Koç olmak sana bir sürü yeni fırsat kapısı açacak | Open Subtitles | ان تكون مدربا سوف يفتح عالما كاملا من الفرص لك |
Güzel yer, bir ton fırsat var ama sen bunları değerlendirmek istemedin çünkü benim hayatımı çalmak daha kolay, değil mi? | Open Subtitles | مكان هادئ الكثير من الفرص و لكنكِ لا تبدين حقاً أنّكِ انتهزتِ أي فرص لماذا، أمِن السهل أن تسرقي حياتي فحسب؟ |
fırsatlar ortada, ama onları toplayabilecek cesarete sahip olanlar için. | Open Subtitles | توجد الفرص, لكن فقط لؤلائك الذين لديهم الجرأة الكافية لاغتنامها |
Yetenekleri olan ama fırsatları olmayan bu kişileri bulmalı ve yeteneklerini iyiye kullanmaları için onlara fırsatlar vermeliyiz. | TED | يجب ان نجد اشخاص بالمهارات لكن بدون الفرص و اعطائهم الفرص لاستخدام مهاراتهم للخير |
Şimdiye kadar göçmen ya da dezavantajlı sosyal ortamlardan gelen çocuklara eşit şans vermek için çok şey yapıldı. | TED | تم القيام بالكثير من أجلتحسين الفرص المعيشية للطلاب المنحدرين من أصول مهاجرةأو من طبقة اجتماعية مهمشة. |
Evet ama birkaç ay içinde, şu andaki fırsatları kaçırmış olacak. | Open Subtitles | حسناً,و لكن الفرص المتاحة حالياً لن تظل كما هى لعدة شهور |
Bana vediğin bu fırsatı takdir etmememden değil, çünkü ediyorum. | Open Subtitles | ليس لأنني لا أقدر الفرص التي تأتي إليّ، فأنا أقدرها |
Teğmen Costa'nın, kurtulma şansı nedir? Bilmiyorum, efendim. | Open Subtitles | كيف كانت الفرص مهيأه امام ليفتنانت كوستا ؟ |
Özür dilemek ve haberimizin olmadığını söylemek için bir fırsat istedik. | Open Subtitles | أردنا إستغلال الفرص لنعبر عن أسفنا، لم نكن نملك أي فكرة. |
Erkekler dişiler için kavgaya tutuşunca Akbabalar fırsat kollamaya başlıyor. | Open Subtitles | الكندور يراقب من اجل الفرص بينما تتعارك الذكور على الإناث |
Bu savaşla, kraliyet aileleri daha çok kontrol kazanmak için fırsat tanıyorlar. | Open Subtitles | مع هذا الصراع، العائلات الملكية تستغل الفرص لكسب مزيد من القوة والسيطرة |
Brezilya'daki açlığın çehresini dönüştürüyor, ve belli bir çapta ve fırsatlar yaratıyor. | TED | وغير نسب المجاعة في البرازيل، وهو على مستوى البلد، يولد الفرص. |
Bunları inşa ederken karşılaşılan zorluklar ve bu teknolojiyi uygulamak için inanılmaz fırsatlar hakkında bir kaç şey söylemek istiyorum. | TED | احب ان احدثكم قليلاً عن التحديات في بناءها وبعض الفرص الرائعه في تطبيق هذه التكنولوجيا. |
Elbette, bazıları bu yeni dünyada fırsatlar arıyor. | TED | هنالك بالطبع البعض من الذين يبحثون عن الفرص في هذا العالم الجديد. |
Her antibiyotik kullandığımızda, bakteriye inşa ettiğimiz koruma sisteminin kodunu kırması için milyonlarca şans veriyoruz. | TED | في كل مرة نستخدام مضادا حيويا، نعطي البكتيريا مليارات الفرص لفك الرموز الدفاعية التي شيدناها. |
Lütfen, onu bugün evde ağırlamam bile bir şans. - Yüzbaşı Keller. | Open Subtitles | أرجوكِ، لم تسنح لي الفرص لأرحب بعودتها للمنزل |
Bir şeyler yapabilmek için fırsatları vardır iyi şeyler yapıp, dünyayı geliştirebilirler. | Open Subtitles | هنالك الكثير من الفرص لفعل شئٍ ما يعود بالخير على هذه البلد |
İnsan deneyimini ilerletmek için programlama kullanma fırsatı elimizde Bu aralar daha yeni başlıyoruz. | TED | إن الفرص لاستعمال الحوسبة لتطوير خبرة الإنسان في متناول يدنا، هنا والآن، نحن نبدأ فحسب. |
Dünya-dışı kolonilerde sizi yeni bir yaşam bekliyor. fırsat ve macera dolu taşı toprağı altın olan bir yerde her şeye sıfırdan başlama şansı. | Open Subtitles | حياة جديدة تنتظرك فى المستعمرات العالمية للبدء من جديد فى الأرض الفرص الذهبية والمغامرة |
Merat etme kendini incitmek için daha çok şansın olacak. | Open Subtitles | سيكون لديك العديد من الفرص ليتم إصابتك. لا تقلق حيال ذلك |
Dünya yeni düşünceler ve liderler için fırsatlara ihtiyaç duyuyor. | TED | الآن .. العالم يحتاج الفرص .. لخلق قادة وأفكار جديدة |
Onu öldürecektin. Çok fırsatın vardı. | Open Subtitles | كان يجب أن تقتله كان عندك الكثير من الفرص |
Eğer şeyh elindeyse bazı soruların cevaplarını bulma şansımız da artar. | Open Subtitles | لو كان لديه الشيخ، فإن الفرص أنه يملك بعض الأجوبة أيضاً |
Erkeklerin belki de yarısı, ellerindeki fırsatların değerine layık değil. | Open Subtitles | نصف الرجال الذين أعرفهم لا يستحقون الفرص التي حظوا بها |
İnsanları onları korkutabilecek fırsatlardan korkmamaya cesaretlendirmeliyiz. | TED | نحن بحاجة لتشجيع الناس على ألا تخاف من الفرص التي قد تخوفهم. |
Ona yaslanarak bana karşı ayaklanma şansını artık sana vermeyeceğim. | Open Subtitles | إننى لن أعطيك المزيد من الفرص للتآمر ضدى |
Aynı rahatlığı, aynı ürünleri, aynı şansları istiyor olabilirlerdi. | Open Subtitles | كانوا يودون أن تكون ،لهم نفس وسائل الراحة إستيفان هايم كاتب ألماني شرقي ،نفس السلع، ونفس الفرص |
Eğer hepimiz aynı şansa sahip olursak hepimiz aynı temel kuralları takip etmek zorunda oluruz. | TED | إذا كانت لدينا جميعاً نفس الفرص علينا جميعاً اتباع نفس القواعد الأساسية |