| Unutmayın Fazla zamanımız yok efendim. Biletlerimi almam gerekiyor. Saçma. | Open Subtitles | تذكر, ليس لدينا الكثير من الوقت, على أن أحضر التذاكر |
| Pek Fazla zamanımız kalmadı. Er ya da geç bizi bulurlar. | Open Subtitles | الآن، ليس لدينا الكثير من الوقت عاجلاً أو آجلاً سيكشفون موقعنا |
| Tehlikede olan çok şey var, ancak çok fazla zaman yok. | Open Subtitles | يوجد الكثير من الأمور على المحك ولا يوجد الكثير من الوقت |
| birçok sebep bulunuyor. Sosyal bilimciler, vücut dilimizin veya başkalarının vücut dillerinin kişinin yargı mekanizmasındaki etkilerini incelemek için çok zaman harcadılar. | TED | صحيحة للنظر الى ذلك ، لذا قضى علماء الاجتماع الكثير من الوقت يفحصون تأثير لغة جسدنا أو لغة جسد الاخرين على أحكامنا |
| Zaten çalışacak Fazla zamanım olmazdı. | Open Subtitles | لن يتوفر لي الكثير من الوقت للعمل على أي حال |
| Her iki yönden de eğer doğruyu söylüyorsa, Fazla zamanımız yok demektir. | Open Subtitles | على أي حال لو أنها تقول الحقيقة، فليس لدينا الكثير من الوقت |
| Fazla zamanımız yok. Bu yaz bir kuyruklu yıldız gelecek. | Open Subtitles | ليس لدينا الكثير من الوقت هناك مذنب سيأتي هذا الصيف |
| Evet ama bir an önce eve dönmemiz gerekiyor, Fazla zamanımız yok maalesef. | Open Subtitles | نعم , لكن يجب أن نذهب للديار قريباً وليس لدينا الكثير من الوقت |
| Bu kapı açıldıktan hemen sonra alarm çalmaya başlayacak ve Fazla zamanımız olmayacak. | Open Subtitles | حينما يفتح هذا الباب، ويضرب جهاز الإنذار لن يكن لدينا الكثير من الوقت |
| Bu gözlüğü alabilmek için çok fazla zaman ve para harcadım. | Open Subtitles | قضيت الكثير من الوقت والمال من أجل الحصول على هذه النظارات. |
| Apple, ürünlerinin olabildiğince güvenli olduğundan emin olmak için çok fazla zaman ve para harcadı. | TED | صرفت شركة أبل الكثير من الوقت والمال للتأكد من أن منتجاتها آمنة قدر الإمكان. |
| Performans alanında çok fazla zaman geçirmemizin bir sebebi de çevremizin sıklıkla, gereksiz biçimde, riskli olması. | TED | نقضي الكثير من الوقت في منطقة الأداء حيث ان البيئة تكون غالبا عالية المخاطرة بدون سبب وجيه. |
| Yatırımcılar bulduk işi kurmak ve kadınları eğitmek için çok zaman harcadık. | TED | حصلنا على مستثمرين، وأمضينا الكثير من الوقت في بناء العمل وتدريب النساء. |
| Sizin pozisyonunuzdaki bir adam için çok zaman alıyor olmalı. | Open Subtitles | لا بدّ أن ذلك يستهلك الكثير من الوقت لرجلٍ بمنصبك |
| Fazla zamanım yoktu. Sülfür kullanmak zorunda kaldım. - Leş gibi ama etkili. | Open Subtitles | ليس عندي الكثير من الوقت لا بد من أستخدام الكبريت , مقرف لكنه فعّال |
| - Bende de ondan var. Tedavisi yok. Fazla zamanım olmadığını söylediler. | Open Subtitles | انا لدى ذلك الورم و لقد اخبرونى انى ليس لدى الكثير من الوقت |
| Bunun için Çok zamanımız olacak, önce yeni yuvana yerleş. | Open Subtitles | سيكون هناك الكثير من الوقت عندما تستقر فى بيتك الجديد |
| O zamandan bu yana geçen yıllarda düşünmek için Çok zamanım oldu. | TED | في السنوات الماضية، كان لدي الكثير من الوقت للتفكير. |
| Fazla zamanın yok benim de acelem var sayılır. | Open Subtitles | ، ليس لديك الكثير من الوقت و أنا أيضاً مُتعجل |
| Ama gün gün baktığımızda hâlâ arabayla çok vakit geçiriyoruz. | TED | ولكننا ما زلنا نقضي الكثير من الوقت في السيارت يوميًا. |
| Kendimiz için bir şeyler seçerken çok fazla vakit harcarız ve yapabileceğimiz müşterek seçimlere çok az kafa yorarız. | TED | لقد قضينا الكثير من الوقت في اختيار الأشياء لأنفسنا و بالكاد تنعكس على الخيارات المجتمعية التي يمكننا القيام بها |
| Evet, hızlı olmalıyım çünkü şu andan itibaren laboratuara gelmek için Fazla vaktim yok. | Open Subtitles | نعم، كان علي أن أفعل ذلك بسرعة لأنني لا ينبغي أن ديك الكثير من الوقت من الآن فصاعدا أن تأتي إلى المختبر. |
| Ateşi tavan yapmış, söyle ona kızın Fazla zamanı kalmadı. | Open Subtitles | حمى لالتشويك. اخبره انها لا تملك الكثير من الوقت. |
| - Beni dinlemen lazım. Fazla vaktimiz yok. - Hayır. | Open Subtitles | يجب ان تستمعي الي لا يوجد لدينا الكثير من الوقت |
| Durmuş oturmuş bir yaşam için epey zaman var, yok mu? | Open Subtitles | أمامكِ الكثير من الوقت لكى تستقري,أليس كذلك؟ |
| Bu masaya çakılı kalmak bana, düşünecek bolca zaman sağladı. | Open Subtitles | الجلوس على ذلك المكتب أتاح لي الكثير من الوقت لأفكر |
| Bu kadar hızlı hareket edebilsek bir sürü zaman kazanmaz mıydık? | TED | ألم نتمكن من الحفاظ على الكثير من الوقت لكوننا قادرين على التحرك بهذه السرعة؟ |