ويكيبيديا

    "الكثير من الوقت" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • Fazla zamanımız
        
    • çok fazla zaman
        
    • çok zaman
        
    • Fazla zamanım
        
    • Çok zamanımız
        
    • Çok zamanım
        
    • Fazla zamanın
        
    • çok vakit
        
    • çok fazla vakit
        
    • Fazla vaktim
        
    • Fazla zamanı
        
    • Fazla vaktimiz
        
    • epey zaman
        
    • bolca zaman
        
    • sürü zaman
        
    Unutmayın Fazla zamanımız yok efendim. Biletlerimi almam gerekiyor. Saçma. Open Subtitles تذكر, ليس لدينا الكثير من الوقت, على أن أحضر التذاكر
    Pek Fazla zamanımız kalmadı. Er ya da geç bizi bulurlar. Open Subtitles الآن، ليس لدينا الكثير من الوقت عاجلاً أو آجلاً سيكشفون موقعنا
    Tehlikede olan çok şey var, ancak çok fazla zaman yok. Open Subtitles يوجد الكثير من الأمور على المحك ولا يوجد الكثير من الوقت
    birçok sebep bulunuyor. Sosyal bilimciler, vücut dilimizin veya başkalarının vücut dillerinin kişinin yargı mekanizmasındaki etkilerini incelemek için çok zaman harcadılar. TED صحيحة للنظر الى ذلك ، لذا قضى علماء الاجتماع الكثير من الوقت يفحصون تأثير لغة جسدنا أو لغة جسد الاخرين على أحكامنا
    Zaten çalışacak Fazla zamanım olmazdı. Open Subtitles لن يتوفر لي الكثير من الوقت للعمل على أي حال
    Her iki yönden de eğer doğruyu söylüyorsa, Fazla zamanımız yok demektir. Open Subtitles على أي حال لو أنها تقول الحقيقة، فليس لدينا الكثير من الوقت
    Fazla zamanımız yok. Bu yaz bir kuyruklu yıldız gelecek. Open Subtitles ليس لدينا الكثير من الوقت هناك مذنب سيأتي هذا الصيف
    Evet ama bir an önce eve dönmemiz gerekiyor, Fazla zamanımız yok maalesef. Open Subtitles نعم , لكن يجب أن نذهب للديار قريباً وليس لدينا الكثير من الوقت
    Bu kapı açıldıktan hemen sonra alarm çalmaya başlayacak ve Fazla zamanımız olmayacak. Open Subtitles حينما يفتح هذا الباب، ويضرب جهاز الإنذار لن يكن لدينا الكثير من الوقت
    Bu gözlüğü alabilmek için çok fazla zaman ve para harcadım. Open Subtitles قضيت الكثير من الوقت والمال من أجل الحصول على هذه النظارات.
    Apple, ürünlerinin olabildiğince güvenli olduğundan emin olmak için çok fazla zaman ve para harcadı. TED صرفت شركة أبل الكثير من الوقت والمال للتأكد من أن منتجاتها آمنة قدر الإمكان.
    Performans alanında çok fazla zaman geçirmemizin bir sebebi de çevremizin sıklıkla, gereksiz biçimde, riskli olması. TED نقضي الكثير من الوقت في منطقة الأداء حيث ان البيئة تكون غالبا عالية المخاطرة بدون سبب وجيه.
    Yatırımcılar bulduk işi kurmak ve kadınları eğitmek için çok zaman harcadık. TED حصلنا على مستثمرين، وأمضينا الكثير من الوقت في بناء العمل وتدريب النساء.
    Sizin pozisyonunuzdaki bir adam için çok zaman alıyor olmalı. Open Subtitles لا بدّ أن ذلك يستهلك الكثير من الوقت لرجلٍ بمنصبك
    Fazla zamanım yoktu. Sülfür kullanmak zorunda kaldım. - Leş gibi ama etkili. Open Subtitles ليس عندي الكثير من الوقت لا بد من أستخدام الكبريت , مقرف لكنه فعّال
    - Bende de ondan var. Tedavisi yok. Fazla zamanım olmadığını söylediler. Open Subtitles انا لدى ذلك الورم و لقد اخبرونى انى ليس لدى الكثير من الوقت
    Bunun için Çok zamanımız olacak, önce yeni yuvana yerleş. Open Subtitles سيكون هناك الكثير من الوقت عندما تستقر فى بيتك الجديد
    O zamandan bu yana geçen yıllarda düşünmek için Çok zamanım oldu. TED في السنوات الماضية، كان لدي الكثير من الوقت للتفكير.
    Fazla zamanın yok benim de acelem var sayılır. Open Subtitles ، ليس لديك الكثير من الوقت و أنا أيضاً مُتعجل
    Ama gün gün baktığımızda hâlâ arabayla çok vakit geçiriyoruz. TED ولكننا ما زلنا نقضي الكثير من الوقت في السيارت يوميًا.
    Kendimiz için bir şeyler seçerken çok fazla vakit harcarız ve yapabileceğimiz müşterek seçimlere çok az kafa yorarız. TED لقد قضينا الكثير من الوقت في اختيار الأشياء لأنفسنا و بالكاد تنعكس على الخيارات المجتمعية التي يمكننا القيام بها
    Evet, hızlı olmalıyım çünkü şu andan itibaren laboratuara gelmek için Fazla vaktim yok. Open Subtitles نعم، كان علي أن أفعل ذلك بسرعة لأنني لا ينبغي أن ديك الكثير من الوقت من الآن فصاعدا أن تأتي إلى المختبر.
    Ateşi tavan yapmış, söyle ona kızın Fazla zamanı kalmadı. Open Subtitles حمى لالتشويك. اخبره انها لا تملك الكثير من الوقت.
    - Beni dinlemen lazım. Fazla vaktimiz yok. - Hayır. Open Subtitles يجب ان تستمعي الي لا يوجد لدينا الكثير من الوقت
    Durmuş oturmuş bir yaşam için epey zaman var, yok mu? Open Subtitles أمامكِ الكثير من الوقت لكى تستقري,أليس كذلك؟
    Bu masaya çakılı kalmak bana, düşünecek bolca zaman sağladı. Open Subtitles الجلوس على ذلك المكتب أتاح لي الكثير من الوقت لأفكر
    Bu kadar hızlı hareket edebilsek bir sürü zaman kazanmaz mıydık? TED ألم نتمكن من الحفاظ على الكثير من الوقت لكوننا قادرين على التحرك بهذه السرعة؟

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد