| Onlar bir ihraç dizisinin artakalanları; kimsenin istemediği çirkin parçalar. | TED | وهي بقايا عمليات الاستخراج: الأجزاء القبيحة التي لا يريدها أحد. |
| Bu üç mil içerisinde, o çirkin kıçını hoplatacak bir sürü sinyal var. | Open Subtitles | خلال 3 اميال هناك وفرة من الوقت كى تلتقط اشارة .. بمؤخرتك القبيحة |
| Ama, dürüst olmak gerekirse çirkin yüzlerinizi görmekten çok sıkıldım. | Open Subtitles | لكن ، لقد سئمت من وجوهكم القبيحة و شخصياتكم الكئيبة |
| Sindrella uçtu ve bütün çirkin ve sıradan şeylerden uzaklaştı. | Open Subtitles | طارت ساندريلا في الهواء بعيدا عن كلّ الأشياء القبيحة والعادية |
| Bu kadar yakından neye bakarsan bak iğrenç kusurları ortaya çıkar. | Open Subtitles | عندما تنظر لكل شيء عن قرب فستكتشف أنه مليء بالعيوب القبيحة |
| Durun! Babamı görmüş mü diye şu çirkin bayana soralım. | Open Subtitles | تمهلوا، لنسأل تلك السيدة القبيحة إن كانت قد رأت والدنا |
| Bu eğlenmek için çirkin ya da kinayeli olacaksınız anlamına gelmez, bu, mevcut çirkin gerçeği konuşursunuz demektir. | TED | هذا لا يعني إنه لا يكمن أن تستمتع بل تعني أن تتحدث بالحقيقة القبيحة |
| Bunları panolara koyarak bir odada topladılar, bu odaya da ''çirkin oda'' dediler. | TED | و وضعوهم جميعا في لوحة و نقلوهم جميعا في نفس الغرفة و سموها الغرفة القبيحة |
| çirkin oda da operasyon odası ile ayna sergisi karışımı gibi kullanıldı-- canlı etin incelenerek tüm bürokrasinin kesilmesi. | TED | و الغرف القبيحة تخدم لخلط المرايا عينة من النسيج الحي لكي يتم استئصال كل الروتين |
| Keşke o gün o çirkin takımı giymeseydim. | TED | وددت لو لم أرتدي يومها تلك البذلة القبيحة. |
| Düşünün. O çirkin kabloların aşağıya sarkmasını istemezsiniz. | TED | فكرو فيها ، أنتم لاتريدون تلك الأسلاك القبيحة في الأسفل |
| Köyüne git. Git o şişman, çirkin, yaşlı... | Open Subtitles | اذهب الى القرية اذهب الى عجوزك البدينة القبيحة |
| çirkin gerçek şu ki bu şahıs tutuklanmış ve suçlu bulunmuş. | Open Subtitles | تظل الحقيقة القبيحة أن زميل إقامتنا هذا قد تم القبض عليه و قد وجد مذنباً |
| Öte yandan, böyle bir şeytana boyun eğmişsen bu o çirkin yaratıkla olmamalıydı. | Open Subtitles | وحتى لو إستسلمت لخطيئة كهذه فلن يكون مع تلك المخلوقة القبيحة |
| Kapa çeneni, seni çirkin kaltak! Kapa şu soktuğumunun çenesini! | Open Subtitles | اخرسي , ايتها العاهرة القبيحة اغلقي فمكِ اللعين |
| Ve sen çirkin domuz... iğrenç baldırlarını millete gösterdin.. | Open Subtitles | وأنتِ أيتها الخنزيرة البائسة القبيحة تعرضين نفسك |
| Eski, çirkin şeyleri düzeltmek sizi çok memnun ediyordur. | Open Subtitles | لا شك أنه يمنحكي احساساً رائعاً من الرضى لتقومي بتصحيح تلك الأشياء القبيحة القديمة مجدداً |
| O çirkin orospuyu kesinlikle boka batırdık! | Open Subtitles | ذهبنـا للمرحاض بسبب تلك القبيحة العـاهرة |
| İşte profesörün onu kilitlemesinin arkasında yatan iğrenç gerçek bu. | Open Subtitles | تلك هي الحقيقة القبيحة التي أغلق عليها هذا الاستاذ الشاب |
| korkunç bir web sitesi. Görselleri gerçekten çok kötü. | TED | إنها صفحة سيئة. بها بعض الصور الفتوغرافية القبيحة. |
| 150 sterlin kazanıp Ugly Betty kopyası bir dizi yazacaksın. | Open Subtitles | لدق تحدثنا في هذا ستجنين 150 باوند من الوزن وتكتبين قصص مسلسل بيتي القبيحة |
| - Bir kaç pis film ve bir kutu fıstık için beni suçlayabileceklerini sanıyorlar. | Open Subtitles | لا، بل من ردهة الفندق يعتقدون أنهم يستطيعون تغريمي ببعض الأفلام القبيحة و كيس من حبات الماشيجا |
| Anlayacağınız tipsiz 2, ben 0. | Open Subtitles | لذا , إن كنت متابع تلك القبيحة لديها إثنان و أنا لا شيء |
| Zavalli cirkin karilariniza gitmek uzere kullandiginiz metroda kolayliklar dilerim. | Open Subtitles | لكي تقابل زوجتك القبيحة البائسة |
| - çirkin ördek sendromu. | Open Subtitles | "ــ علة " البطة القبيحة ــ ماذا؟ |
| - Hey, Bayan Dubose. - Bana "Hey" deme, suratsız kız. | Open Subtitles | "مرحباً , أنسة "دبوس لا تقولى "مرحباً" لى أيتها الفتاة القبيحة |
| Hadi ama, çirkinlik ağacından düşüp yolunun üstündeki bütün dallara takılmış gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أن الولد وقع من الشجرة القبيحة واصطدم بكل جذع في طريقه للأسفل |