Bir tapınak Şovalyesi olarak sözünde durdun önemli olan da bu zaten. | Open Subtitles | لكن ابقيت على كلمتك لفارس المعبد ولكن هذه المسأله في غاية الاهمية |
İnsanlar romalıların inşa ettiği tapınak fonundan para almamıza öfkeli. | Open Subtitles | الشعب غاضب من استغلال الرومان لأموال المعبد ليبنو بها القناة |
Neden mi, geçen sonbahar, genç bir evli kadın tapınağa gitmişti. | Open Subtitles | لماذا عندما ذهبت زوجة شابة الخريف الماضى إلى المعبد هى وخادمتها |
ve bu bize bağlı bunu tapınağa götürüp kehaneti gerçekleştirmek | Open Subtitles | و تعود الينا سأخذه الى المعبد و حققى النبؤه الان |
Licinia tapınağı temizlemek için her gün yakındaki bir çeşmeden su almayı öğreniyordu. | TED | تتعلم ليكينيا أن تجمع الماء كل يوم من النافورة القريبة حتى تنظف المعبد. |
Kutlamaları için tapınağın büyük bir odak noktası olduğu yadsınamaz, baba. | Open Subtitles | لا يمكن انكار أن المعبد هي نقطة محورية كبيرة ,لأحتفالاتهم أبي |
tapınakta yazılanlara göre bu pek çok dünyalara nasıl bağlantı kurabileceğimizi belirleyememiştik. | Open Subtitles | لم نحدد كيفية إقامة إتصال بالعوالم العديدة المرسومة في الكتابات داخل المعبد |
En güvenilir tapınak muhafızıyla çalışan ve onu seven, tapınaktaki herkesin desteğine sahipsin. | Open Subtitles | كل تعازي كهنة المعبد معكي وكل من عمل معهم واحبوه كحارس موثوق فيه |
Sadece Yahudileri değil tapınak ganimetlerini de götürdü. | TED | ليس فقط اليهود، قد أخذ كذلك أوعية المعبد. |
Şöleni heyecanlı hale getirmek için, eğlencenin geri kalanına kutsal şeylere karşı saygısızlığı ekler ve tapınak ganimetlerini ortaya çıkarır. | TED | ولجعله أكثر إثارة للاهتمام، أضاف شيء من تدنيس المقدسات إلى بقية المتعة، وهو يحضر أواني المعبد. |
Kayıttaki adamın tapınağa zorla girmediğine dair birçok ihtmal olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا أعتقد بكل الإحتمالات أن الشخص في الصورة لا يقتحم المعبد |
Hemen ertesi gün, bir tanesi tapınağa gelip dinimize saygısızlığını açığa vurdu. | Open Subtitles | في اليوم التالي واحد منهم سار في المعبد بنفسه و عظ الدنس |
tapınağa doğru yol aldı ve Fa Hai ile karşılaştığında keşiş ateş ve duman püskürten dua matını fırlatmıştı. | TED | شقت طريقها إلى المعبد. وعند لقائها فا هاي، ألقى الراهب سجادة صلاته، التي شبت فيها النار والدخان. |
Ve bu tapınağı da daha önce Ra'dan kalanların üzerine inşa etmiş. | Open Subtitles | و بنى هذا المعبد فوق ما قد يكون بناه رع من قبل |
Nebukadnezar İsrail'i ele geçirip tapınağı yağmaladı ve insanları Babil'e sürgüne gönderdi. | Open Subtitles | عندما غزا نبوخذنصر اسرائيل وحطم المعبد واخذ اليهود الى المنفى في بابل |
Onun tapınağın içine yerleştirilmesini ve ona tapmamız gerektiğini emrediyor. | Open Subtitles | وتطالب وضعها داخل المعبد وأنه ينبغي لنا أن العبادة فيه. |
tapınağın inşaatında çalışan bir işçi kolundan yaralanmış. | TED | أحد العمّال في موقع بناء المعبد أصاب ذراعه. |
60 yıl önce arkeologlarımız tapınakta gizli bir bölme keşfettiler. | Open Subtitles | منذ 60 عام وجد علماء الآثار غرفة سرية تحت المعبد |
tapınakta altın var. 10 atın taşıyacağından fazla hem de. | Open Subtitles | توجد كميه من الذهب في المعبد تنوء بحملها عشرة خيول |
Bu şeyler yeni olmuyor ama İsa bile bazılarını tapınaktan çıkarmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | هذا ليس بالجديد بالطبع لكن حتى يسوع كان عليه جلد المرابين خارج المعبد |
Direkt olarak Mabet'e gidiyor. Bunu bilmek için Avcı olmaya gerek yok. | Open Subtitles | انه يؤدي مباشرة الى المعبد لا يحتاج ان تكون صيادا لتعرف ذلك |
Temple Bölgesindeki şüpheli herkesi toplayın. | Open Subtitles | أقبض على المشتبه بهم في محيط منطقة المعبد |
Eğer varsa Kongrede özel bir oturum kolay olur Jedi tapınağına girmemiz. | Open Subtitles | ان كان هناك جلسة خاصة بالكونجرس فسيكون من الاسهل لنا دخول المعبد |
Ama senin için gökyüzü bir sınır.sinagoga gideceğiz ve seni yahudi yapacağız. | Open Subtitles | لكن بالنسبة لك السماء هي الحد نحن ذاهبون إلى المعبد لتتحول يهودياً |
Ona nilüfer tapınağında beklemesini söyledim. | Open Subtitles | أخبرتها أن تنتظر في المعبد . أنت لديك المال و الأسلحة هناك |
Harika ve Güzel J.C. mabedi, marihuananın kutsal bitkilerden olduğuna inanan ibadet yerlerinden birisidir. | Open Subtitles | هذا المعبد الجميل والرائع في التاريخ اليهودي كان منتلكالكنائسالتيتعتبرالمارجواناعشبامقدسا. |
Diyor ki, Marduk tapınağından beyaz bir ışığa binerek çıkıp halkının arasına karışırmış, bir beyaz ışıkla. | Open Subtitles | يقول أن ماردوك يستعمل للظهور من المعبد بين شعبة دائرة من الضوء الأبيض |
Ciddi ciddi şapele gelip arkadaşlarının yardıma ihtiyacı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد جاء الى المعبد وقال حرفيًا ان صديقته بحاجة الى مساعدة |