| Ardından bunlardan Birkaç tane yaptık, ve bunlar daha büyük olan diğer bir robotun parçalarıydı. | TED | ولقد بنينا في الواقع القليل منها وهذا جزي من آلي أكبر مصنوع من هذه المكعبات |
| Buna rağmen, biz bunları birçoğunu attık dersek, sadece elimizde Birkaç tane kalır. | TED | ولكن لنفترض أننا أزلنا معظم هذه المرايا وتبقى القليل منها. |
| Birkaç tane. Bazıları öbürlerine göre daha değerlidir. | Open Subtitles | القليل منها وكان بعضاً منها أكثر قيمة من سواه |
| Sadece bir kaç tane var, boşa harcamayalım, tamam mı? | Open Subtitles | هناك القليل منها لذا لا نريد اضاعتها, حسناً؟ |
| Cevapsız sorulardan nefret ederim ve sen bir kaç tane yarattın. | Open Subtitles | أكره الأسئلة غير المُجابة، وإنّك تركت لي القليل منها. |
| Havadayken onları üzerimden atarım, çok azı omuzlarımda kalır. | Open Subtitles | إننى ألقى بهم فى الهواء و القليل منها تحط على كتفى |
| Fikirlerimizin çoğu çılgıncaydı ama ufak bir kısmı ise dahiceydi ve büyük çıkışımızı yaptık. | TED | مُعظم أفكارنا كانت مجنونة لكن القليل منها كان رائعاً وقُمنا بإختراق الأفق |
| "Hazır elimizde Birkaç tane varken, şimdi içmeyi bıraksan ne olur?" dedim. | Open Subtitles | قُلت "ماذا لو توقّفت عن أخذها الآن، بينما هناك القليل منها متبقي؟ |
| Şehirde Birkaç tane vardır. | Open Subtitles | -لايمكن أن تكون،لكن هناك القليل منها في البلدة |
| Çocukken Birkaç tane görmüştüm. | Open Subtitles | لقد رايت القليل منها عندما كنت صغيرا |
| O bir ponor, buralarda onlardan Birkaç tane var. | Open Subtitles | إنها حفرة صرف يوجد القليل منها هنا |
| Birkaç tane alacağım. - Ne bezi? | Open Subtitles | أنني على وشك التخلص من بطانة "سويفر" لتنظيف سجادتي سأتبضع القليل منها |
| - Var ama yalnızca Birkaç tane. | Open Subtitles | أجل، فقط للرّد على القليل منها |
| Oradayken bir kaç tane bulmuştum. | Open Subtitles | فقط وجدت القليل منها عندما كنت هناك |
| - Evet, bir kaç tane. | Open Subtitles | أجل ، القليل منها |
| Evet,bır kaç tane var | Open Subtitles | نعم ، لدىّ القليل منها |
| Burada çok garip şeyler gördüm. Çok azı beni şok eder. | Open Subtitles | لقد رأيت أشياء كثيرة غريبة هنا القليل منها يصدمني |
| ancak çok azı bunu içmek için yapıyor, çünkü insanlar bir kez tuvaletlerinden geçen suyun musluklarından akması düşüncesini sevmiyorlar. | TED | ولكن القليل منها يستخدمها لأغراض الشرب، غالبا لأن الناس لا يحبذون فكرة أن المياه التي كانت في مراحيضهم تذهب إلى حنفياتهم. |
| Ne yazık ki çok azı bu pazara geliyor. | Open Subtitles | للأسف, القليل منها فقط يصل للسوق |
| - Eski Çingene çare. - Ben mutfakta bir kısmı var düşünüyorum. | Open Subtitles | وصفة غجرية قديمة أعتقد أنه لدينا القليل منها في المطبخ |
| Buraya dökeceğim kısmı. | Open Subtitles | سأقوم بنثر القليل منها. |
| Bir kısmı burada. | Open Subtitles | هذا القليل منها |