Şimdi sahip olduğunuz tek şans, ona kovalaması için başka bir şey vermemle olur, anlıyor musunuz? | Open Subtitles | الفرصة الوحيدة التي تملكانها هي أن أعطيه شيئاً ليشتتت انتباهه, ثم تهربان |
Elinizdeki tek şans onlara karşı birlikte direnmemiz. | Open Subtitles | الفرصة الوحيدة التي لديكَ والتي لدى أيٍ منّا هو أن نتحدَ سويةً لمجابهتهم |
Benimle birlikte olmak için tek şansın, baygın olduğum zamandı. | Open Subtitles | الفرصة الوحيدة التي كانت لديك معي هي عندما كنت غير واعية |
Başka bir hayat bulmak için tek şansın bu. | Open Subtitles | إنها الفرصة الوحيدة التي لدي للعثور على حياة جديدة. |
tek şansınız bu. | Open Subtitles | هذه هي الفرصة الوحيدة التي لديكم |
Biz senin tek şansınız. | Open Subtitles | نحن الفرصة الوحيدة التي لديك |
Bize neler olduğunu anlayıp durumu düzeltebilmek için Tek şansımız bu. | Open Subtitles | أنها الفرصة الوحيدة التي لدينا لمعرفة ما حدث لنا لنقوم بعكسه |
Birlikte çalışmak, bu gençlerin başarabilmeleri için tek şans. | Open Subtitles | العمل الجماعي هو الفرصة الوحيدة التي يحظى بها هؤلاء اليافعون |
Elimizdeki tek şans ajanları dışarı yaymak ve çıktıklarında yakalamak. | Open Subtitles | الفرصة الوحيدة التي لدينا هي إستخراج حماس العملاء والإمساك بهم عندما يتسلقون |
Bu bebeğimin yaşaması için tek şans ise garanti vermenize gerek yok. | Open Subtitles | إذا كانت هذه هي الفرصة الوحيدة التي سينجو فيها طفلي أنا لا أبحث عن ضماناتٍ |
Bu eline geçecek tek şans olabilir. | Open Subtitles | قد تكون الفرصة الوحيدة التي يحظى بها في حياته |
Bu senin tek şansın. | Open Subtitles | هذه هي الفرصة الوحيدة التي ستتاح لك |
Buradan kurtulmak için tek şansın benim. | Open Subtitles | أنا الفرصة الوحيدة التي تمتلكيها |
tek şansın bu. | Open Subtitles | هذهِ هي الفرصة الوحيدة التي لديك. |
- Bu tek şansın, acele et. | Open Subtitles | هذه الفرصة الوحيدة التي لديك اسرع |
Görmek için tek şansınız bu olduğundan söylüyorum bunlar Blackthorn Kayalıkları. | Open Subtitles | وبما أن هذه هي الفرصة الوحيدة التي ممكن أن أريك هذا المكان هذه هي شلاّلات (بلاكثورن) |
Çünkü şu anda kendimizi iyi hissetmemiz için Tek şansımız bu. | Open Subtitles | حسناً, يجب عليكِ ذلك لأن هذه الفرصة الوحيدة التي لدينا لكي نشعر حقيقةً بشكل جيد بشأننا. |
Tek şansımız bu insanların birlikte neler yapabileceğimizi bilmemeleri. | Open Subtitles | الفرصة الوحيدة التي نملكها ان أولئك القوم لايعرفون مايمكننا فعله معاً |