Belki sonra odama gelip yanıklarıma losyon sürersin. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا توَدُّ أَنْ تَجيءَ إلى غرفتِي لاحقاً وتضعَ قليلاً من المستحضر |
- Wheeler plajına hoş geldin, yabancıların sırtına losyon sürmesini istemeyeceğin yer. | Open Subtitles | مرحبا بكم في شاطئ ويلر أين لا يقو ل لك الغرباء أن تضع المستحضر على ظهورهم |
Biliyorsun, yabancılardan sırtıma losyon sürmesini isteyeceğim yere. | Open Subtitles | تعلمون, أين أسأل الناس أن يضعوا المستحضر على ظهري |
O halde, biraz losyon sıkayım? | Open Subtitles | قليلا من المستحضر اذاً ؟ |
Sırf deney yapmış olmak için, insanlara midelerini bulandırma ihtimali olan bir madde vermek yerine, gündelik yaşamlarında bu maddeyi kullanan bireyler buluruz. | TED | بدلأ من إعطاء الناس بشكل متعمد أشياء قد تصيبهم بالغثيان، نجد الذين يأخذون المستحضر سابقًا في حياتهم اليومية. |
losyon iyi olur. | Open Subtitles | المستحضر عموما لطيف |
Evet, üzerlerinde losyon var. | Open Subtitles | نعم. أصبحوا المستحضر عليهم. |
Mesala, şifalı-bitki çalışmasındaki bitki-kullanan kohortumuz, önceden var olan sağlık sorunları nedeniyle bu maddeyi kullanan insanlardan oluşmuş olabilir. Belki, bu gruptaki insanların mide bulantısı problemi, diğer gruptan hep daha fazlaydı. | TED | على سبيل المثال، إذا احتوت الجماعة في دراستنا للعشبة أشخاصا يأخذون المستحضر لأسباب صحية، قد يكون لديهم معدل عال من الإصابة بالغثيان بالأصل أكثر من الأشخاص الآخرين في العينة. |