| Tanrı'nın bana verdiği görev sona erdiğinde, yeniden kadın gibi giyineceğim. | Open Subtitles | عندما تنتهي المهمة التي أرسلني الرب لها سأرتدي مجدداً ثياب النساء |
| Belki de size verdiğim bu görev bana yardımcı olabilecek bir şeye çıkar. | Open Subtitles | ربما تكون هذه المهمة التي لدي من أجلك قد تقود لشيء قد يساعدني. |
| Artık elimizdeki göreve odaklanalım ve çalışma yerlerimize gidelim. | Open Subtitles | دعونا نركز فقط على المهمة التي في متناول اليد ونحصل على محطات عملنا |
| Onlar kafası olmayan yürüyen cesetler ve sen aklını sana verilen göreve vermezsen içimizden bir çoğu da tıpkı onlar gibi olacak. | Open Subtitles | أنهم طائشون , جثث تتحرك ايضا, الكثير منا سوف يكون كذلك اذا لم تركز اهتمامك على المهمة التي لديك |
| görevi her ne içeriyorsa savaşçı birisi gibi görünmeyen birisine ihtiyaç duymuşlardır. | Open Subtitles | أياً كانت المهمة التي أوكلت إليها، فهم يحتاجون شخص لا يبدو كمقاتل |
| Sadece negatife odaklanmamanın ve sadece eldeki görevi yapmanın artısı ortaya çıktı. | TED | ففائدة عدم التركيز على السلبيات والتفكير فقط في المهمة التي تشغلني أصبح أمرًا بديهيًا. |
| Kanan'ın önceki konukçusu, bulundukları gizli görevle ilgili önemli bilgileri veremeden önce öldü. | Open Subtitles | مضيف كانان السابق مات قبل أن يكشف أية تفاصيل الذي نعتقده أنها كانت استخبارات حيوية حول المهمة التي كان بها |
| Bunun görevle bir alakası var mı ? | Open Subtitles | هل لذلك اي علاقة بتلك المهمة التي اشتركت بها ؟ |
| Laboratuvarımdaki bilim insanlarını heyecanlandıran görev de bu. | TED | وتلك هي المهمة التي تحفزُ العلماء في مختبري. |
| Görsel geri bildirimi 2 boyutlu olarak alıyorlar, fakat başarmaları gereken görev 3 boyutlu. | TED | إنهم يحصلون على تغذية راجعة بصرية ثنائية الأبعاد، ولكن المهمة التي يتوجب عليهم تنفيذها هي ثلاثية الأبعاد. |
| Bizi bekleyen iş, görev, önümüzdeki sınama çok büyük. | TED | العمل الذي ينتظرنا، المهمة التي تنتظرنا، التحدي الذي ينتظرنا كبير. |
| Şimdi, bunu gerçek anlamda denemek ve açıklamak için birçok oyunda karşılaşabileceğiniz bir görev hakkında konuşmak istiyorum. | TED | الآن, في محاولة لتفسير هذا بنوع من المفردات الواقعية, أريد أن أتحدث عن نوع المهمة التي قد تقع لك في العديد من الألعاب. |
| Daha demin aldığın en güzel görev olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | أنت فقط أخبرتَني هذا كُنْتُ الأعظمَ المهمة التي أنت تَصِلُ أبداً. |
| Elimizdeki göreve odaklanmanı sağlamaya çalışıyorum, Michael. | Open Subtitles | أنا أحاول إبقاءك فى حالة تركيز تام على المهمة التي بين أيدينا يا مايكل |
| İnsanlarla çıkmaya mı çalışıyorsun? Çünkü göreve göre... | Open Subtitles | إنتِ تحاولين مواعدة الناس من أجل المهمة التي اعطيتك ؟ |
| Dinle, neden şimdilik önümüzdeki göreve odaklanıp sana güzel bir kıyafet seçmiyoruz? | Open Subtitles | انظري, لماذا لا نركز فحسب على المهمة التي بين أيدينا و نساعدكِ على اختيار زي لطيف؟ |
| Bence Fiji'deki görevi kabul etmekle en büyük yardımı yaparsın. | Open Subtitles | أظن أنه يمكنك مساعدتنا بأن تنجز المهمة التي عرضت عليك في فيجي |
| Köye daha fazla yardım edebilecek daha yüksek başarı oranlı bir görevi yapmalıyız dedim. | Open Subtitles | نعم يجب أن نعطي المهمة التي تساعد القرية نسبة نجاح أكبر |
| Birçoğumuz onların yazıtlarını bulduk ve bize Atalar tarafından verilen görevi tamamlamaya karar verdik. | Open Subtitles | وجد العديد منا كتاباتهم وقررنا إكمال المهمة التي استلمناها من أجدادنا |
| Verdiğin şu yeni görevle uğraşıyorum. | Open Subtitles | -أنا أعمل على المهمة التي أولكتني بها |