ويكيبيديا

    "الفرح" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • Joy
        
    • neşe
        
    • sevinç
        
    • mutluluk
        
    • mutlu
        
    • Eğlence
        
    • sevinçten
        
    • mutluluktan
        
    • neşeli
        
    • eğlenceli
        
    • haz
        
    • zevk
        
    • sevinci
        
    • sevinçle
        
    • neşeyi
        
    Doktora bir adamın hayvan getirdiğini görünce Joy'a bir şeyler oluyor. Open Subtitles شيء يحدث الفرح عندما ترى رجل جلب الحيوانات الأليفة إلى الطبيب.
    Yani, elim yüzüm düzgün sayılır ama Joy'un bana fazla olduğunu biliyorum. Open Subtitles أعني، أنا أتحدث مباراة جيدة، لكنني أعرف من الفرح من بلدي الدوري.
    Nihayetinde orada, sevgi ve keskin kılıçlar neşe ve umut vardı. Open Subtitles وفي آخر ما تقول : هناك حب ونصاله الحادة الفرح والأمل
    Bu küçük kelimede bir sevinç ve acı ummanı saklı. Open Subtitles يا له من عالم الفرح والألم يكمن فى هذه الكلمة
    New York'un en iyi hastanelerinde terminal hasta çocukların baş uçlarında 10 yılı aşkın bir süredir mutluluk yaymaya çalışıyorum. TED لقد قضيت أكثر من عِقد أجلب الفرح والبهجة إلى جانب أسِّرة الأطفال المصابين بمرض عضال في أفضل مستشفيات مدينة نيويورك.
    mutlu olduğunu söyledi ama onun hiç mutluluktan ... ağladığını görmemiştim. Open Subtitles قالت انها سعيدة, ولكنني لم اشاهدها تبكي من الفرح من قبل
    Hayatımda ilk defa Eğlence ve ızdırabın düetine şahit oldum. TED للمرة الأولى، واجهت هذه الإزدواجية الغريبة من الفرح والمعاناة.
    Pekala, Joy'a yardımcı olabildiğime sevindim. Open Subtitles حسنا , أنا سعيد لاني يمكن أن تساعد على الفرح.
    Joy'un üstünkörü biri olduğunu düşünmesini istemedim. Open Subtitles لم أكن أريد له أن يفكر أن الفرح كان ضحلا.
    Joy burada değil ama burada beraber yaşıyoruz. Open Subtitles حسنا، الفرح ليس هنا، لكننا نعيش هنا أيضا.
    Joy son zamanlarda, çok ortadan kayboluyor. Open Subtitles الفرح انه تم الزوال كثيرا في الآونة الأخيرة
    Yani, herhangi bir sonuca varmaya çalışmak istemiyorum ama Joy da son zamanlarda böyle davranmıyor mu? Open Subtitles أعني، أنا لا أريد القفز الى أي استنتاجات، لكن لا أن وصف الطريقة الفرح كانت تتصرف في الآونة الأخيرة؟
    Dolayısıyla yine çok bir neşe veya keyif olduğu söylenemez. TED إذاً مرة أخرى، لم يكن هناك الكثير من الفرح أو المتعة لتحصل عليها.
    Bu kadar neşe ve mutluluk veren birini. Open Subtitles واحدة يمكنها أن تعطينى الكثير من الفرح والسعادة.
    Protokol tamamlandığında, yargıçlar bana bir beyaz kart gösterirler, ve o anda sevinç başlar. TED بعد انتهاء البروتوكول، أحصل على بطاقة الحُكام البيضاء، وهنا، الفرح الغامر.
    Hayatımın çoğunu siyahi sevgi, siyahi sevinç ve aile yaşamım hakkında fotoğraflar arayarak geçirdim. TED وهكذا قضيت معظم حياتي أبحث عن الصور والتي تعكس أفكار حول الحب الأسود، الفرح الأسود وحول الحياة الأسرية.
    Partiye ikiniz de katılın. Çok mutlu olurum. Open Subtitles الانتم اثنين يجب ان تنضموا لنا في الفرح سوف اكون سعيد جدا بذلك
    Oysa siz, Fransiskanlar, Eğlence ve neşeye hoşgörüyle bakan bir mezhepsiniz. Open Subtitles أنتم ، الفرانسيسكيين ، على كل حال تنتمون إلى طائفة حيث صفة الفرح مُلاصقة للمنغمسين في الملذات
    Çok yazık olmuş Bay Barrett. Ben de sevinçten havalara uçmuyorum. Open Subtitles ـ هذا سيء الحظ جدا ،سيد باريت ـ لا أطير من الفرح بالضبط
    - Çok neşeli bir şarkı. - Aynı zamanda trajedi dolu. Open Subtitles ستكون أغنية الفرح ستكون أغنية المأساة أيضاً
    Evet, evlilik hayatımıza bir çok eğlenceli şey sıkıştırdık. Open Subtitles حسناً لقد تمكنا أن نعصر ونجلب الكثير من الفرح من خلال حياتنا الزوجية
    dünyadaki her şeyi deneyimlemek ne kadar haz verici. TED انها مثل هذا النوع من الفرح حين تجرب كل شيء في العالم.
    Tanrı'nın cezasını yerine getirerek zevk almak için beni karanlığa sürgün etmiştin. Open Subtitles أنت نفي لي إلى المجال الخارجي لاتخاذ الفرح في تقديم عقاب الله.
    Sen de aşkı hissetmiş olmalısın, acıyı, sevinci ve hüznü. Open Subtitles انت ايضاً لابد ان شعرتي بالحب الألم ، الفرح ، والحزن
    Moda bizi sevinçle, nasıl görünmek istediğimiz ve yaşamak istediğimizi seçme konusunda uğrunda mücadeleye değer özgürlük sevinciyle doldurma gücüne sahip. TED يمكنها أن تملأنا بالفرح، الفرح بحرية اختيار كيف سنبدو بأنفسنا، وكيف نريد أن نعيش - وهي حرية تستحق الكفاح لأجلها.
    Bu neşeyi bu kadına sadece Tanrı verebilir. Open Subtitles الله وحده قادر على منح تلك المرأة هذا النوع من الفرح

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد