Size ne yapacağını bilmiyoruz, uzun vadede değil, ve hatta Kısa vadede bile değil. | TED | نحن لا نعرف كيف سيؤثر ذلك عليك ليس على المدى الطويل، و ليس كثيرا على المدى القريب |
Ekonomik senaryo özellikle Kısa vadede şaşırtıcı şekilde açık ve anlaşılırdır. | TED | قواعد اللعبة الاقتصادية واضحة لدرجة تثير الاستغراب، هي مباشرة و صريحة، خاصة على المدى القريب. |
Vereceklerim Kısa vadede işe yaracaktır. Ama sorun devam ederse kesinlikle geri gelmen gerek. | Open Subtitles | هذه يجب أن تساعدك على المدى القريب لكن إذا استمرت المشكلة |
Mastoid çıkıntısı, yakın mesafe dövüşünde hedef olarak pek sık kullanılmaz. | Open Subtitles | إن عظم الخشاء عادةً ليس الهدف في القتال على المدى القريب |
Üstüne çok yakın mesafe sayesinde kazanılırlar. | Open Subtitles | ويربحون على المدى القريب جداً. |
yakın mesafe için. | Open Subtitles | لكن على المدى القريب فقط رصاص فارغ |
Medeniyeti kurtarmak, bildiğimiz gibi, bana ve biraz da olsa sana, bağlı. | Open Subtitles | وكما تعلم فالمدنيين يعتمدون علىّ وعلى المدى القريب... يعتمدون عليك. |
Medeniyeti kurtarmak, bildiğimiz gibi, bana ve biraz da olsa sana, bağlı. | Open Subtitles | وكما تعلم فالمدنيين يعتمدون علىّ وعلى المدى القريب... يعتمدون عليك. |
Kısa vadede belki ama uzun vadede çok değil. | Open Subtitles | في المدى القريب لكن على المدى البعيد ليس كثيراً |
Uzun vadede iyi. Kısa vadede bok gibi. | Open Subtitles | على المدى البعيد, جيد على المدى القريب, كوارثي |
O yüzden sana, bu insanlara Kısa vadede canlarını yakan şeyin, uzun vadede onlara yardımı dokunacağını yalnız sen anlatabilirsin dediğimde bana inan. | Open Subtitles | لذا يمكنك أن تصدقني عندما أخبرك أنك الوحيد الذي بإمكانه مساعدة هؤلاء القوم على فهم أن شيئا يؤلمهم على المدى القريب |
- Kısa vadede evet, ama... - Zaten kısa vadeye bakıyoruz. | Open Subtitles | ـ على المدى القريب نعم، ولكن ـ كل مدى أخر لا يهم |
Kısa vadede, diyelimki 5-7 yılda, rakamlar harikaydı. | TED | وعلى المدى القريب -- لنقل، خمسة إلى سبع سنوات -- ذلك ممتاز. |