Onun hayatın işleyişiyle ilgili çok ilginç bir bakış açısı var. | Open Subtitles | وحصلت ومثل هذا المنظور اهتمام على كيفية عمل الحياة، هذا الرجل. |
Çünkü, konu şu ki, bir çatışmanın içine dahil olduğumuz zaman, bakış açımızı kaybetmek kolaydır. | TED | لانه عندما تكون طرفاً في الصراع فانه من السهل جداً ان تفقد المنظور العام |
Bunlar da üç farklı büyüklükteler, sanki tek düzlemde bir nevi perspektif ya da manzara izlenimi uyandırır gibi. | TED | إنها أيضاً مصنوعة من ثلاثة أحجام مختلفة، كأنها توحي بنوع من المنظور أو المنظر في البُعد الواحد. |
Dolayısıyla, perspektif her şeydir ve size daha önce bahsettiğim tarihinden ötürü bir "Dünya-dışı gezegen" olarak Dünya'dan çok şey öğrendim. | TED | لذا ، المنظور هو كل شيء و بسبب التاريخ الذي ذكرته لكم بإيجاز ، تعلمت أن أنظر إلى الأرض على أنه كوكبٌ خارجي. |
Marka açısından baktığınızda pek çok şeyi doğru yaptılar. | TED | وبهذا فإنه من المنظور التسويقي، فقد حصلوا على أشياء كثيرة صحيحة. |
! Olaya biraz geniş bakın. Bütün bu şeylerin bir sebebi var. | Open Subtitles | تعالوا ننظر من المنظور الآخر هذا الإنفصال قد يحدث لأي سبب آخر |
Bu durum her açıdan daha sağlıklıdır, özellikle de ekonomik açıdan. Şimdi dikkatlice izle. | Open Subtitles | وخصوصا من المنظور المالى والأن شاهد بعنايه |
Aynı dinamik bakış açısını Hindistan'a da uygulayabilirsiniz. | TED | ويمكنكم تقييم الهند عبر تطبيق ذات المنظور الديناميكي. |
Bu dünyanın çocuğundan ve yaşlı adamının gözünden kısa bir bakış verecektir bize. | TED | و هو يعطينا لمحة من ذلك المنظور من منظور طفلة و رجل مسن من ذلك العالم |
Ama bu bakış açısını günlük yaşamımda sürdürmekte güçlük çekiyorum. | TED | ولكنني أناضل للحفاظ على هذا المنظور في حياتي اليومية. |
Haydi biraz bakış açımızı genişletelim ve şehirlere bakalım. | TED | دعونا نوسع المنظور قليلاً ونلقي نظرة على المدن. |
Bu bakış açısından ne kadar çirkin gözüktüğünü anlayabiliyor musunuz? | TED | هل يمكن تفهم ذلك من هذا المنظور , يبدوا الامر مثيرا للحنق و الغضب ؟ |
Onlara bakabilesiniz, halinize şükredesiniz ve endişelerinize bakış açısı getirebilmek için o fotoğraflar oradalar. | TED | إنها موجودة لكي تنظر إليها و من ثم تعتقد أن كل شيء ليس بسيء بالنسبة لك. أن تجعل كل ما يقلقك في المنظور |
-Işık yoksa, gölge de olmaz. Gölge olmazsa perspektif de olmaz. | Open Subtitles | بدون إضاءة، تنعدم الظلال بدون ظلال، ينعدم المنظور |
ilk serbest pazar ekonomistlerinin ortaya koydukları başlıca perspektif | Open Subtitles | هو نظام التجارة الحرة. المنظور الأساسي كما طرحه اقتصاديي السوق الحرة الأوائل, |
perspektif anlayışı sadece sanat ve mimariyi değil insan vücuduna bakış açısını da temelden değiştirdi. | Open Subtitles | و فهم المنظور لم يؤثر فحسب في الفن و المعمار بل غير أيضاً الطريقة التي ينظر بها الناس لجسم الإنسان |
Merhamet ve karşılıklılık etiği (Altın Kural) hakkında sekular ve hatta bilmsel bakış açısından konuşacağım. | TED | سأتحدث عن الشفقة و القاعدة الذهبية من وجهة نظر علمانية وحتى نوع من المنظور العلمي. |
Ama olaya geniş açıdan bakalım. | Open Subtitles | لكن دعونا نضع الأمور في المنظور هنا. |
Her şeye geniş açıdan bakmamı sağlıyor. | Open Subtitles | تساعد على وضع كل شيء في المنظور |
Bu açıdan bakınca arkadan uzanıp gidiyor. Her yerde olabilir. | Open Subtitles | من هذا المنظور تمتد الخلفية على أميال يمكن أن يكون في أي مكان |
Ancak şehirler, sahip oldukları kötü yönlere rağmen, aynı zamanda çözümdürler. | TED | ومن جهة أخرى فالمدن على الرغم من المنظور السلبي الذي يطلق عليها فهي تمثل حلاً أيضاً |
Müzik bakış açınızı değiştirmenize yardım eder. Gerektiğinde olayları farklı şekilde görmenizi sağlar. | Open Subtitles | الموسيقى تساعدكَ في تغيير المنظور ورؤية الأمور على نحوٍ مختلف إن كنتَ تحتاج لذلك. |
Şimdi, kullanıcı tüm üst beden hareketlerini yapmakla kalmıyor, aynı zamanda perspektifi de değiştirebiliyor. | Open Subtitles | في حركة جزء الجسد العلوي لكن يمكنك تغيير المنظور كلياً |