John ile tanışmak büyük mutluluğun keşfi ve büyük mutsuzluğun yok edilmesiydi. | TED | كان لقائي بجون بمثابة إكتشاف قمة السعادة وأيضا القضاء على التعاسة الكبرى، |
Enfeksiyonu önleme, insanları koruyarak ya da sivrisinekler yok edilerek yapılabilir. | TED | حسنًا، منع العدوى يكون إما بحماية الناس أو القضاء على البعوض. |
Sizin işinizin rüşveti ve hırsızlığı ortadan kaldırmak olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | خلت بأن وظيفتك هي القضاء على الكسب الغير مشروع والسرقة؟ |
Emirlerimiz tüm hedefleri ortadan kaldırmak ve virüsün her damlasını yok etmek. | Open Subtitles | أوامرنا هي القضاء على جميع الأهداف وتدمير ذلك الفيروس حتى آخر قطرة |
Tiksinme, tiksinmeyi nasıl etkisiz hale getirebiliriz? | TED | الإشمئزاز. كيف لنا القضاء على الإشمئزاز؟ |
Görevi, çıkmaza bir son vermek ve Japonları alt etmekti. | Open Subtitles | مهمته : القضاء على ورطة الأدغال، وطرد اليابانيين |
İHÖ saf dışı kaldığında iç denetimi haklı çıkarmanın hiçbir yolu yok. | Open Subtitles | لن تكون هناك طريقة للمراقبة المحلية إذا تم القضاء على تنظيم الدولة |
Bu, diplomasiyi bertaraf etmekte kasıtlı olarak amaçlanan bir benzetmedir ve diplomasi ortadan kaldırıldığında savaş kaçınılmaz olur. | TED | إنّ تشبيه إيران بألمانيا يهدف للقضاء على الديبلوماسية، و عند القضاء على الديبلوماسية، تصبح الحرب أمرا حتميّا. |
Ancak, atletin ayağını öldürmek için duştayken ayağına işe. | Open Subtitles | إن كنت تريد القضاء على قدم الرياضي فقط تبول على قدمك حينما تكون في الحمام |
Kurt zamanı sırasında, kendisi dışarı çıkıp o büyük kurdu öldürmeye karar verdi. | Open Subtitles | حلّ وقتُ الذئبِ ذات مرّة و قرّر القضاء على الذئب. |
Ve bu nedenle çocuk felcinin ortadan kaldırılması: haksızlıkta son noktadır; ve sosyal adalette son noktadır. | TED | و لهذا السبب ، فإن القضاء على شلل الأطفال: هو الأهم في للمساواة هو شيء في قمة العدالة الأجتماعية. |
Güney ABD'deki ateş karıncalarını yok etmeye yönelik bir girişim, | TED | فإحدى محاولات القضاء على نمل النار في جنوب الولايات المتحدة، |
Suriye'deki görevi, kadın köle trafiğini ortaya çıkarıp yok etmek. | Open Subtitles | مهمته في سوريا كانت الكشف و القضاء على تجارة الايماء |
Ben kimseyi yok etmek istemiyorum. Siz de yok edilmek istemiyorsunuz. | Open Subtitles | ولكن لا اريد القضاء على احد وأنتم لا تريدوا القضاء عليكم |
Sen bana Berlin'i... ortadan kaldırmak için yardım ettiğinde, zaten tüm bunlar bitecek. | Open Subtitles | تساعدني في القضاء على برلين و بقد ما أنا مهتمة، كل هذا سينتهي |
Ama bir çözüm var: emekçi yoksulları ortadan kaldırmak. | TED | ولكن هناك حل: القضاء على الطبقة العاملة الفقيرة. |
Çoğu zaman onları sevmeyen insanı ortadan kaldırmak isterler. | Open Subtitles | فى كثير من الأحيان ، إنهم يريدون القضاء على الشخص الذى يشعرون بأنه لا يحبهم |
- Diğer yandan beslenme ihtiyaçlarını etkisiz hale getirmekte başarılı olursak bütün nüfuslarını tedaviyi isteyerek olmaları konusunda ikna edebiliriz. | Open Subtitles | إذا نجحنا في القضاء على حاجتهم للتَغْذية قد نتمكن من إقناعهم لأَخْذ العلاج عن طيب خاطر |
Senin yanına gitmeye korkacağın şeytanları alt ediyorum. | Open Subtitles | يمكنني القضاء على كائناتٍ شريرة تخشى الإقتراب منها |
Müşterileri saf dışı bırak, disketi ele geçir, hedefi emekliye ayır. | Open Subtitles | القضاء على المشترون الهولنديون والحصول على الديسك والقضاء على الهدف |
Eğer José Dolores'i bertaraf etmeyi başaracaksak ondan daha iyi olduğumuzdan değil veya ondan daha cesur olduğumuzdan değil; | Open Subtitles | في القضاء على خوسيه دولوريس ليس السبب اننا أفضل منه او اكثر شجاعة منه الامر ببساطة اننا لدينا سلاح اكثر |
Ancak, atletin ayağını öldürmek için duştayken ayağına işe. | Open Subtitles | إن كنت تريد القضاء على قدم الرياضي فقط تبول على قدمك حينما تكون في الحمام |
Dışarıda babam dâhil tanıdığım herkesi öldürmeye çalışan bir adam var! | Open Subtitles | ثمة رجل بالخارج الذي يحاول بطريقة منتظمة القضاء على كل من اعرفهم متضمناً والدي |
Onlar mutsuzluk ortadan kaldırmak istedik, ancak bir robot mutsuz insanları ortadan kaldırılması anlatılmak söyledi. | Open Subtitles | وأرادت القضاء على الحزن لكن بالنسبة لروبوت، فهذا يعني القضاء على الشخص الحزين |
Buradan görebilirsiniz ki başka hiçbir şey olmadan, sadece evleri sivrisinek geçirmez hale getirmek sıtmanın kökünü kurutmayı sağladı. | TED | لذا ما يمكنكم ملاحظته هو فقط و بتحصين المنازل ضد البعوض, ولا شىء آخر, سبب القضاء على الملاريا. |