Bu enerji tesisini ve kuleyi bir hafta önce açan Alterplex'i sistemin istikrarını bozup tüm gezegeni tehlikeye atmakla suçladı. | Open Subtitles | علي مختبر التربلكس والبرج ، حيث يتهمون مصنع الطاقة بتعريض الكوكب بأكمله للخطر عن طريق تشغيل برجها وذلك قبل أسبوع |
Planet'in ilk görevi tüm gezegeni her gün resmetmek ve buna erişimi sağlamaktı. | TED | إذاً، كانت مهمة الكوكب 1 هي تصوير الكوكب بأكمله كل يوم وجعله سهل المنال. |
Ve oğlunuz orada olmasaydı tüm gezegeni buharlaştırabilirdik. | Open Subtitles | حسناً,كان من الممكن ان نبخر الكوكب بأكمله. |
Bütün gezegeni mühendislikle değiştirmek gibi çılgın fikirlere ilgileri yok. | TED | لا يهتمون بأفكار مجنونة مثل هندسة الكوكب بأكمله. |
Ama zayıflamasından daha hızlı bir oranda genişliyor. Bütün gezegeni sardı sayılır. Sonra ne olur? | Open Subtitles | إنه يكاد يطوق الكوكب بأكمله ماذا سيحدث بعدها؟ |
Kendi idam emrinizi verdiniz, ...ve bütün gezegen sizi duydu. | Open Subtitles | أنتم تعطون الأمر لاعدامكم و الكوكب بأكمله قد سمع هذا |
Diğer bir yandan, eğer bir kibrit çakarsanız Tüm gezegen havaya uçar. | TED | و من ناحية أخرى، إذا قمتم بإشعال عود ثقاب سيشتعل الكوكب بأكمله |
Ve oğlunuz orada olmasaydı tüm gezegeni buharlaştırabilirdik. | Open Subtitles | حسناً,كان من الممكن ان نبخر الكوكب بأكمله. |
tüm gezegeni parçalamaya yetecek kadar güçlü değil, ama gezegen yüzeyindeki herşeyi süpürecek ve hatta çevre uzaydaki. | Open Subtitles | إنه ليس قوى لتدمير الكوكب بأكمله فقط بل أنه سيقضى على كل شيء على الكوكب، و كل ما يحيط به |
evimizde ve caddelerimizde yaptıklarımız tüm gezegeni etkiliyor | Open Subtitles | الذي نفعله في بيوتنا وفي شوارعنا يؤثر على الكوكب بأكمله. |
Nefretleri hastaneyi ve tüm gezegeni yok eder. | Open Subtitles | كراهيتهما ستدمر المستشفى، وبعدها الكوكب بأكمله. |
Ve kazara gücü artırsaydın... bir kara delik açacak zincirleme reaksiyonu başlatıp... tüm gezegeni yok edebilirdin. | Open Subtitles | وإذا كانت كذلك بإنّك رفعت القوة التي خلقت ردة فعل للإنتقال بعيداً التي عملت ثقب أسود وألتهمت الكوكب بأكمله. |
İkinci modülü yaptı, böylece tüm gezegeni kontrol edebildi, | Open Subtitles | وهو صنع النموذج الثاني، لذلك قال انه يمكن السيطرة على الكوكب بأكمله |
Patlama sadece Şehri değil muhtemelen Bütün gezegeni yok edecekdi. | Open Subtitles | فسنواجه كارثة لن يدمّر الانفجار المدينة فحسب... بل الكوكب بأكمله |
Nova, bir saatten az bir sürede Bütün gezegeni yok edebilir. | Open Subtitles | سيُزِيل السوبر نوفا الكوكب بأكمله فى أقل من ساعة |
Bütün gezegeni süpürüp atacak kadar güçlü bir güneş rüzgarı oluşturuyor. | Open Subtitles | و هي تسبب ريحاً شمسية كبيرة بما يكفي لإبادة هذا الكوكب بأكمله |
Ne yani şimdi bütün gezegen senin kararının kurbanı mı olacak? | Open Subtitles | إذن، ماذا؟ الكوكب بأكمله اختبار لقضائكِ الآن؟ |
Bu işlem sırasında bütün gezegen yokolacaktır. | Open Subtitles | الكوكب بأكمله سيتدمر أثناء تلك العملية. |
Çünkü, eğer bilmiyorsanız, Tüm gezegen çoğalıcılar tarafından kaplanmış. | Open Subtitles | لأن، إن لم تكنوا قد لاحظتم هذا الكوكب بأكمله مرصوف بالمستنسخون |
Buradan gidiyoruz. Tüm gezegen yörüngesinden fırlamak üzere. | Open Subtitles | نحن سنخرج من هنا , هذا الكوكب بأكمله سيخرج تماما من مداره |
Eğer yüzde iki büyüme oranı devam etseydi sadece birkaç yüzyıl için, tüm dünya birbirine değen insan vücudu kütleleriyle kaplanacaktı. | TED | ولو أنه تابع الازدياد بنسبة 2% سنوياً فقط على مدار قرنين آخرين، فإن الكوكب بأكمله سيكون مغطى بكتلة عارمة من الأجساد البشرية تلامس بعضها بعضاً. |
Bu ormanlarla ilgili yeni şeyler öğrendikçe onların tüm gezegenin selâmeti için ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz. | Open Subtitles | كلما عرفنا أكثر عن هذه الغابات، زاد اكتشافنا لمدى أهميتها لسلامة الكوكب بأكمله. |
Durdurulamaz bir hal aldı. Her yerde, tüm gezegende. | Open Subtitles | لا يمكن إيقافه إنه في كل مكان، في الكوكب بأكمله |