eninde sonunda zorlu ve tehlikeli yerlere varıyorsunuz, maalesef slaytlar bunun hakkını vermiyor. | TED | لتصل في نهاية المطاف إلى أماكن حيث هائلة الخطورة للأسف المنزلقات ليست عادلة. |
Fakat açık sözlülüğü eninde sonunda bağışçılarıyla ters düşmesine sebep oldu. | TED | ولكن صراحتها جلبت لها في نهاية المطاف صراعا مع المحسنين لها. |
Bu sürecin arkasındaki faktörler çeşitli ve karmaşık, ancak yaşlanma, en nihayetinde hücre ölümü ve bozulması ile oluşur. | TED | إن العوامل المحرّكة وراء هذه العملية متنوعة ومعقدة، ولكن الشيخوخة هي في نهاية المطاف ناجمة عن موت الخلايا وخللها. |
Ve sonunda bu harici iş gücüne dahil olarak göreve çağırılırlar. | TED | في نهاية المطاف يتم تجنيدهم للانضمام الى هذه القوة العاملة الخارجية. |
Ve sonunda kendimi "West Indies" de (Batı Hint Adaları), Jamaica'da buldum. Buradaki mercan resifleri yapısal bakımdan, hayatımda karşılaştığım en sıra dışı resiflerdi. | TED | وانتهى بي المطاف في جامايكا في الهند الغربية حيث كانت الشعب المرجانية حقا وسط الاكثر روعه والاكثر عمرانا التي لم اشاهد مثلها طيلة حياتي |
Neden teknolojideki her gelişme... eninde sonunda şiddet ya da öfke için kullanılıyor? | Open Subtitles | لماذا ينتهي المطاف بإستخدام كل تقدم في التقنية في الغضب أو العنف ؟ |
Neden teknolojideki her gelişme eninde sonunda şiddet ya da öfke için kullanılıyor? | Open Subtitles | لماذا ينتهي المطاف بإستخدام كل تقدم في التقنية في الغضب أو العنف ؟ |
Böylece eninde sonunda tanıştık, nüans konusunda ona koçluk yaptım. | Open Subtitles | وفي نهاية المطاف قابلته ودربته على الفروق الدقيقة في اللكنة |
Ama eninde sonunda ya onu öldüreceğiz ya da birbirimizi. | Open Subtitles | ولكن في نهاية المطاف كنا سنقتله او نقتل بعضا البعض |
sonunda onu çalışır hale getirdik, orasında ve burasında biraz ayar yaptıktan sonra. | TED | و جعلناها تعمل في نهاية المطاف ، وبعد التغيير والتبديل قليلا هنا وهناك. |
Bir düzine insanı öldürdükten sonra en sonunda O'nu yakaladılar. | Open Subtitles | قبضوا عليه في نهاية المطاف بعد أن قتل 6 آخرين |
en iyi dayanağımız bu çeteydi ve onlar da doğranmış ciğere döndü. | Open Subtitles | يؤدي قصارى جهدنا لعصابة جديدة لذيذة وأنهم في نهاية المطاف والكبد المفروم. |
Çünkü toplumlar, ülkeler ve son olarak dünya, kadınların sağlığı kadar güçlüdür. | TED | لأن المجتمعات والبلدان وفي آخر المطاف العالم، تكمن قوته في صحة النساء. |
"Bir yerde kitaplar yakılmaya başlandıysa, nihayetinde insanlar da yakılacaktır." | Open Subtitles | عندما يبدءون بأحراق الكتب فسيقومون بأحراق الأنسان فى نهاية المطاف |
Böylece kendimi, onunla kafeinsiz kapuçino içerken buldum. | Open Subtitles | وإنتهي بي المطاف متناولاً قهوة بلا كافيين معها |
Kullanılmış straforlar için hâlihazırda etkili çözümler olmadığı için neredeyse hepsinin sonu, 500 yılı aşkın sürede çözünme geçirecekleri çöp sahaları veya okyanus ve sahillerde bitiyor. | TED | وبما أنه لا توجد أي حلول جيدة لاستخدام الستايروفوم المستعمل، وينتهي بها المطاف كلها في مكب النفايات أو المحيطات والشواطئ، مع أكثر من 500 سنة لتتحلل. |
yolun sonu görünmüşken neden kendini ve adamları biraz gevşetmiyorsun? | Open Subtitles | و الآن لقد وصلنا تقريبا إلى نهاية المطاف. لماذا لا تُحاولُ التَخفيف على نفسك وعلى الرجالِ؟ |
Ne olur ne olmaz diye gösteride bir anahtar yutmuştum. | Open Subtitles | أبتلعت مفتاحاً في حال أنتهى بي المطاف في تأديه عرضاً |
Kardeşinin akıbeti bizi yönelttiği bir toplu mezarda son buldu. | Open Subtitles | شقيقتها إنتهى بها المطاف في القبر الذي أرشدتنا هيا إليه |
Bak bu ilaçlar sonunda gençlerin elinde olacak, hadi takip edelim. | Open Subtitles | هذه المخدرات سينتهي بها المطاف في ايدي الاولا ، فهمت ؟ |
Cortez, Shiprock, Sheep Springs gibi kasabalardan geçip Gallup, New Mexico'ya gideceğim. | Open Subtitles | يعبرون البلاد كالعصابات وينتهي بهم المطاف عند مدينة غالوب في ولاية نيوميكسيكو |
Eğer yapmazsan, yine ayaklarının önünde biteceğim. | Open Subtitles | القوات اللبنانية لم تقم بذلك، أنا ستعمل في نهاية المطاف على كعبك مرة أخرى. |