Aynı zamanda, bu nötronlardan çıkan ısıyı yakalayıp, bir yerde türbin döndürmek için buharı kullanmalısınız, ve bu makinelerde, bütün bunlar sonradan akla gelen şeylerdi. | TED | أيضا، عليك أن تلتقط الحرارة المنبعثة من النترونات وتجعل بعض البخار يدور داخل الحلقة في مكان ما، وبخصوص هذه الأجهزة، فقد جاءت هذه الفكرة متأخرة. |
CA: Yani bir kara delik düşündüğümüzde içinden çıkan dev ışınları düşünüyoruz, doğrudan bizim yönümüze çevrilmişler. | TED | ك.أ: إذًا حين نفكر في ثقب أسود، فإننا نتصور هذه الأشعة الهائلة المنبعثة منه، والمصوبة نحونا بالضبط. |
Onun yerine, erkekler şahane antenlerini dişiler tarafından yayılan parfümleri koklamak için kullanıyorlardı. | TED | بدلاً من ذلك، كان الذكور يستخدمون قرون استشعارهم المذهلة لشم العطور المنبعثة من الإناث. |
Onları suda millerce uzağa yayılan hafif bir çürüme kokusu çekmiştir. | Open Subtitles | ما جذبها إلى هنا الرائحة المنبعثة عن التحلل التي انتشرت في الماء لأميال بعيدة. |
Kapandı ama yok olmadı. yaydığı mistik enerji hâlâ bu bölgede yoğun. | Open Subtitles | إنها مُغلقة ، لكنه لا يذهب فالطاقة الباطنية المنبعثة مازالت مركزة في هذا المكان |
İlk tarama sonuçlarına göre yaydığı enerji zararsız. | Open Subtitles | المسح المبدئي أشار إلى أن الطاقة المنبعثة منه غير ضارة |
Niye, yanan bütün o Playtex sütyenlerinden çıkan zehirli dumanları koklayıp midem kalksın diye mi? | Open Subtitles | لماذا؟ كي استنشق تلك الادخنة السامة المنبعثة من تلك الصدريات المحترقة؟ |
Niye, yanan bütün o Playtex sütyenlerinden çıkan zehirli dumanları koklayıp midem kalksın diye mi? | Open Subtitles | لماذا؟ كي استنشق تلك الادخنة السامة المنبعثة من تلك الصدريات المحترقة؟ |
Niye, yanan bütün o Playtex sütyenlerinden çıkan zehirli dumanları koklayıp midem kalksın diye mi? | Open Subtitles | لماذا؟ كي استنشق تلك الادخنة السامة المنبعثة من تلك الصدريات المحترقة؟ |
Ayrılmadan açığa çıkan enerji gereken işi görecektir. | Open Subtitles | كمية الطاقة المنبعثة من الصَّدع ينبغي أن تقوم بالحيلة |
Açığa çıkan enerjiyi ise kullanabilip nükleer patlamalara dönüştürebilirsin. | Open Subtitles | ويمكنك تسخير الطاقة المنبعثة من ذلك وتحويلها إلى شعلة ضخمة |
Çürüyen cesetlerden yayılan herhangi bir ısı belirtisini görebiliyor olmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن أكون قادراً على رؤية الحرارة الباقية و المنبعثة من الجثث المتعفنة |
Walsh bu garip balık tarafından yayılan gücün bir yıldırım ya da bir kıvılcım jeneratörü tarafından verilenle aynı olup olmadığını bulmak istiyordu. | Open Subtitles | أراد وولش أن يعرف ما إذا كانت الكهرباء المنبعثة من هذه الأسماك الغريبة هي ذاتها كهرباء البرق أو مولد الشرارات |
Bu patlamalardan biriyle yayılan enerji bir nötron yıldızı tarafından serbest bırakılır. | Open Subtitles | الطاقة المنبعثة عندما يتحرّر هذا الوهج من نجم مغناطيسي |
Sinirsel arayüz, nöronlar tarafından yayılan potansiyel fotonları topluyor. | Open Subtitles | وبعد ذلك واجهة العصبية يجمع الفوتونات المنبعثة من الخلايا العصبية الخاصة بك على كل إمكانات العمل. |
(Tıkırtı) Gördüğünüz gibi benim sunumum, sadece evrenimizi oluşturan görkemli gök cisimleri tarafından yayılan tuhaf ve muhteşem sesleri dinleme ile ilgili. | TED | (طرق) إذاً, ممارساتي الفنية جميعها تدور حول الإستماع للضوضاء الغريبة ورائعة المنبعثة من الأجسام السماوية عظيمة التي تكون الكون |
yaydığı partiküllerin üzerinde hiç bir şey etki etmedi. | Open Subtitles | لا شيء له تأثير على خلايا الطاقة المنبعثة |
Konfigürasyonun cihazın yaydığı şeyi etkilediğini düşünüyor musun? | Open Subtitles | هل تعتقدين أنه يمكن تعديل طبيعة الشحنة المنبعثة من الجهاز؟ |
Kırmızı görüntü genelde insan vücudunun yaydığı sıcaklığı temsil eder. | Open Subtitles | مع الطيف الأحمر عموماً تكون المُعايرة متسقة مع الحرارة المنبعثة من جسم الإنسان. |
Bazı durumlarda, Güneş'in yaydığı enerjiden bir milyon kez daha fazla bir enerjidir. | Open Subtitles | أكثر في بعض الأحيان مليون مرّة من الطاقة المنبعثة من الشمس |
Bu, hidrojen atomlarının yaydığı radyo dalgalarının, ışık dalga boyudur. | Open Subtitles | و هو الطول الموجي لضوء موجات الراديو المنبعثة من ذرات الهيدروجين. |