Bu arada kıtaların çarpışmasından, oluşan bir deprem toprağı ikiye ayırdı. | Open Subtitles | فى هذا الوقت كانت القارات كأرض واحدة ثم قسم الزلزال الأرض |
Fakat orman alanlarının dışında yağmurun son derece seyrek yağdığı kıtaların orta bölgelerinde çok farklı bir arazi yapısı mevcuttur. | Open Subtitles | ,ولكن بعيدا عن الغابات في وسط القارات حيث ليس هناك مطر ,أو هناك مطر قليل .حيث هناك أقاليم صعبة للغاية |
Garip şekillerdeki çikolatalarla dolu mektupları ardı sıra kıtalar arasında uçuşuyordu. | Open Subtitles | ،محملة بأشكال غريبة من الشوكولاتة طارت رسائلهما الممتلئة مسرعة بين القارات |
Bütün bu dağlar ve kıtalar, Dünya'nın üzerinde batmadan yüzüyorlar. | TED | كل الجبال و القارات تطفو على سطح الأرض, و كأنه غير معقول. |
Gezegenin yüzeyini sürekli olarak şekillendiriyor devâsâ sıradağlar oluşturuyor ve kıtaları hareket ettiriyor. | Open Subtitles | وهي تُعيد تشكيل سطح الكوكب باستمرار، تبني سلاسل جبلية عظيمة وتحرك القارات بأسرها. |
Gelecek programda Asya ve Avustralya boyunca seyahat edecek ve birbiriyle çelişen bu iki kıtayı kuşların gözünden izleyeceğiz. | Open Subtitles | في المرة القادمة، فإننا سوف نسافر عبر آسيا وأستراليا. لرؤية هذه القارات المتناقضة من خلال عيون الطيور. |
İki Dünya Savaşında savaştım ve üç kıtada sayısız daha küçük savaşta. | Open Subtitles | حاربت فى الحربين العالمتين وحروب أخرى صغيرة لا تحصى فى القارات الثلاث |
Belki yeni bir kıta bile bulurum. | Open Subtitles | تباً , قد أجد حتى بعض القارات الجديدة أو شئ مـا |
Dünya'nın bütün büyük sıradağları bu şekilde kıtaların çarpışmasıyla oluşur. | Open Subtitles | جميع جبال العالم العظيمة تشكّلت بهذه الطريقة عندما تتصادم القارات. |
Bu kıtaların bazılarına gittim; ama Afrika, Steven Pinker'ın dediği gibi, boş bir tahtaydı, büyük ölçüde. | TED | وقد ذهبت إلى بعض هذه القارات, لكن افريقيا كانت طبقا فارغا كما وصفها ستيفين بينكر |
Ama bölündüklerinde de, ki gerçekten de bölündükleri de oldu, kıtaların bu dinozorlar arasında farklılıklar yarattıklarını biliyoruz. | TED | لكن حينما تكون منقسمة، حقا انها مقسمة، ونحن نرى القارات تنحت الإختلافات بين الديناصورات. |
yani aslında matematik bireysel olarak zihnimizde bulunan bir özelliği yuzyıllar boyunca kıtalar arası düzeydeki uzun dönem tarihsel desenleri ortaya döküyor. | TED | استطاعت الرياضيات أن تربط سمة معروفة لعقل الفرد مع نمط تاريخي طويل الامتداد تشكل على مر القرون وعلى امتداد القارات. |
Bu devrimler, kıtalar ve milletler üzerinde eşit dağıtılmadı. | TED | هذه الثورات لم تحدث بشكل متساو عبر القارات والدول. |
Bir milyon kilometrenin üzerinde kablo okyanus tabanını taramaktadır kıtaları birbirine bağlamak için, bu Ekvator çevresini 30 kere dönmeye yeterlidir. | TED | أكثر من مليون كيلومتر من الكابلات تتقاطع في محيطاتنا لتربط القارات أي ما يكفي للإلتفاف حول خط الاستواء حوالي ثلاتين مرة. |
Pekala, tüm ana kıtaları ayırt edebilirsiniz ama sadece bu kadar. | TED | يمكنكم رؤية، حسنا، الى حد ما كل القارات الاساسية، وهذا ما يمكننا رؤيته فحسب. |
Renkler kıtaları gösteriyor. | TED | والالوان توضح القارات التي تنتمي لها هذه الدولة |
Tüm kıtayı dolaştım. Oluşan tahribat çok korkutucuydu. | Open Subtitles | ترحلت عبر القارات لأهرب من ويّلات الرعب تِلك |
Hacker olduğum zamanlarda takımımla aram taş gibiydi ve aynı kıtada bile değildik. | Open Subtitles | عندما كنت مخترقة , فريقي وأنا كنا محكمين ولم نكن في نفس القارات |
Kürenin üstüne ve altına bak. Buradaki kıta işaretlerinin hepsi yanlış. | Open Subtitles | أنظر إلى أعلى وأسفل الكرة الأرضية محاذاة القارات خاطئة |
Tüm bu hikayeleri dinlerken gittiğim tüm kıtalarda her zaman anlayamıyordum çatışmalarının koşulları karmaşıktı. | TED | عندما استمعت لتلك القصص حيثما ذهبت في القارات, استطعت دائما ان افهم الملابسات المعقدة لصراعاتهم, |
Kalkan son Raptor yarın beni kuzey kıtalardan birinde bulduğum şu adaya götürecek. | Open Subtitles | ستقوم إحدى الطائرات بأخذى إلى تلك الجزيرة التى وجدتها بإحدى القارات الشمالية |
Uydu, 7 kıtadaki bütün sistemleri kontrol ediyor. | Open Subtitles | تغطي الأقمار الصناعية المراقبة جميع القارات السبعة، |
Okyanusu geçmemiş olsalardı, anakara içinde onların fosillerini barındıran pek çok kıtaya bölünmüş olması gerekirdi. | Open Subtitles | فـاِن القارات كانت تحتوِي على حفرياتهم يجب أن تكون مفصولة عن بعضِها |
Gerçek anlamda orada, altı kıtadan birinden olan sınıfımla ve tecrübelerden bazılarını her gün paylaştığım 70.000 öğrenciden bazılarıyla Skype üzerinden görüşüyorum. | TED | تحديدًا هنا استخدم سكايب في محاضرة مع أحد القارات الستة وبعض من الـ 70 ألف طالب شاركنا معهم تجاربنا يومًا بيوم |