En fazla yavaşlatabilirim ama bu ancak kaçınılmazı geciktirmeye yarar. | Open Subtitles | أفضل ما أستطيعه هو إبطاؤه لكنّه سيؤخّر المحتوم لا أكثر |
İyi denemydi, aptal. Sadece kaçınılmazı erteliyorsun. | Open Subtitles | محاولة جميلة أيها اللعين لكنك تؤجل المحتوم فقط |
İnsan kaçınılmazı sonsuza dek erteleyemez, Baş Müfettiş. | Open Subtitles | لا يمكن للمرء أن يؤجل الأمر المحتوم يا سيدي المفتش |
Şimdi büyük ve boş malikaneme gidip Kaçınılmaz yalnızlığımla baş başa kalacağım. | Open Subtitles | يجب أن أعود لقصري منتظراً سكرة الموت وأنتظر حدوث الأمر المحتوم وحيداً |
Benim anam törenimi planlayacağız ve Kaçınılmaz çaresizliğime hazırlanacağız. | Open Subtitles | سوف نخطط للحفل التأبيني ونستعد للأمر المحتوم |
Bunun sizin Kaçınılmaz kaderiniz olduğu ortaya çıksa bile. | Open Subtitles | حتى لو كان ذلك ظاهراً بأنه قدركم المحتوم |
Sadece kaçınılmazı geciktiriyorsun. | Open Subtitles | إذاً فهذا لا يعني سوى تأجيل ذلك الأمر المحتوم |
Söylediğin doğruysa, kaçınılmazı geciktirmiş oluyorsun. | Open Subtitles | وإذا كان ما تقوله صحيحاً فإنكم تماطلون الأمر المحتوم فحسب |
Dışarıda kaçınılmazı beklerken bana katılmak ister misin? | Open Subtitles | تريد أن تنتظرني في الخارج بينما أنتظر المحتوم |
Beni burada tutmak bir şeyi değiştirmez. Yalnızca kaçınılmazı geciktirir. | Open Subtitles | حجزي هنا لن يغير شيء إنه فقط يؤخر المحتوم |
Belki de bütün bu kovalamaca, sadece kaçınılmazı ertelemektir. | Open Subtitles | ربما كل ما يحدث ما هو الا طريقة لتأخير قدرنا المحتوم |
Belki de bütün bu kovalamaca, sadece kaçınılmazı ertelemektir. | Open Subtitles | ربما كل ما يحدث ما هو الا طريقة لتأخير قدرنا المحتوم |
Sadece kaçınılmazı erteliyoruz. | Open Subtitles | أنت تعرف؟ نحن فقط أجلك المحتوم |
Beni durdurarak, sadece kaçınılmazı ertelediniz. | Open Subtitles | بإيقافي أخرتم فقط الأمر المحتوم |
Sanki bütün hayatı, bu ana bir hazırlık niteliğindedir her şeyi değiştirecek olan bu Kaçınılmaz ana. | Open Subtitles | وكأنها فى حياتها كلها كانت تتحاشى تلك اللحظة هذا اللقاء المحتوم الذى يغير كل شئ |
Babanız tekrar kötüleşti, ve bence kendimizi Kaçınılmaz sona hazırlamalıyız. | Open Subtitles | أباكى عنده انتكاسه, اعتقد انه الوقت لنستعد لاعداد انفسنا للمصير المحتوم. |
Böylece dalganın dibindeki hareket de yavaşlar. Ancak tepedeki hareket Kaçınılmaz son gelene kadar devam eder. | Open Subtitles | إلاّ أن قمة الموجة تواصل تصدرها حتى يقع المحتوم |
Verdiği emirlerle insanlara her istediğini yaptırabilse de, Kaçınılmaz olana karşı yapabileceği bir şey yok. | Open Subtitles | ,وبالرغم أنه يملك القوة لفرض الطاعة المطلقة لأي أمر يصدره فهو غير قادر على الهروب من المحتوم |
Annie'nin Grodie j. McConaughey ile Kaçınılmaz ayrılığının şerefine. | Open Subtitles | نخب انفصال آني المحتوم من الشهير ماكونهي |
Umarım aldığın şeye bir şey yazdırmadın. Kaçınılmaz boşanmaları gerçekleştiğinde iade etmen zor olur. | Open Subtitles | مهما كان ما ابتعتيه آمل بأن لا يكون نقشاً لأنه سيصعب الأمور بعد طلاقهما المحتوم |
Oturup Kaçınılmaz sonu beklemekten başka bir şey gelmez elimizden. | Open Subtitles | ولم يعد باليد حيلة سوى الجلوس وانتظار هلاكنا المحتوم |