Evet, kocana hâlâ az da olsa sevgi duymanı anlayabiliyorum ama-- | Open Subtitles | حسنا, بالطبع يمكننى ان افهم انك تحتفظين ببعض المودة تجاه زوجك |
Kötü beslenen ancak sevilen çocuklar, iyi beslenen ancak sevgi bakımından eksik olan çocuklara göre daha iyi sonuçlara sahip. | TED | الأطفال الذين يعانون من سوء التغذية ولكن يتمتعون بالكثير من المودة نتائجهم أفضل من الأطفال حسني التغذية وذوي المودة الأقل. |
Baba lakabı dostlarınca kullanılırdı. sevgi ve saygıdan dolayı. | Open Subtitles | الأب الروحى لقب استعمله أصدقاؤة بدافع المودة و الاحترام |
Onun için seks sadece seks değildir. Bir samimiyet göstergesidir. | Open Subtitles | بالنسبة له , الجنس مجرد جنس , إنه إشارة المودة |
Cevap ne olursa olsun, sıradaki soru için belli bir samimiyet getiriyor. | Open Subtitles | مهماكانتالإجابة، فإنه ينشئ مستوى من المودة للسؤالالتالي، |
Kızımın kalbini sevgiyle kazanabilirsiniz çıkar ilişkileriyle değil. | Open Subtitles | الطريق إلى قلب إبنتي عن طريق المودة غيّر مجديّ |
"Baba" lakabı, onun arkadaşları tarafından kullanılan ve, sevgi ve saygı duygularını simgeleyen bir terimdi. | Open Subtitles | الأب الروحى لقب استعمله أصدقاؤة بدافع المودة و الاحترام |
Baba lakabı dostlarınca kullanılırdı. sevgi ve saygıdan dolayı. | Open Subtitles | الأب الروحي لقب استعمله أصدقاؤه بدافع المودة و الاحترام |
Karılarımıza en son söylediğimiz küçükken babamın bize az sevgi göstermesini konuştuğumuzdu. | Open Subtitles | اخر شيء أخبرناه للزوجات بأنّنا كنا نعمل على أبي لانه كان يحجب المودة عنا حين كنا صغارا |
Mizah, sıcaklık, sevgi, etkilenme gibi hisler ve gerçekten değer verdiğimiz diğer her şey. | Open Subtitles | الأحاسيس كالفكاهة و الدفء و المودة و الحب و كل تلك الأحاسيس التي نقدرها |
İhtiyacımız olan tek şey biraz sevgi ve birkaç nedime. | Open Subtitles | كلّ ما نحتاجه قليلاً من المودة وبضعة وصيفات |
Gerçek bir çift izlenimi bırakmak istiyorsak muhtemelen biraz sevgi gösterisinde bulunmamız gerekiyor. | Open Subtitles | ينبغي على الأرجح أن نُظهر بعض المودة حتى ننقل له أننا ثنائي |
Ve sevgi ve şefkatle birlikte... Serbestçe birbirilerine kendilerini verirler. | Open Subtitles | وبوجود المودة والحنان يهبون أنفسهم لبعضهم. |
Yani Penny bu çocuğun sana karşı ne hissettiğini hep biliyordun ama sevgi için süründürdün onu. | Open Subtitles | أنتِ تعرفين دوما كيف يشعر هذا الرجل نحوك. لكنك جعلتيه يتذلل من أجل المودة |
Her ne kadar balayı dönemimiz toplum içinde sevgi gösterileri yaptığımız günler... | Open Subtitles | حتى وقت شهر عسلنا قد إنتهى ذهبت تلك الأيام التي تكون فيها المودة في العلن |
Önemli olan arkadaşlık ve sevgi. | Open Subtitles | أن الرفقة و المودة هى الأشياء الهامة |
Bazen hakaretler samimiyet göstergesi olabilir ve bazen de yabancılara kızdığımızı belli etmek için onlara "arkadaşım" deriz. | Open Subtitles | في بعض الأحيان يمكن للشتائم إظهار المودة فنحن نتحدّث للغرباء على أنهم أصدقاء لنظهر لهم مدى غضبنا |
Biliyorum samimiyet ve yabancılar biraz kulağa mantıksız geliyor fakat bu hızlı etkileşimler sosyologların ''anlık samimiyet'' dedikleri bir duyguya neden olabilir. | TED | أعرفُ أن الأمر يبدو غير بديهي قليلاً، الحميمية والغرباء، لكن يمكن أن تؤدي هذه التفاعلات السريعة لشعور يسميه علماء الإجتماع "المودة العابرة." |
Onlar samimiyet istiyorlardı. | TED | هم يطلبون المودة. |
Bu ani samimiyet yakışıyor. | Open Subtitles | هذه المودة مفاجئة. |
Yani ismimin anlamı "sevgiyle dolu" oluyor. | Open Subtitles | وهكذا ، على نحو كامل من المودة ' معنى اسمي.. |