Onu riske atmak ve belaya davetiye çıkartmak istemiyorum. Anlıyorum. | Open Subtitles | انا لا اريد المجازفة بخسارتها و لا اريد جلب المشاكل |
- O benim sevdiğim tek şey. - riske giremem. | Open Subtitles | هذا هو الشيء الوحيد الذي أحبه لا أستطيع المجازفة بذلك |
Ama bir risk uzmanı olarak profesyonel fikrim, senle ben, risk almaya değeriz. | Open Subtitles | لكن رأيي المهني كخبير في المجازفة هو أنكِ وأنا مخاطرة نستحق المجازفة بها |
aynı zamanda büyüyüp keşfetmeyi risk alıp kendine meydan okumayı da öğrenmelisin. | TED | فعليك أن تنمو وتستكشف وأن تخوض المجازفة وتعلن تحدي نفسك. |
Eylem işe yaramıyorken ve insanların öldürme riski varken başka bir yürüyüş düzenlemeyeceğim. | Open Subtitles | ولا أستطيع المجازفة بمسيرة أخرى حيت يتعرض الناس للقتل إن كانت لن تثمر. |
Bebeğin güvenliği tehlikeye atacak en ufak riski göze alamam. | Open Subtitles | لا أَستطيعُ المجازفة لأجلِ الطفل الرضيعَ |
Olan tüm şeylerden sonra kızınızın insan olmama riskini alamayız. | Open Subtitles | بعد كل ماحدث ليس بوسعنا المجازفة بكون إبنتكِ ليست بشراً |
Amacımız zaman kazanmak, daha fazla hayat tehlikeye atmak değil. | Open Subtitles | هذا عن توفير بعض الوقت وليس عن المجازفة بأرواح أكثر |
Ve birisi sırf egosunu tatmin edecek diye bunu riske atamayız. | Open Subtitles | ولا يسعنا تحمل المجازفة بهذا فقط لأن أحدهم يود تحسين صورته |
Rasyonel ekonomi teorisine göre kararlarımızı basit matematik denklemlerine göre veririz, yani risk seviyesi ile riske atılan miktarı tartarız. | TED | تحت نظرية المنطقية الاقتصادية، على قراراتنا أن تتّبع معادلةً رياضية بسيطة تقيس مستوى المجازفة بما هو على المحك. |
Kaynaklarımı hiç istihbarat görevi yapmamış, nöbet geçiren biriyle riske atmamı istiyorsunuz. | Open Subtitles | تطلبون منى المجازفة بمواردنا لأجل شخص لم يذهب قط فى مهمة للمخابرات وهو معرض للتشنجات |
Seninle başbaşa birkaç dakika geçirebilmek için şimdi her şeyi riske atabilirim, hayatımı rahipliğimi ve ruhumu. | Open Subtitles | لكن يمكنني الآن المجازفة بحياتي و كنيستي و روحي فقط لأقضي عدة دقائق معك بمفردنا |
Bunu yaparak oldukça fazla eğleneceğiz ve bu bize risk almanın ve gerçektenin akıllı riskler almanın önemini öğretti. | TED | سنحصل على الكثير من المتعة بالقيام به ، ولقد علمنا أهمية المجازفة ، المجازفة بذكاء |
Bu durum mali destek, risk almak için gerekli ekonomik güvence ve kaybedileceklere karşı bir koruma sağlar. | TED | إنه يدعم الهيئة المالية، والأمن الاقتصادي عند المجازفة ويحمي من الخسارة |
Ama bu şartlar altında bu riski almak denemeye değer görünüyor. | Open Subtitles | ولكن بهذه الظروف يبدو أن الأمر يستحق المجازفة |
Eğer biriyle yakınlaşmak istiyorsan bu riski göze almalısın. | Open Subtitles | إذا أردت التقرب من أحد فعليك المجازفة بهذا |
Isler iyice sarpa sardi. hapisteyken bu riski goze alamam. | Open Subtitles | ستسوء الأمور، لا يمكنُني المجازفة بهذا وأنا في السجن |
Buraya elektronik güvenlik kurma riskini göze alamam, Doktor'u uzak tutmalıyım. | Open Subtitles | لا أستطيع المجازفة بنظام حماية آلياً علينا أن نبقي الدكتور خارجاً |
İşimizi şansa bırakamayız. Hayatta kalmak bizi bulmalarından daha önemli. | Open Subtitles | . لا يمكنا المجازفة بها بقائنا أحياء أكثر أهمية من إيجادنا |
Bu kişiyi halen canlandırıyorum, çünkü riskin böyle bir konferansta, alınması gereken bir şey olduğunu düşünürüm. | TED | وسأؤديها لأننا نفكر في المجازفة في مؤتمر كهذا, كشيء جيد |
Kimse o bölgeyi senin kadar iyi bilmiyor. Çok riskli. | Open Subtitles | لا أحد يعلم تضاريس المكان أفضل منك عامل المجازفة كبير. |
Ona başka bir rehine verme riskine giremeyiz. | Open Subtitles | نحن لا نستطيع المجازفة بأعطاءه عميل اخر كرهينة |
Gençler kanserle şanslarını denemek ister. Benim gibi ihtiyar delikanlılar ise sadece gerekeni yapar. | Open Subtitles | الصغار يحبون المجازفة مع السرطان أمّا العجائز أمثالي فيفعلون ما ينجح |