| İkinci sorun ise sahip olduğumuz gezegen fazlasıyla adaletsiz şekillerde kullanılıyor. | TED | المشكلة الثانية هي أن الكوكب الذي لدينا يستخدم بصورة مجحفة للغاية. |
| Bir zamanlar ormanla kaplı gezegen şimdi açık düzlükler tarafından hükmediliyordu. | Open Subtitles | الكوكب الذي كان مُشَجَّر ذات مرة تهيمن عليه الان السهول المفتوحة. |
| Yalnızca bize değil dünya üzerindeki tüm yaşama yuva olacak bir gezegen yaratmak için elimizden geleni yapmak elbette ki bizim sorumluluğumuz. | Open Subtitles | إن المسؤوليّة على عاتقنا لبذل كل ما في وسعنا لإنشاء الكوكب الذي يوفر منزلًا ليس لنا فقط ولكن لكل الحياة على الأرض |
| Bu bir tasarım sorunu: iklim değişikliğiyle karşılaşan bir gezegenin yarısı şehirleşmiş durumda. | TED | هذه هي وضعية التصميم: الكوكب الذي يواجه تغيّر المناخ الآن نصف متحضر |
| "Bir şekilde, ilk yok edilecek gezegenin seçimini belirledin." | Open Subtitles | بطريقة ما، لقد قررت إختيار الكوكب الذي سيُدمر أولاً |
| İnsanlık tarihinde uç bir noktadayız, yıldızlara ulaşmak ve yaşadığımız gezegeni kaybetmek arasında gidip geliyoruz. | TED | نحن عند نقطة تحول في تاريخ الإنسانية، تأرجح البشرية بين كسب النجوم وفقدان الكوكب الذي نسميه الوطن. |
| Bilmiyorum, yani, futbol, bu gezegende birlikte yapmayı kabul ettiğimiz tek şeydir. | TED | لا أعرف، كرة القدم هي الشيء الوحيد على هذا الكوكب الذي نستطيع جميعاً أن نتّفق على فعله سوياً. |
| Bu, keşfettikleri gezegen hakkında yayınladıkları makaleden bir yazar listesi. | TED | هذه هي قائمة المؤلفين للبحث الذي نشروه عن الكوكب الذي اكتشفوه. |
| Şimdi... Bu noktaya kadar oynadığımız gezegen buydu. | TED | هذا هو الكوكب الذي كنا نلعب فيه حتى هذه المرحلة من اللعبة. |
| Her şeyden önce o gezegen bizim bütün yaşamımızı, yaşayan bedenimizi destekliyor. | TED | ذلك الكوكب الذي حمل أجسادنا الحيّة، بعد كل شيء طيلة حياتنا. |
| Ayrıca Plüton 1930'da Lowell gözlemevinde keşfedildiğinde herkes onun Lowell'in bulduğu gezegen olduğunu sanmıştı. | TED | وحين جرى اكتشاف كوكب بلوتو في 1930 في مرصد لويل، قال جمهور الفلكيين بأن هذا هو الكوكب الذي بشّر به لويل. |
| Burası sahip olduğumuz gezegen, burası ve burası arasında, tüm set bu. | Open Subtitles | هذا هو الكوكب الذي لدينا من هنا إلى هناك، هذا هو موقع التصوير |
| - gezegen başka galaksi içinde değil mi? | Open Subtitles | أليس الكوكب الذي تتحدثين عنه في مجرة أخرى |
| Umarım beni duyuyorsundur. Şu anda indiğimiz gezegen benim gezegenim değil. | Open Subtitles | آمل أن تكون تسمعني، الكوكب الذي هبطنا عليه ليس موطني |
| Şimdi gittiği gezegenin adresine sahibiz ve oraya gidebiliriz. | Open Subtitles | و الآن لدي عنوان الكوكب الذي ذهب إليه و يمكننا الذهاب إلى هناك |
| Kayıp Şehir'i bulacağımız gezegenin adını bulmacaya yazmışsın. | Open Subtitles | أعتقد أنّك كتبت اسم الكوكب الذي سنجد عليه المدينة الضائعة بالكلمات المتقاطعة |
| Doppler etkisi onlara buldukları gezegenin kütlesi hakkında bir bilgi veriyor ama gezegenin boyutu hakkında bir bilgi vermiyordu. | Open Subtitles | تمكنهم من معرفة كتلة الكوكب الذي يكتشفونه ولكنها لا تخبرهم عن حجمه |
| Bu salınım sadece yıldızların göründüğü yeri değil, aynı zamanda, yazların ve kışların oluştuğu gezegenin yörüngesini de değiştiriyor. | Open Subtitles | ولكن الحركة البدارية لا تغير فقط رُؤْيَتنا للنجوم، إنها تغير الاتجاه في مدار الكوكب الذي يحدث في فصل الصيف والشتاء |
| Böylece ödüllendirilmiş oluyordu, fakat bu ödül vücudunun yaptığından dolayı değil gezegenin öbür tarafında, beyin aktivitesi tarafından kontrol edilen robotun her bir doğru hareketi sebebiyleydi. | TED | لكي تنال مكافأته، لكن ليس لما كان جسده يقوم به، بل على كلّ خطوة يخطوها الروبوت في الجزء الآخر من الكوكب الذي يتمّ التحكّم به عبر نشاط دماغ القرد. |
| Tıpkı yeni gezegenleri kolonize etmek yerine üzerinde yaşadığımız gezegeni düzeltmek gibi. | TED | وبدلًا من الذهاب لاستعمار كواكب جديدة، نستطيع إصلاح الكوكب الذي نحن عليه بالفعل. |
| Sağ tarafta, gezegende nereye doğru gittiğimize dikkat da etmemiz gerekiyor. | TED | و إلى اليمين أيضاً يجب أن نأخذ بعين الاعتبار بيئة الكوكب الذي سنتجه إليه. |