| Öyle resim satan cinsten Sanatçı değil. Grafik sanatçısıyım. | Open Subtitles | ليس مثل الفنّان الذي يبيع لوحات وأشياءاً كهذه، أنا فنّانة تخطيطية |
| Sanatçı acınızı hisseder ve onu dindirmek için her şeyi yapar. | Open Subtitles | بألمك يحس الفنّان عنك ليخففه المألوف وسيتجاوز |
| Git ve hep hayalini kurduğun Sanatçı ol. | Open Subtitles | إذهب واصبح الفنّان الذي لطالما حلمت أن تكونه. |
| heykeltıraş başka bir kurban arıyor. | Open Subtitles | سيسعى "الفنّان" إلى ضحيّة أخرى. |
| Evet, sanırım heykeltıraş Roxbury'deki bir mezbahadan plastik satın almış. | Open Subtitles | أجل، يبدو أنّ "الفنّان" قد اشترى بعض اللدائن من مجزرٍ في (روكسبوري). |
| Kibir ölümcül bir günahtır, Artista. | Open Subtitles | الفخر من الخطايا السبعة المميتة أيها الفنّان |
| Öldürme heykeltıraşın bütün özelliklerini taşıyor. | Open Subtitles | تحمل الجريمة مواصفات "الفنّان." |
| Mükemmel sanat, Sanatçı ve insanlar arasındaki bir diyalogdur. | TED | بل طريقةُ تواصلٍ بين الفنّان والناس. |
| Sanatçı halinden memnun değildi. | Open Subtitles | ذلك الفنّان لم يكن أبداً يرضى بشىءٍ.. |
| Sanatçı ve yılı? | Open Subtitles | الفنّان والسنة؟ |
| Sanatçı asabiyeti. | Open Subtitles | مزاجيّـة الفنّان |
| Bir baksana şuna. "İçinizdeki Sanatçı". | Open Subtitles | أنظر "الفنّان الباطني" |
| Sanatçı acıyı ve üzüntüyü vermek istemiş. | Open Subtitles | -أراد الفنّان أن يرينا الحزن . |
| - Sanatçı dostu. | Open Subtitles | صديق الفنّان. |
| heykeltıraş geri döndü. | Open Subtitles | لقد عاد "الفنّان." |
| Şüphelimizin adı heykeltıraş. | Open Subtitles | مجرمنا يدعى "الفنّان." |
| İyi iş becerdin, Artista. | Open Subtitles | أحسنت اللعب أيها الفنّان |
| Kesinlikle heykeltıraşın işi. | Open Subtitles | من صنع "الفنّان" بكلّ تأكيد. |