Büyük aptalca benzerliklerin yanında küçük aptalca farklılıkların bir hükmü yok! | Open Subtitles | الفروق الصغيرة الحمقاء لا تقارن بالتشابهات الكبيرة الحمقاء |
...beyinlerinde ince farklılıkların olduğunu ortaya koymaktadır. | Open Subtitles | يكشف عن أن أدمغتهم بينها بعض الفروق الدقيقة |
Ve bunları bulduğumuz zaman farklılıklar bulabiliriz. | TED | وحين نحصل على هذه، من الممكن أن نجد الفروق. |
Yani eğer bir elma ile portakal arasındaki farkı öğreteceksem: "Neden renk veya şekli kullanmıyorsun?" | TED | لذلك اذا كنت ذاهبا لاعلمها الفروق بين تفاحة و البرتقال ربما اقول, "لماذا لا تستخدم لون او شكل؟" |
Aradaki küçük farkların, bugün planladıkları operasyonla ilgili bilgi verme ihtimali var. | Open Subtitles | فهنالك احتمال بأن تسفر بعض الفروق البسيطة عن معلومان عن عمليتهم الحالية |
Eskiden büyük bir turun rehberiydim ama sonra yaratıcı farklılığı yaratmak için kendi yolumu çizdim. | Open Subtitles | لقد كنت مرشدا لمن يمشون المسافات الطويلة ولكن حدثت قطيعة بسبب ما يمكن أن تُطلق عليه الفروق الخلاقة |
Sadece ayrımların bizi böldüğünü düşünmüştüm. | Open Subtitles | خلت أن الفروق تبعدنا عن بعضنا فحسب |
Evet, bence performansımdaki ince ayrıntıları... çok takdir edeceksin. | Open Subtitles | نعم ، أظن أنك ستقدر جميع الفروق الدقيقة في أدائي أترى؟ |
Yani, bu seyir kitabında yılın her ayı için ayın farklılıkları yayınlandı. | TED | أعني، هذا التقويم الملاحي نشر الفروق القمرية لكل شهر من شهور السنة. |
Robotların hâlihazırda, ironi yapmak gibi duygusal nüansları ve birinin ne kadar mutlu ya da üzgün olduğunu gösteren duyguların derecesini ayırt etmekte gidecek çok yolları var. | TED | الروبوتات حاليًا أمامها طريق طويل في تمييز الفروق العاطفية، مثل السخرية، ومقاييس العواطف، بالذات كيف أن شخصًا ما سعيد أم حزين. |
Bunun nedeni, oğlanlarla kızlar arasındaki farklılıkların... çok belirgin olmasıdır. | Open Subtitles | الفروق بين البنين والبنات ضخمة. |
farklılıkların çeşitli olaylardan kaynaklandığına inanmam gerekiyor. | Open Subtitles | فعليّ الإيمان بأن الفروق صنيعة الظروف. |
eğer bu farklılıklar olimpik madalya almakla almamak arasındaki çizgiyi belirliyorsa. | TED | لو كانت هذه الفروق هي الفرق بين الميدالية الأوليمبية والميدالية الغير أوليمبية. |
kadınlar ve erkekler arasındaki düşünce ve dünya görüşleri hakkındaki farklılıklar. | TED | هو البحث في الفروق بين الذكور والإناث من حيث الطريقة التي يفكرون بها ويعملون بها في العالم . |
Arkadaşları farkı görebilsinler diye, Yahudi çocukları kara tahtanın önünde ayakta beklediler. | Open Subtitles | فى المدارس، كان الصبية من ..اليهود يقفون أمام لوح الكتابة ليتحقق زملائهم من الفروق الجسمانية بينهم ... |
Maya ve Aztek kültürleri arasındaki farkı sor. | Open Subtitles | اسأله عن الفروق بين ثقافه الشعوب المايانيه والشعوب الازيتيكيه . |
Eğer kronik bir hastalığınız varsa yeterince üretken olamazsınız yani sağlık, sosyo-ekonomik farkların güdülenmesine sebep olur. | Open Subtitles | هي، ان كنت مريضا باستمرار، فلن تكون منتجاً أو فعالاً اذاً، الحالة الصحية تقود الفروق الاجتماعية |
Eskiden büyük bir turun rehberiydim ama sonra yaratıcı farklılığı yaratmak için kendi yolumu çizdim. | Open Subtitles | لقد كنت مرشدا لمن يمشون المسافات الطويلة ولكن حدثت قطيعة بسبب ما يمكن أن تُطلق عليه الفروق الخلاقة |
Bazı ayrımların farkına varmaya başlıyorlar. | Open Subtitles | بدأنا نلاحظ بعد الفروق بينهم |
Sağırım. Bu yüzden küçük ayrıntıları kaçırabiliyorum. | Open Subtitles | أنا أصم، وبالتالي فإن الفروق الدقيقة قليلا 'الهروب لي. |