O zaman bana Luthor Ş'ye olan ziyaretinin kısa özetini anlatırsın diye umuyordum. | Open Subtitles | هل يمكنكِ ان تعطيني المختصر لذهابك الى شركة لوثر كورب في الليلة السابقه |
Ya susuzluktan ölürsün ya da bu kısa yolu seçersin. | Open Subtitles | إما أن تموت من العطش أو تأخذ هذا الطريق المختصر. |
Oynadığımız oyunun en kısa tarifi, kuralları olan bir yarış olması. | Open Subtitles | التعريف المختصر للعبة هو هناك أتباع ونشاط تنافسي مع قوانين محددة |
Bu Kestirme yola arzu yolu deniyor ve bu yol genelde en kolay olandır. | TED | الآن، يدعى هذا الطريق المختصر بمسار الرغبة، وغالباً مايكون المسار الأقل مقاومة. |
Bunun yerine kestirmeden gitmek istiyorlar ve bu kısayol kendi kendini güçlendiriyor. | TED | عوضًا عن ذلك، يريدون سلك الطريق المختصر، وهذا الطريق المختصر معزز ذاتياً. |
Uzun lafın kısası, kız katil ve bedelini ödemek zorunda. | Open Subtitles | انظري، المختصر هو أن الفتاة قاتلة وعليها دفع الثمن |
- Gaby! Sonuç olarak, hayatımızı özlüyorum. Alışveriş yapmayı özlüyorum. | Open Subtitles | المختصر المفيد، أنا أفتقد حياتنا أفتقد التسوّق |
Kısaca cevap vermek gerekirse bilmiyorum. Uzunca cevap vermek gerekirse de öyle. | Open Subtitles | الجواب المختصر , لا أعرف وكذلك اجابة للجواب الطويل |
Uzun ipliği, bizim istediğimiz gibi bu şekilde katlayacak olan şey, bu kısa DNA dizileridir. Şimdi, siz bir şirkete, | TED | هذا التسلسل المختصر للحمض النوي هو ما سنقوم بثنيه لهذا الشكل الذي نريد تشكيله. إذاً تقوم بإرسال رسالة |
kısa yanıt şöyle olacaktır: teknolojinin güdümünde olan üretkenlikteki önemli artış, size aktardığım rakamlara dahil. | TED | الجواب المختصر هو أن تلك الحسابات تضمنت نموا مهما بالإنتاجية راجع لاستخدام التقنية. |
Bu sorunun kısa yanıtı hayır. Aynı şey değil. | TED | حسناً، الجواب المختصر لهذا السؤال هو لا، ليس الأمر مشابهاً للتفاعل الشخصي. |
Konuşmak için kısa bir sürem olmasına rağmen, umarım Mannahatta'nın çok özel bir yer olduğunu takdir edersiniz. | TED | ورغما عن قصر وقت حديثي المختصر ، إتمنى منكم تقدير إن مانهاتا كانت مكانا مميزا. |
- Antaeus bizi mi bekliyordu? - Hayır. kısa yolu zor yoldan bulmak yerine birisinin sana gösterdiğine inanmak kolaydır. | Open Subtitles | أجد من الصعوبة تصديق أن شخصاً ما يعلم عن الطريق المختصر و بطريقة ما يتغيب عنه |
Bir şeyi hatırlatayım halk kısa otopsinin ne olduğunu anlamaz. | Open Subtitles | تذكر شيئاً الشعب لا يفهم التشريح المختصر |
Ben kısa çöpü çekmişim. Hikâyenin sonu. | Open Subtitles | أنا آخذ الطريق المختصر هذا كل شئ , نهاية القصة |
Onu eve kısa yoldan giderken görmüştüm. | Open Subtitles | كلا لقد رأيته يأخذ الطريق المختصر للمنزل |
Evet, bataklıktan sonra bir Kestirme var. | Open Subtitles | أو ممكن من خلال الطريق المختصر الى المستنقع |
Kestirme için otobandan çıkmamızı sen söyledin. | Open Subtitles | كلا, لانك انت الذي اخبرتنا ان نأخذ الطريق المختصر |
- Demek ki kestirmeden gideceksiniz? - Deniyorum. | Open Subtitles | اذن, فانت تأخذ المسار المختصر انا احاول ذلك |
kestirmeden gelirken onları gördüm. | Open Subtitles | رأيتهم عندما قطعت الطريق المختصر .يجب ان يكون هنالك خمسين منهم على الأقل |
Uzun lafın kısası David Kendall kendi misinasını kullanarak Valdez adındaki kızı bağlamış ve artık bunu gösteren delilimiz var. | Open Subtitles | حسناً المختصر بأن " ديفد " قيد الفتاة بهذه الخيوط والآن لدينا دليل شرعي , عمل جيد |
Sonuç olarak sabah ilk iş olarak sizi buradan çıkaracağız. | Open Subtitles | المختصر هو سوف نجري عملية تسريحك مطلع الصباح |
Kısaca, müzik değil, bir gösteriş çağında yaşıyoruz. | Open Subtitles | فى المختصر, نحن نعيش بمشهد, ليس الموسيقى |