"المودة" - ترجمة من عربي إلى تركي

• sevgi
• samimiyet
• sevgiyle

Evet, kocana hâlâ az da olsa sevgi duymanı anlayabiliyorum ama--
حسنا, بالطبع يمكننى ان افهم انك تحتفظين ببعض المودة تجاه زوجك

Kötü beslenen ancak sevilen çocuklar, iyi beslenen ancak sevgi bakımından eksik olan çocuklara göre daha iyi sonuçlara sahip.
الأطفال الذين يعانون من سوء التغذية ولكن يتمتعون بالكثير من المودة نتائجهم أفضل من الأطفال حسني التغذية وذوي المودة الأقل.

Baba lakabı dostlarınca kullanılırdı. sevgi ve saygıdan dolayı.
الأب الروحى لقب استعمله أصدقاؤة بدافع المودة و الاحترام

Onun için seks sadece seks değildir. Bir samimiyet göstergesidir.
بالنسبة له , الجنس مجرد جنس , إنه إشارة المودة

Cevap ne olursa olsun, sıradaki soru için belli bir samimiyet getiriyor.
مهماكانتالإجابة، فإنه ينشئ مستوى من المودة للسؤالالتالي،

Kızımın kalbini sevgiyle kazanabilirsiniz çıkar ilişkileriyle değil.
الطريق إلى قلب إبنتي عن طريق المودة غيّر مجديّ

"Baba" lakabı, onun arkadaşları tarafından kullanılan ve, sevgi ve saygı duygularını simgeleyen bir terimdi.
الأب الروحى لقب استعمله أصدقاؤة بدافع المودة و الاحترام

Baba lakabı dostlarınca kullanılırdı. sevgi ve saygıdan dolayı.
الأب الروحي لقب استعمله أصدقاؤه بدافع المودة و الاحترام

Karılarımıza en son söylediğimiz küçükken babamın bize az sevgi göstermesini konuştuğumuzdu.
اخر شيء أخبرناه للزوجات بأنّنا كنا نعمل على أبي لانه كان يحجب المودة عنا حين كنا صغارا

Mizah, sıcaklık, sevgi, etkilenme gibi hisler ve gerçekten değer verdiğimiz diğer her şey.
الأحاسيس كالفكاهة و الدفء و المودة و الحب و كل تلك الأحاسيس التي نقدرها

İhtiyacımız olan tek şey biraz sevgi ve birkaç nedime.
كلّ ما نحتاجه قليلاً من المودة وبضعة وصيفات

Gerçek bir çift izlenimi bırakmak istiyorsak muhtemelen biraz sevgi gösterisinde bulunmamız gerekiyor.
ينبغي على الأرجح أن نُظهر بعض المودة حتى ننقل له أننا ثنائي

Ve sevgi ve şefkatle birlikte... Serbestçe birbirilerine kendilerini verirler.
وبوجود المودة والحنان يهبون أنفسهم لبعضهم.

Yani Penny bu çocuğun sana karşı ne hissettiğini hep biliyordun ama sevgi için süründürdün onu.
أنتِ تعرفين دوما كيف يشعر هذا الرجل نحوك. لكنك جعلتيه يتذلل من أجل المودة

Her ne kadar balayı dönemimiz toplum içinde sevgi gösterileri yaptığımız günler...
حتى وقت شهر عسلنا قد إنتهى ذهبت تلك الأيام التي تكون فيها المودة في العلن

Önemli olan arkadaşlık ve sevgi.
أن الرفقة و المودة هى الأشياء الهامة

Bazen hakaretler samimiyet göstergesi olabilir ve bazen de yabancılara kızdığımızı belli etmek için onlara "arkadaşım" deriz.
في بعض الأحيان يمكن للشتائم إظهار المودة فنحن نتحدّث للغرباء على أنهم أصدقاء لنظهر لهم مدى غضبنا

Biliyorum samimiyet ve yabancılar biraz kulağa mantıksız geliyor fakat bu hızlı etkileşimler sosyologların ''anlık samimiyet'' dedikleri bir duyguya neden olabilir.
أعرفُ أن الأمر يبدو غير بديهي قليلاً، الحميمية والغرباء، لكن يمكن أن تؤدي هذه التفاعلات السريعة لشعور يسميه علماء الإجتماع "المودة العابرة."

Onlar samimiyet istiyorlardı.
هم يطلبون المودة.

Bu ani samimiyet yakışıyor.
هذه المودة مفاجئة.

Yani ismimin anlamı "sevgiyle dolu" oluyor.
وهكذا ، على نحو كامل من المودة ' معنى اسمي..