| Fakat kendisinden gençlik programı için yardım isteyen yaşlı bir tutukluyla tanıştığında işler değişti. | TED | ذلك حتى أخذه سجين أكبر جانبًا وطلب منه المساعدة في برنامج الشباب. |
| Bu dava için yardım istediğin doğru mu ? | Open Subtitles | هو صدق سألت عنه بعض المساعدة في هذه الحالة؟ |
| İnanın ki kız kardeşinizi kimin öldürdüğünü bulmaya yardım etmek için buradayım. | Open Subtitles | اعدك أنني هنا فقط لأنني أريد المساعدة في إيجاد الشخص الذي قتل |
| Bunun için yardıma ihtiyacın var. Umarım Ajansdaki arkadaşarın meşgul değildir. Gördünmü? | Open Subtitles | أحتاج بعض المساعدة في هذا، آمل أن أصدقائك في الوكالة لا يمانعون |
| Bir helikopter bulursan sana bu konuda yardımcı olabilirim. | Open Subtitles | لو أن عندك مروحية، فأعتقد أن بإمكاني المساعدة في ذلك. |
| Bu konuda yardım gerekecek. | Open Subtitles | سنكون بحاجة لبعض المساعدة في هذا |
| Annenin cenaze masrafları için yardım gerekiyorsa beraber halledebiliriz. | Open Subtitles | إن كنت تريد المساعدة في دفع تكاليف جنازة أمك نستطيع أن نحل الأمر |
| Torbalar için yardım fena olmaz aslında. | Open Subtitles | أتعلم , احتاج بعض المساعدة في حمل الاغراض |
| Türkler, Süveyş'i ele geçirmek için yardım etmeyi kabul ettiler ve 19.000 kişilik bir kuvvet tahsis ettiler. | Open Subtitles | وافق الأتراك على المساعدة في الاستيلاء على قناة السويس وكرسوا لذلك قوات بلغت 19 ألف جندي |
| Sinir gazı saldırılarını, ülke çapında daha büyük hedefler üzerinde gerçekleştirmek için yardım istiyormuş. | Open Subtitles | وهو يطلب المساعدة في إطلاق الغاز والهجوم على أهداف أكبر عبر البلاد |
| Bir biyolog ve genetikçi olarak bu problemi çözmeye yardım etmek benim görevim haline geldi. | TED | بصفتي عالمة في الأحياء والوراثة، أصبحت مهمتي هي المساعدة في حل هذه المشكلة. |
| Sistemin hatalı ve adil olmadığını kanısındayım ve bunun değişmesine yardım etmek istiyorum. | TED | أعتقد بأن النظام به خلل ما وبعيد عن كونه عادلًا، وأودّ المساعدة في تغيير ذلك. |
| Eski bir dosya için yardıma ihtiyacım var. Güvenebileceğim birine. | Open Subtitles | أحتاج المساعدة في قضية قديمة أحتاج إلى شخص أثق به |
| Teslimatı yaptığıma göre sanırım bu konuda yardımcı olabilirim. | Open Subtitles | الآن بعد أن انتهيت من توصيلاتي , أعتقد أنني قد أكون قادراً على المساعدة في ذلك. |
| Bu konuda yardım edebilirim. | Open Subtitles | يمكنني المساعدة في ذلك |
| Yaşamdaki amacım; verimli bir şekilde karşıt görüşte olmamıza yardımcı olmak. | TED | وظيفتي في الحياة هي المساعدة في أن نختلف على نحو مُثمِر. |
| Yani bu pisliği temizlemene yardım etmemi istemek için mi geldin? | Open Subtitles | إذاً فقج أتيت لتطلب من المساعدة في هذا الهراء؟ |
| Prensin gizli evliliğini örtbas etmek için yardımınızı istediler mi? | Open Subtitles | هل طلبوا منك منك المساعدة في التغطية علي زواج الأمير السري |
| BM felaket bölgelerinde bunu coğrafi etiketleme için kullanıyor, böylece yardımı tam doğru yere götürebilecekler. | TED | تستخدمه الأمم المتحدة لوضع وسم جغرافي على الصور في مناطق الكوارث لتقديم المساعدة في المكان الصحيح بالضبط. |
| Dergi için resimlerini çekmemi istedi, ben de yardım ettim. | Open Subtitles | إنها علاقة بريئة, طلبت مني المساعدة في إلتقاط بعض الصور لها, لذا ساعدتها |
| Amerika'da yardım istenmiyor. Zorla alınıyor. | Open Subtitles | أنت لا تطلب المساعدة في أمريكا أنت تحتاجها |
| Amerika'daki arkadaşlarımdan bize yardım etmeleri için doktor ya da hemşire getirmelerini istiyorum. | TED | أنا أطلب من أصدقائنا من أمريكا المساعدة في جلب الممرضات أو الأطباء لمساعدتنا |
| Stacey'nin tek istediği evliliklerinde dolandırılan o kadınlara yardım etmekti. | Open Subtitles | كلّ ما أرادته (ستايسي) هو المساعدة في إنقاذ هؤلاء النساء من الضياع أثناء طلاقهم |
| - Aslında o konuda yardıma ihtiyacım var. | Open Subtitles | بالواقع، يمكنني أن أحظى ببعض المساعدة في ذلك. مساعدة في ماذا ؟ |
| Küresel ısınmayı yavaşlatmaya yardım edebilir. | TED | والذي يمكنه المساعدة في إبطاء الإحتباس الحراري. |