Biliyorum bir haşlanmış yumurta değil, ama çocuklar yaptığım işi seviyor. | Open Subtitles | أعلم أنه لا يقارن ببيضك المسلوق لكن يحب الأطفال ما أفعله |
Biliyorum bir haşlanmış yumurta değil, ama çocuklar yaptığım işi seviyor. | Open Subtitles | أعلم أنه لا يقارن ببيضك المسلوق لكن يحب الأطفال ما أفعله |
Otomatların et ve haşlanmış yumurtayla dolu olduğunu fark etmedin mi? | Open Subtitles | ألم تلاحظ بأن ألات البيع مليئة باللحم و البيض المسلوق ؟ |
İlk çalışmamızda ektiğimiz sahte anı şuydu: Çocukken haşlanmış katı yumurta, dereotlu hıyar turşusu ve çilekli dondurma yediğiniz zaman hastalanırdınız. | TED | دراستنا الأولى زرعت ذاكرة كاذبة أنك كطفل مرضت بتناول أطعمة معينة: البيض المسلوق, المخللات, مثلجات الفراولة. |
haşlanmış şalgam, Tavada şalgam, şalgam püresi... | Open Subtitles | اللفت المسلوق ، اللفت المقلي ! أم اللفت المهروس |
Biliyorsun ki ben ne haşlanmış yımırta ne de kuruyemiş severim. | Open Subtitles | الآن , انت تعرف بأننى لا استطيع أكل البيض المسلوق او البندق |
Öğle yemeğinde, tereyağlı patates, haşlanmış et elmalı kurabiye ve muhallebi var. | Open Subtitles | البطاطا بالزبدة، للغداء مع لحم البقر المسلوق مع فطيرة التفاح ومحلبي. |
Beni haşlanmış yumurta yemekten tiksindireceksin. | Open Subtitles | هل تغلق الكشك , وأنا لا أتخلى عن بيضي المسلوق ؟ |
Kaçın hemen! Sıvışın... haşlanmış yumurta kahvaltıda iyi gider anne. | Open Subtitles | البيض المسلوق سيكون جميلاً على الإفطار يا أمي |
Ve vakit nakittir. Nakitle bir şeyler alınır manikür ve haşlanmış yumurta gibi. | Open Subtitles | والوقت يساوي مال، والمال يدفع ثمن أشياء كطلاء الأظافر والبيض المسلوق |
Kızarmış ekmeklerim, haşlanmış yumurtalarım ve kafeinsiz çayım var. | Open Subtitles | مرحباً معي بعض الخبز الجاف و البيض المسلوق و شاي بدون كافيين |
haşlanmış yumurta gibi. Yine 9-10 tane haşlanmış yumurta yiyordun. Ben diyet yapmam, yemek yerim. | Open Subtitles | البيض المسلوق تأكل 9 أو 10 بيضات لكني لا أصوم. |
Bütün yemeklerle beraber haşlanmış lahana yemeniz gerekiyor. | Open Subtitles | المقصد أن تستمر على أكل الملفوف المسلوق مع كل وجبة |
Tavuk yahnisi gibi ama içinde haşlanmış yumurta da var. | Open Subtitles | انها مثل حساء الدجاج هذا مع البيض المسلوق فيه |
Hayatın boyunca haşlanmış yemek yiyemezsin. | Open Subtitles | لايمكئك ان تأكل الطعام المسلوق طوال حياتك |
Kerevizli pancar salatası, ızgaralanmış rezene ve haşlanmış soğuk somon. | Open Subtitles | انا اسبح في المشاكل سلطة الشمندر مع جذور الكرفس الشمر المشوي و سمك السلمون المسلوق البارد ماذا؟ |
Bu esnada korkunç beslenme alışkanlıklarını gözlemlerdik. haşlanmış pirinç gibi sadece beyaz şeyler tüketirdi. | Open Subtitles | لم يأكل غير الطعام الأبيض، مثل الرز المسلوق لا الرز المقلي، لأنه لم يكن أبيض بما يكفي |
Sıradaki oyunumuzun adı Sıcak Sıcak haşlanmış Fasulye. | Open Subtitles | ويطلق على المباراة القادمة الفول المسلوق الساخن. |
haşlanmış yer fıstığını çok seviyormuş ve bunun sebebi olduğunu sanmıyoruz. | Open Subtitles | أبي كان يحب الفول السوداني المسلوق ولكننا لا نعتقد أن هذا هو السبب وراء ذلك. |
Sana haşlanmış yumurtalı rulo köfte yapıyorum. | Open Subtitles | انا اصنع لك عجينة اللحم مع البيض المسلوق في داخله |
- Tavada yumurta var. | Open Subtitles | لدينا البيض المسلوق فقط |