyle ki, ormanda onun yokluğu heyelan ve su baskınlara sebep olmalı. | Open Subtitles | الغياب عن الغابة سيكلف الطين والفيضانات أجل |
Eminim ki şimdi burada olsaydı yokluğu için pek çok kez özür dilerdi. | Open Subtitles | كما هيو غرانت أنا متأكد من أن ذلك، كان هو هنا الآن، وقال انه، وقال انه اعتذر بغزارة، اه، لله، اه، الغياب. |
Ancak kanıtın olmaması, yok olduğuna kanıt değildir. | Open Subtitles | ولكن عدم وجود شهود, ليس دليلا على الغياب. |
Birinin yokluğunda kalp ve bazı organlar büyümeye başlar.. | Open Subtitles | الغياب يجعل القلب والأجهزة الأخرى تنمو فوندير. |
Yani sen, işyerindeki insanların uzun yoklukları konusunda endişeli misin? | Open Subtitles | إذا , أنت تقلق عن الغياب الطويل للموظفين عن أماكن عملهم ؟ |
Mazereti olan tanık, ona inanmadınız mı? | Open Subtitles | شاهد الغياب, لا تصدّقونه ؟ |