Bazı yıllar, hiç gelmezler. Ama köylüler, yağrumurun geldiği zaman sert geleceğini biliyorlar. | Open Subtitles | في بعض السنوات , لا تأتي أبداً ولكنَّهاإذاجاءت، سيعرف القرويون أنَّها ستكون عنيفة |
Yazları bu köyde su bulmak oldukça güçtür, buna karşın köylüler kanallarındaki iğrenç suyu kullanırlar. | Open Subtitles | في الصيف، يندُر وجود الماء يُجبر القرويون على شرب هذه المياه القذرة |
Ve siz köylüler, Gabbar'dan gelen bu mektubu dinleseniz iyi edersiniz. | Open Subtitles | وأنتم أيها القرويون يجب أن تستمعوا إلي هذا الخطاب من جبار أيضا؟ |
Bu hikâye, orta Avrupa'daki köylülerin ormanları ve otlakları nasıl yönettiğini anlatıyor. | TED | وهكذا استطاع القرويون في العصور الوسطى في أوروبا من إدارة المراعي والغابات. |
Sonra çekiyorlar silahlarını. Kurşuna diziyorlar. Sabaha karşı, bir tesadüf köylüler buluyor. | Open Subtitles | يعدمونهم ، القرويون . وجدوهم في الصباح بالصدفة |
köylüler, bu Basanti... | Open Subtitles | أيها القرويون ، هذه باسنتى كان من المفترض أن أتزوجها |
-Ne yaptım ben? köylüler, eğer ben onunla evlenmeseydim... | Open Subtitles | إيها القرويون ، إذا لم أتزوجها فسوف أنتحر |
köylüler, söz veriyorum Amerika'daki fabrikaları kapatıp size iş getireceğim. | Open Subtitles | ..أيها القرويون البسطاء، أنا أعدكم سأغلق المصانع في أمريكا ..وأجلبها لكم هنا |
Çok sevgili arkadaşlarımızı öldürdük ve köylüler katledilirken seyirci kaldık. | Open Subtitles | نحن قتلنا اصدقائنا الاعزاء ووقفنا بجانبهم قُتِلوا القرويون |
köylüler Mak 'ı karısı hakkındaki gerçek konusunda uyarmışlar. | Open Subtitles | أيقض القرويون ماك لمواجهة الحقيقة حول زوجته الشابة. |
Tanrının, söz verdiği gibi bir gün döneceği korkusuyla, köylüler eşiği geçmeyi reddetti. | Open Subtitles | رفض القرويون تخطي عتبته خشية عودة الإله ذات يوم كما وعد |
Eğer köylüler, kadının onları lanetlediğine inanıyorsa kaçmış olma ihtimali büyük. | Open Subtitles | إذا إعتقد القرويون أنها قامت بلعنتهم فعلى الغالب أنها فرت |
Her nedense bazı köylüler, bir petrol boru hattının, köylerini atalarının ruhlarının var olmadığı bir yere taşımak için yeterince iyi bir neden olduğunu düşünemedi. | Open Subtitles | بطريقه ما لم يظن القرويون ان خط انبابيب البترول لم يكن سببا جيدا لترحيلهم عن قراهم |
Çünkü, eninde sonunda, o köylüler bu mağarayı bulacaklar. | Open Subtitles | لأنه , عاجلاً أم آجلاً أؤلئك القرويون سيجدوا هذا الكهف |
köylüler sığınacak bir yer bulabilmek için her türlü yönteme başvurmak zorunda kalıyor. | Open Subtitles | القرويون أُجبروا على أن يجدوا مأوى في أي مكان يجدوه |
köylüler, birkaç meyveyi bir araya getirip, - köyün etrafına bir barikat kuruyorlar gibi. | Open Subtitles | حسناً, يبدوا ان القرويون وضعوا بعض قرون النباتات للعمل كسد حول القرية |
köylülerin sabrı taşmıştı. Bir planla geldiler. | Open Subtitles | القرويون اكتفوا بما فعل لذا اتوا بخطه محكمة |
Yani şu köylülerin savaşmak istememelerini anlayamıyorum. | Open Subtitles | تعلم, لايمكننى تخيل هؤلاء القرويون وانهم لايريدون القتال |
Akşam olmuş ve avcı çalılıktan bakıyormuş arkasında köylülerin keçilerini korumak için kulübeye sakladıklarını görmemiş. | Open Subtitles | حلّ الليل، وحين نظر الصياد إلى الغابة لم يتنبه أن وراءه، كان قد جمع القرويون أغنامهم في أكواخهم لحمايتها |
Sardunya köylüleri gibi, ait olduğumuzu bilmek biyolojik bir gerekliliktir, yalnızca aramızdaki kadınlar değil. | TED | مثل القرويون في ساردينيا، إنها ضرورة بيولوجية أن نعلم إنتمائنا، وليس فقط النساء بيننا. |
Verdiğimiz rahatsızlığın kusuruna bakmayın Village People çakmaları ama biriniz, bana ait olan bir şeyi çaldı. | Open Subtitles | الذي ترفضونه أيها القرويون لكن فرداً منكم قد سرق شيئاً مني |
Köylülercenini onun içinden kesip... su kaynağının içine attı | Open Subtitles | إستأصل القرويون الجنين و ألقوا به في عين المياه الجوفية |