ويكيبيديا

    "القضاء على" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • yok
        
    • ortadan kaldırmak
        
    • etkisiz hale
        
    • alt
        
    • saf
        
    • bertaraf
        
    • öldürmek
        
    • öldürmeye
        
    • ortadan kaldırılması
        
    • kökünü
        
    • iyileşmeye
        
    John ile tanışmak büyük mutluluğun keşfi ve büyük mutsuzluğun yok edilmesiydi. TED كان لقائي بجون بمثابة إكتشاف قمة السعادة وأيضا القضاء على التعاسة الكبرى،
    Enfeksiyonu önleme, insanları koruyarak ya da sivrisinekler yok edilerek yapılabilir. TED حسنًا، منع العدوى يكون إما بحماية الناس أو القضاء على البعوض.
    Sizin işinizin rüşveti ve hırsızlığı ortadan kaldırmak olduğunu sanıyordum. Open Subtitles خلت بأن وظيفتك هي القضاء على الكسب الغير مشروع والسرقة؟
    Emirlerimiz tüm hedefleri ortadan kaldırmak ve virüsün her damlasını yok etmek. Open Subtitles أوامرنا هي القضاء على جميع الأهداف وتدمير ذلك الفيروس حتى آخر قطرة
    Tiksinme, tiksinmeyi nasıl etkisiz hale getirebiliriz? TED الإشمئزاز. كيف لنا القضاء على الإشمئزاز؟
    Görevi, çıkmaza bir son vermek ve Japonları alt etmekti. Open Subtitles مهمته : القضاء على ورطة الأدغال، وطرد اليابانيين
    İHÖ saf dışı kaldığında iç denetimi haklı çıkarmanın hiçbir yolu yok. Open Subtitles لن تكون هناك طريقة للمراقبة المحلية إذا تم القضاء على تنظيم الدولة
    Bu, diplomasiyi bertaraf etmekte kasıtlı olarak amaçlanan bir benzetmedir ve diplomasi ortadan kaldırıldığında savaş kaçınılmaz olur. TED إنّ تشبيه إيران بألمانيا يهدف للقضاء على الديبلوماسية، و عند القضاء على الديبلوماسية، تصبح الحرب أمرا حتميّا.
    Ancak, atletin ayağını öldürmek için duştayken ayağına işe. Open Subtitles إن كنت تريد القضاء على قدم الرياضي فقط تبول على قدمك حينما تكون في الحمام
    Kurt zamanı sırasında, kendisi dışarı çıkıp o büyük kurdu öldürmeye karar verdi. Open Subtitles حلّ وقتُ الذئبِ ذات مرّة و قرّر القضاء على الذئب.
    Ve bu nedenle çocuk felcinin ortadan kaldırılması: haksızlıkta son noktadır; ve sosyal adalette son noktadır. TED و لهذا السبب ، فإن القضاء على شلل الأطفال: هو الأهم في للمساواة هو شيء في قمة العدالة الأجتماعية.
    Güney ABD'deki ateş karıncalarını yok etmeye yönelik bir girişim, TED فإحدى محاولات القضاء على نمل النار في جنوب الولايات المتحدة،
    Suriye'deki görevi, kadın köle trafiğini ortaya çıkarıp yok etmek. Open Subtitles مهمته في سوريا كانت الكشف و القضاء على تجارة الايماء
    Ben kimseyi yok etmek istemiyorum. Siz de yok edilmek istemiyorsunuz. Open Subtitles ولكن لا اريد القضاء على احد وأنتم لا تريدوا القضاء عليكم
    Sen bana Berlin'i... ortadan kaldırmak için yardım ettiğinde, zaten tüm bunlar bitecek. Open Subtitles تساعدني في القضاء على برلين و بقد ما أنا مهتمة، كل هذا سينتهي
    Ama bir çözüm var: emekçi yoksulları ortadan kaldırmak. TED ولكن هناك حل: القضاء على الطبقة العاملة الفقيرة.
    Çoğu zaman onları sevmeyen insanı ortadan kaldırmak isterler. Open Subtitles فى كثير من الأحيان ، إنهم يريدون القضاء على الشخص الذى يشعرون بأنه لا يحبهم
    - Diğer yandan beslenme ihtiyaçlarını etkisiz hale getirmekte başarılı olursak bütün nüfuslarını tedaviyi isteyerek olmaları konusunda ikna edebiliriz. Open Subtitles إذا نجحنا في القضاء على حاجتهم للتَغْذية قد نتمكن من إقناعهم لأَخْذ العلاج عن طيب خاطر
    Senin yanına gitmeye korkacağın şeytanları alt ediyorum. Open Subtitles يمكنني القضاء على كائناتٍ شريرة تخشى الإقتراب منها
    Müşterileri saf dışı bırak, disketi ele geçir, hedefi emekliye ayır. Open Subtitles القضاء على المشترون الهولنديون والحصول على الديسك والقضاء على الهدف
    Eğer José Dolores'i bertaraf etmeyi başaracaksak ondan daha iyi olduğumuzdan değil veya ondan daha cesur olduğumuzdan değil; Open Subtitles في القضاء على خوسيه دولوريس ليس السبب اننا أفضل منه او اكثر شجاعة منه الامر ببساطة اننا لدينا سلاح اكثر
    Ancak, atletin ayağını öldürmek için duştayken ayağına işe. Open Subtitles إن كنت تريد القضاء على قدم الرياضي فقط تبول على قدمك حينما تكون في الحمام
    Dışarıda babam dâhil tanıdığım herkesi öldürmeye çalışan bir adam var! Open Subtitles ثمة رجل بالخارج الذي يحاول بطريقة منتظمة القضاء على كل من اعرفهم متضمناً والدي
    Onlar mutsuzluk ortadan kaldırmak istedik, ancak bir robot mutsuz insanları ortadan kaldırılması anlatılmak söyledi. Open Subtitles وأرادت القضاء على الحزن لكن بالنسبة لروبوت، فهذا يعني القضاء على الشخص الحزين
    Buradan görebilirsiniz ki başka hiçbir şey olmadan, sadece evleri sivrisinek geçirmez hale getirmek sıtmanın kökünü kurutmayı sağladı. TED لذا ما يمكنكم ملاحظته هو فقط و بتحصين المنازل ضد البعوض, ولا شىء آخر, سبب القضاء على الملاريا.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد