- Tek Yapmak gereken yalan söylemek ve duygulara oynamaktı. Sen doğuştan siyasetçisin. | Open Subtitles | كل ما عليك القيام به هو الكذب وأن تتلاعب بالعواطف، أنت سياسي بالفطرة |
Yapmak istediğim şey, aslında, size bunu gerçekte olduğu gibi muhteşem 3D haliyle sunabilmek. | TED | ما أريد القيام به هو أن أقدمه ثلاثي الأبعاد كما هو في الواقع. |
Tek Yapmamız gereken arabayı ateşe vermek polis de çıkan yangında öldüğümüze inanır. | Open Subtitles | كل ما علينا القيام به هو حرق السيارة سيعتقدون أننا متنا في الحريق |
Tek Yapmamız gerekenin onlardan daha çok para harcamak olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | إتّضح أنّ جلّ ما علينا القيام به هو أن نصرف عليهم أكثر. |
yapman gereken şu, Moto'nun seni kasanın içine sokmasını sağlamalısın, tamam mı? | Open Subtitles | ما عليكَ القيام به هو أن تجعله يأخذك إلى الداخل ، حسناً؟ |
Sonra yapmanız gereken şey bunun ekran resmini çekmek. Sonra tabi ki, CAPTCHA dolduruyorsunuz | TED | إذن ما عليك القيام به هو أن تأخذ لقطة لشاشتك ثم بالطبع تقوم بملأ الكابتشا |
Peki ne Yapmam lazım? İnsanlara ders verici bir şey anlatmalısın. Dünya çapında yaptığın seyahatlerde bu kabilelerden öğrendiklerini... | TED | لكن ما تحتاج الى القيام به هو ان تقوم بتعليم الناس دروساً الدروس التي تعلمتها في أسفارك حول العالم مع تلك القبائل. |
Bugün Yapmak istediğim şey size o krizi anlatmak. | TED | لذلك اليوم، ما أود القيام به هو أن أخبركم عن تلك الأزمة. |
Yapmak istediğim şey bilgisayar, zeka ve interneti bir parçamız haline getirmek. | TED | ما أريد القيام به هو أنني أريد أن أنسج الحوسبة، الذكاء والانترنت كجزء منا. |
Bu gerçeğin beyninize iyice işlemesi için bir dakika verin: Kızınıza tecavüz ediliyor ve sizin tek Yapmak istediğini şey kızınızı öldürmek. | TED | أدر هذه الفكرة في رأسك قليلا لقد تم إغتصاب ابنتك والذي تريد القيام به هو قتلها |
Burada yaptığınız, her yerde ulaşılabilir olan teknolojiyi alarak gayet ucuz olan bir alet Yapmak ve bunu da çok çok güvenilebilir bir dizaynda gerçekleştirmek. | TED | إذاً ما تم القيام به هو أخذ تكنولوجيا متوفرة في كل مكان وتصنيع أداة رخيصة الثمن إنطلاقاً منها بحيث يمكن الإعتماد عليها إلى حدٍ بعيد. |
Son Yapmak istediğim şey geceyi tanımadığım insanlarla geçirmek. | Open Subtitles | أخر شيء أريد القيام به هو أن أقضي الليل مع ناس لا أعرفهم |
Tek Yapmamız gereken şey kendimize inanmalıyız ve biz bu dünyayı değiştirebiliriz. | Open Subtitles | كلُّ ما علينا القيام به هو الإيمان بأنفسنا وبقدرتنا على تغيير العالم. |
Tamamdır, o zaman tek Yapmamız gereken pulun nerede tutulduğunu bulmak. | Open Subtitles | حسناً، كل ما علينا القيام به هو معرفة أين يحتفظون بالطّابع |
Bu noktada bizim Yapmamız gereken şey, bu molekülleri alarak nöronlara çevirmek. | TED | وما نريد القيام به .. هو ان نأخذ تلك الجزئيات ونقوم بصورة ما بتركيبها على الخلايا العصبية |
Tek yapman gereken kendin gibi davranmak çünkü sen bir yıldızsın. | Open Subtitles | كل ما عليكِ القيام به هو أن تكوني نفسك. لأنكِ نجمة. |
Ve bütün yapman gereken telefonu kaldırıp istemek ve hazır. | Open Subtitles | كل ما عليك القيام به هو التقاط الهاتف و الطلب |
Roma'dan aksi yönde emir geldi. yapman gereken onu temizlemek. | Open Subtitles | هناك لائحة أوامر من روما كل ما عليك القيام به هو ان تمحيه |
SP: Tek yapmanız gereken bir resme dikkatlice bakmanız ve orada potansiyel olarak yeni bir alan olup olamayacağına bakmanız. | TED | س. ب: كل ما عليك القيام به هو إلقاء نظرة على الصورة والنظر بعناية، لترى أنه يمكن أن يكون موقع جديد هناك. |
Yapmam gereken tek şey sana inanmak, değil mi? | Open Subtitles | كل ما عليّ القيام به هو أن أضع ثقتي بك، أليس كذلك؟ |
- Hayır. Cidden yapmaya başlaman gereken şey bize gerçeği anlatman. | Open Subtitles | ما عليك حقاً ان تبدأ في القيام به هو اخبارنا بالحقيقة |
Bu yüzden bunun yerine yapmaya çalıştığım şey, duyguları teknolojimize getirmek ve teknolojilerimizi daha cevap verir hâle getirmek. | TED | وما أحاول القيام به هو تمكين أجهزتنا من المشاعر وجعل تقنياتنا أكثر تفاعلا. |
Burada ve orada yapacağın tek şey, ufak tefek işlerdir. | Open Subtitles | كل ما عليك القيام به هو عمل بسيط هنا وهناك |