En başarılı gruplar en yüksek toplam I.Q. 'ya sahip olanlar da değildi. | TED | و لا كانت المجموعات أكثر نجاحاً اولئك الذين كانت نسبة ذكائهم الاجمالي الأعلى. |
Daha ziyade, gruplar oluşturup, desteklemeye yarayan bir ortama dönüşüyor. | TED | لتكون طريقة لخلق بيئية مناسبة ودعم المجموعات والأختيار الذي نواجهه |
Sizden grup masaları oturma düzenini çok iyi öğrenmenizi istiyorum. | Open Subtitles | اريد ان نكون لطيفين للغايه مع مخطط جدول تعيين المجموعات |
Şimdi fark ediyoruz ki, insanlara önerdiğimiz en büyük grup basitçe bir zehir. | Open Subtitles | بالطبع ندرك الآن أن أكبرُ هذه المجموعات التي كنا نوصيها هي بالأساس سموم |
Bu kıtada son avcı-toplayıcı grupların biri olan Kalahari buşmanlarıyla buluşuyorum. | Open Subtitles | سأقابل أحد آخر المجموعات الصيادة في هذه القارة، رجال أدغال كالاهاري |
Naziler tehdit oluşturabilecek diğer grupları da göz ardı etmiyordu. | Open Subtitles | المجموعات الأخرى التي إعتبرهم النازيون تهديداً ، وكانت أيضا تعاني |
*Diğer gruplar her 20-30 dakikada bir gidecek. İyi şanslar. | Open Subtitles | وستغادر المجموعات الأخرى كل 20 إلى 30 دقيقة، حظا طيبا |
Onunla ilgili tüm bilgiler burada. Bulunduğu gruplar ve bölgedeki benzer ağlar. | Open Subtitles | هذا ملف كامل عنه, المجموعات التي ارتبط بها و ما الى ذلك |
Bak, bu gruplar, onlar bana gel, oynamak isteyin, ben onları sağlar. | Open Subtitles | انظر هذة المجموعات , انهم يأتون الى يطلبون العزف , انا ادعهم |
Victus, bir başka diriliş arayan gruplar hakkında bilgi topluyor. | Open Subtitles | فيكتوس يجمع معلومات أستخبارتيه عن المجموعات يتطلعون إلى نهوض أخر. |
Sanki gruplar ve gruptaki insanlar asla aynı anda bir bütün olamıyor gibi. | Open Subtitles | يبدو بأن المجموعات و الأشخاص الذين يشكلونها لا يمكن أن يكتلموا بنفس الوقت |
Şimdi, elimde dokuz grup vardı, ama, yani, oldukça büyük bir düşüş. | TED | الآن لدي المجموعات التسع، لكن، أقصد، إنه بالفعل اختزال مهم. |
Ve bu dört grup sadece yuvanın dışındaki gruplardır. | TED | وهؤلاء المجموعات الأربعة فقط النمل العاملين خارج العش. |
Örneğin, grup liderlerini izleyebiliyorsunuz. | TED | بإمكانكم معرفة النقاط المركزية ، ومعرفة القادة في تلك المجموعات. |
Şirketlerimiz var, kar amacı gütmeyen kurumlar var ve yardım kuruluşları var ve bütün bu grupların çalışanları ya da bir çeşit gönüllüleri var. | TED | لدينا شركات ومؤسسات غير ربحية وجمعيات خيرية كل هذه المجموعات التي لديها موظفين أو متطوعين من نوع ما. |
Kanada'daki hayırsever grupların savunma yapmalarına müsade edilmiyor. | TED | ان المجموعات التي تعمل على الامور الخيرية في كندا لا يحق لها ان تقوم بعمليات دعائية |
fakat peki bu, mesela, birçok insanın düşündüğü gibi, farklı kıtalardaki insan grupları arasında, büyük genetik farklılıklar olduğu anlamına gelir mi? | TED | ولكن هل يعني هذا كما يتراءى للكثيرين ان هناك فروق جينية كبيرة بين المجموعات في مختلف القارات على سبيل المثال ؟ |
Gerçek ise, onların fikirlerinin bayatladığı, bunun yanında diğer tüm dünyalarda grupları ve ekipleri daha etkin çalıştıran bu yeni fikirlerin olduğudur. | TED | الحقيقة أن أفكارهم بالية، و أنه توجد أفكار جديدة في عدة مجالات اخرى تجعل المجموعات والفرق تعمل بفعالية. |
Kara Ejder Nehri, Çin'deki en küçük etnik gruplardan birinin evidir. | Open Subtitles | إنّ نهر التنين الأسود موطن احد المجموعات العرقية الأصغر في الصين. |
Gün boyunca, yarasalar farklı kutularda farklı gruplara ayrılarak tünüyorlar | TED | خلال النهار، تجثم الخفافيش في عدد من المجموعات الجزئية في صناديق مختلفة. |
Kostümler, sosyal eksiklik, aktif bir fantezi yaşamı, kurbanın bu grubun bir parçası olması neredeyse kesin. | Open Subtitles | الأزياء كونه غير ملاءم إجتماعياً الحياة الخيالية الواقعية الضحية سوف يتلاءم مباشرة مع تنظيم المجموعات الثانوي |
Bu, San Francisco çalışma grubu ama her biri dünyanın farklı yerinden. | TED | هذه مجموعة دراسة في سان فرانسيسكو، لكن بعض المجموعات من كل أنحاء العالم. |
Tabii, gidip birkaç set oynayıp göbeği eritirsin. | Open Subtitles | بالطبع، إمضي قدمًا إلعب لبعض المجموعات. تخلص من التوتر. |
Evet, çalışma gruplarının acil toplantı düzenledikleri kimin aklına gelirdi ki? | Open Subtitles | أوه نعم، من كان يعلم أن المجموعات الدراسية لديها إجتماعات طارئة |
Diplomatlarıma tüm bu gruplarla konuşmaları talimatı verildi. | TED | الان لدي موظفيّ الدوبلماسيين تعليمات بأن يتحدثوا مع تلك المجموعات |
Tabii ki binlerce kombinasyon sözkonusu. | Open Subtitles | هناك بالطبع، هناك الآف المجموعات المختلفة |
Bilirsiniz, Setler genelde evindeydi. | Open Subtitles | هل تعرفون المجموعات كانت فى الغالب فى بيته |
Şimdi, Kümeler rüzgarla birbirine doğru itildikçe yani rüzgar çarpıştırdıkça onlar yavaşlar. | TED | عندما تدفع الرياح المجموعات نحو بعضها، تتنافر المتماثلات وتبطء المجموعات أثناء الإصطدام. |
Porter ölmüş. Diğer bölükler de muhtemelen ortadan kaldırıldı. | Open Subtitles | بورتر ميت، و المجموعات اللأخرى ربما ميته أيضاً |