Ben başka ne yapacağımı bilmiyorum. bir şey yapmak zorunda. | Open Subtitles | أنا لا أعرف ماذا أفعل يجب علي القيام بشيء ما. |
Tüm bu ı yaptıktan sonra, ı bir şey yapmak zorunda. | Open Subtitles | بعد كل ما فعلت، لا بد لي من القيام بشيء ما. |
Eğer bir şansımız varsa, şidetli bir şeyler yapmak zorundayız. | Open Subtitles | لو أردنا الحصول على فرصة للفوز فعلينا القيام بشيء متطرف. |
- Senin için söylüyorum. - bir şey yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | ـ أنا أحاول أساعدك ـ أنا أحاول القيام بشيء ما |
Ve mesaj çok açıktı. İklim değişikliği gerçek ve bizim bu konuda bir şeyler yapmamız lazım. | TED | و كانت الرسالة واضحة جدا: التغير المناخي هو حقيقي علينا القيام بشيء ازاءه. |
Yeter. Senden yalnızca bir şey yapmanı istedim. Bir şey! | Open Subtitles | توقفي عن قول هذا,لقد طلبت منك القيام بشيء واحد,شيء واحد فقط |
bir şeyler yapmaya mecbur hissettim, bu yüzden gidip kocayla yüzleştim. | TED | لقد شعرت بضرورة القيام بشيء لذلك توجهت إلى هناك وواجهت زوجها. |
Buraya markalaşma ve sponsorluk dünyasını inceleyecek bir konuşma yapmak üzere geleceğimi öğrendiğimde daha önce yaptıklarımdan biraz farklı bir şey yapmak isteyeceğimi biliyordum. | TED | عندما علمت إني قادم إلى هنا للتحدث في تيد عن عالم العلامات التجارية والرعاية، كنت أعلم بأني أريد القيام بشيء مختلف |
Ne dedim biliyor musunuz? Farklı bir şey yapmak zorundayız. | TED | وقلت، هل تعرفون؟ علينا القيام بشيء مختلف. |
Farklı bir şey yapmak zorundayız. Radikal düşünmeliyiz. | TED | علينا القيام بشيء مختلف. علينا التفكير بجذريّة. |
Bu alışkanlıklarla bağlantılı bir şey yapmak istediğim için mimar olmaya karar verdim. | TED | راغبةً في القيام بشيء لهؤلاء السكان، قررت أن أصبح مهندسة معمارية. |
Ben de Suriyeli mülteci çocuklarla ilgili gerçekten bir şeyler yapmak istedim, çünkü çocuklar Suriye'deki iç savaştan en çok etkilenenler. | TED | ولقد كنت أود فعلًا القيام بشيء لصالح أطفال اللاجئين السوريين، لأن الأطفال ظلوا أشد المتأثرين بالحرب المدنية السورية. |
Tatlı ufaklık tatlı bir şeyler yapmak istiyor. | Open Subtitles | هذه اللطيفة الصغيرة تريد القيام بشيء لطيف |
Teyzem, kendisinin bir şey yapmaya zorlandığını düşünürse... | Open Subtitles | عندما تظن عمتي أن أحدهم يحاول إرغامها على القيام بشيء ما فإنها لا تفعله |
Bak, ben güzel bir şey yapmaya çalıştım. Ama bir aile olacaksak eğer, senin de bazı konularda uzlaşman gerek. | Open Subtitles | اسمعيني، لقد حاولت القيام بشيء لطيف ولكن إن كنا سنكون عائلة.. |
Tamam, acele bir şeyler yapmamız lazım çünkü burada olduğumuz yayılacaktır. | Open Subtitles | حسناً ، حسناً ، يجب علينا القيام بشيء بسرعة لأن الكلام سيلف ويدور وسيصلهم أننا هنا |
Dinle. Eğer senden emin olamadığın bir şey yapmanı isterse ona karşı çıkma, tamam mı? | Open Subtitles | إِذا ما طلب منك القيام بشيء ما وينتابك الشك بشأنه |
Bu durumdan sıkılan Muungano adında bir yerel gecekondu sakinleri federasyonu, bir şeyler yapmaya karar verdi. | TED | بعد أن ضاق ذرعاً من مثل تلك المواقف، قرر اتحاد محلي للسكان بالعشوائيات يُدعى مانجونا القيام بشيء في هذا الشأن. |
Bu herif beni öldürecek. Allah aşkına bir şeyler yap. | Open Subtitles | لمحبة الله يرجى القيام بشيء ما. |
Yani, açıkçası, olağanüstü bir şeyler yapmalıyız. | Open Subtitles | أعني، من الواضح، ونحن يجب القيام بشيء كبير. |
Aptalca birşey yapmak istemiyorum. Yalnızca işimizi tamamlamak istiyorum. | Open Subtitles | انا لا اريد القيام بشيء غبي ولكنني اريد تحقيق ما قدمنا من أجله |
Gireceğim. Önce bir şey yapmam lazım. | Open Subtitles | أعني سأذهب , ولكن علىّ القيام بشيء أولاً |
Sizce böyle bir şey yapabilir mi? | Open Subtitles | هل تعتقد أنه قادر علي القيام بشيء مثل هذا؟ |
Kim böyle bir şey yapar ki? | Open Subtitles | منظمة الصحة العالمية أن القيام بشيء من هذا القبيل؟ |
Eşim üzgünken hiçbir şey yapmamı istemiyor. | Open Subtitles | زوجتي لا تريد مني أبدا القيام بشيء و أنا غاضب. |
Yarın önemli bir şey yapmamız gerekiyor, tamam mı? | Open Subtitles | نحن بحاجة إلى القيام بشيء مهم غدا. حسنا؟ |
Kazanmak istiyorsan karşılık verebilme ihtimalinin olmadığı bir şeyler yapman gerek. | Open Subtitles | ان اردت ان تفوزي عليك القيام بشيء لا يمكنها ان ترد عليك بمثله |