| eski... Yeni olan değil, eskisi. | Open Subtitles | لَيسَ حديقةَ الحيوانات الجديدةَ، لكن حديقةَ الحيوانات القديمةَ. |
| eski otobüs hattını başka bir dosyaya aktarmış olmalılar. | Open Subtitles | هم لا بدَّ وأنْ حرّكوا خط سير الحافلات القديمةَ إلى ملف مختلف. |
| Katılmamızı istiyorum. eski günlerdeki gibi. | Open Subtitles | أُريدُنا أَنْ نَدْخلَ مثل الأوقاتَ القديمةَ. |
| Yeni sınıfa eski kitaplar gider mi hiç? | Open Subtitles | نحن لا نَحْملُ الكتب القديمةَ إلى صف جديد. |
| Şimdi pişmanlık belirten eski sözcükleri söylüyorum: | Open Subtitles | والآن، أَتكلّمُ الكلمةَ القديمةَ أستردادِ وأسفِ |
| Peekaboo karnavalı bize eski işlerimizi geri verecek. | Open Subtitles | كرنفالُ بيكابو عَرضَو علينا وظائفَنا القديمةَ. |
| Bilmiyorum, ama eski kahvemizi seversin. | Open Subtitles | أنا لا أَعْرفُ، لَكنَّك أحببْ قهوتَنا القديمةَ. |
| eski evimse kiraya verilmiş bile. | Open Subtitles | وهم إستأجروا شُقَّتَي القديمةَ. |
| Sadece eski zamanlardaki gibi.. | Open Subtitles | انها سَتَكُونُ مثل الأوقاتَ القديمةَ. |
| Tıpkı eski günlerdeki gibi. | Open Subtitles | انها سَتَكُونُ مثل الأوقاتَ القديمةَ. |
| eski otomobilleri restore eder. | Open Subtitles | يُعيد السيارات القديمةَ. |
| ve eski alışkanlıklarımızı da yanımızda getirdik.. | Open Subtitles | وجَلبَ طرقَنا القديمةَ مَعنا |