Ama yozlaşmış polisler varoşları işgal etmeye başladıktan sonra satıcılar geri gelemedi | Open Subtitles | لكن عندما الشرطة الفاسدين يبدأون في إحتلال الأحياء الفقيرة التجار لم يعودوا |
19. yüzyılda, "doodle" yozlaşmış bir politikacı için kullanılıyordu. | TED | في القرن 19 ، كانت الكلمة لقب لأحد السياسيين الفاسدين. |
Siz FBI ajanlarının John Dillinger gibi Kötü adamları vurduğunu veya yozlaşmış siyasileri tutukladığını düşünüyorsunuzdur. | TED | ربما ظننت أن عملاء مكتب التحقيقات الفدرالي يطلقون الرصاص على الأشرار مثل جون دلينجر والقبض على السياسيين الفاسدين |
Seni ve kirli polis çemberini ortaya çıkarmam için yeterince uzun bir zaman. | Open Subtitles | مدّة كافية لي لفضحكِ ومجموعتكِ من الشرطة الفاسدين |
Bir işadamı olabilirim fakat o rüşvetçi memurlardan daha büyük bir kalbim var. | Open Subtitles | قد أكون رجل أعمال، لكن لديّ أكثر من قلب من أولئك المسؤولين الفاسدين. |
Birçok kanı bozuk Kumandan, bölgelerindeki cesetleri diğer bölgelere atarak kendi suç istatistiklerini düşürür. | Open Subtitles | كان هناك العديد من القاده الفاسدين الذين غيروا أعداد الجثث وغيروا مكان وجود الجثث |
Ve solcu sendikalarla mücadele edip binlerce yozlaşmış polisi kovdu. | TED | ثم حارب الائتلافات اليسارية وأقال ألوفًا من الضباط الفاسدين. |
En başta, fiyatlar uçar ve yozlaşmış politikacılar kiralardan nemalanmaya başlar. Ama hiç istihdam sağlanmaz. | TED | أساساً ، الأسعار باهظة و السياسين الفاسدين ، بعد ذلك يستأثروا بزبدة القطاع ولكنها لا توفر أي وظائف |
Beni uyuşturucudan fazla yozlaşmış politikacı vebası endişelendiriyor. | Open Subtitles | كما تعلم، الأمر يتعلق بي أكثر من المخدرات الطاعون هم السياسيين الفاسدين |
Yavşak politikacılardan, yozlaşmış devlet kurumlarına kadar her şey. | Open Subtitles | عن السياسيين الفاسدين إلى مؤسسات المدينة المحتالة |
yozlaşmış 3. Dünya politikacılarıyla yeterince zaman geçirirseniz... | Open Subtitles | قم بقضاء وقتا مع الفاسدين, والشخصيات السياسية الدموية ,من العالم الثالث |
toplumun en yozlaşmış pislikleri. Tanrım... | Open Subtitles | أكثر الفاسدين والملاعين في المجتمع، يا إلهي |
Birçok yozlaşmış politikacıyı hapse attım. | Open Subtitles | أنا وضعت العديد من الفاسدين السياسيين في السجن |
Devlet başkanlarını iş adamlarını, silah satıcılarını, uyuşturucu çetelerinin liderlerini, yozlaşmış politikacıları, ve düzinelerce suçluyu öldürdüm. | Open Subtitles | لقد اغتلت رؤوس الدولة , قادة الصناعة , تجار الاسلحة , كبار تجار المخدرات في المنطقة , الساسة الفاسدين, |
Hani onun rahatça dolaşmasını sağlayan kirli polisler ve politikacılar? | Open Subtitles | الشرطة الفاسدين والسياسيين؟ الذين تركوهم يعملون؟ |
Henüz kirli 30'ludan bahsetmedik bile. | Open Subtitles | نحن لم نناقش حتى أمر العملاء الـ 30 الفاسدين. |
Bazı hükümet görevlilerini... kirli polisleri, organize suçu koruyorlar. | Open Subtitles | تدعم موظفي الحكومة رفيعي المستوى ...ورجال الشرطة الفاسدين والجريمة المنظمة وذلك على مستوى يصعبُ عليّ الوصول إليه حسناً |
O bölüm şefiydi ve hayal bile edemeyeceğin kadar rüşvetçi bir polisti. | Open Subtitles | كان يرأس القسم الذى يعمل فيه و هو من أكبر رجال الشرطه الفاسدين الذين تتصورينهم |
Soygundan sonra Scotland Yard'dan pek çok rüşvetçi polis tasfiye edildi. | Open Subtitles | لاحقاً بعد عملية السرقة في سكوتلاند يارد كان هناك عملية كبيرة للتخلص من جميع الشرطة الفاسدين |
Gerçek şu ki, Los Angeles iyi polisleri koruduğu kadar bozuk olanlara balyozu indirebilir. | Open Subtitles | الحقيقة ان لو أنجلوس تستطيع مساعده رجال الشرطة الجيدون بنفس قدر كما يمكنها ان تجلب المطرقة وتضرب بها الفاسدين |
Pek çok kimse kendini ahlaksız ve korkak sanır. | Open Subtitles | هناك الكثير من الفاسدين و الجبناء كما يعتقدوا هم |
Jack, sana hiç Kötü polislerden ne kadar nefret ettiğimi söylemiş miydim? | Open Subtitles | هل تذكر كم مرة قلت لك أننى أكره رجال الشرطة الفاسدين ياجاك؟ |
Eminim ki yolsuzluk yapan polisler ilgilerini çekecektir. | Open Subtitles | وسيكون مهتماً بأسماء بعض الشرطة الفاسدين |