durumu biraz yatıştırın, o da biraz sakinleşsin. Bırakın kaçsın. | Open Subtitles | هدىء الموقف بأكلمه, هدئه إصنع فجوة و دعه يهرب منها |
durumu değerlendir, olası kayıpları hesapla ve uygun hareketi yap. | Open Subtitles | تقييم الموقف, امكانية حساب الخسارة و امكانبة اخذ الاحداث المناسبة. |
durum şu ki, silahları benimkilerden daha büyük ve sayıca fazla. | Open Subtitles | الموقف هو أن مدافعهم أكبر من مدافعي ولديهم عدد كبير منهم |
durum iğrenç, hiç tavsiye etmiyorum. Savaş planı nasıl gidiyor? | Open Subtitles | إنَّ الموقف مريع، ولم أستطِع تحسينه كيف تسير الأمور البطولية؟ |
Bacaklarımı da takmış olsaydın böyle gülünç bir duruma düşmezdik. | Open Subtitles | لو أنك ركبت ساقى لما كنت فى هذا الموقف السخيف |
Ama o durumda olmaları en başta benim suçum tabii ki. | Open Subtitles | لكن بالطبع كان خطأي من البداية أن وضعتهم في ذلك الموقف |
Beni çok rahatsız eden bu fotoğrafta durumun ne kadar vahim olduğu görülüyor. | TED | في هذه الصورة المربكة لي إنها صورة تجلبنا كم هو الموقف أليم حقاً. |
Evet, umarım Bay Potter hep burada olur ve günü kurtarır. | Open Subtitles | حسنا لنأمل إذن أن يكون السيد بوتر موجودا دائما لإنقاذ الموقف |
durumu tam olarak analiz edip uygun bir strateji belirlemek için zaman gerekiyor. | Open Subtitles | نحن نحتاج لمزيد من الوقت لتحليل الموقف و نصيحة سليمة و خطة إستراتيجية |
durumu bu kadar uzun süre göz ardı etmeye zorlanmamızdan gurur duymuyoruz. | Open Subtitles | فى الواقع ، نحن لسنا فخورين بأننا تجاهلنا هذا الموقف لمده طويله |
Örneğin, saldırganın kurbanlarını bıçaklamadan önce vuruyor olması durumu hızlı ve etkili bir şekilde kontrol altına almaya ihtiyacı olduğunu gösterir. | Open Subtitles | على سبيل المثال, واقع ان المجرم يطلق النار على ضحاياه يشير الى انه يحتاج الى وسيلة سريعة وفعالة للسيطرة على الموقف |
Joy kendisi için en iyi durumu kabullenmesi gerektiğini anladı. | Open Subtitles | ادركت جوي انه من الممكن ان تستفيد نم هذا الموقف |
Belki bir durum değerlendirmesi yapıp, şeyi belirlemeliyiz... yol üzerindeki zayıf noktaları. | Open Subtitles | ربما لابد أن نقوم بتحليل الموقف ونحدد نقاط الضعف في خط السير |
Bunu tehlikeli bir durum olarak görmek sana ne getirecek? | Open Subtitles | ما الذي يتطلبه الأمر كي تدركي خطورة هذا الموقف ؟ |
Bu Noel Baba'nın ufak bir yardımcıya ihtiyaç duymadığı bir durum. | Open Subtitles | اتعلم ان هذا الموقف حيث سانتا لا يحتاج الى اى مساعدة |
Belki biraz daha açık sözlü olsaydın bu duruma düşmezdin. | Open Subtitles | ربما اذا كنت أكثر صراحةً لما وجدت نفسك بهذا الموقف |
Bu bilimi hep sevdim ve onu böyle bir duruma getirmiş olmamızın bir mazereti yok. | TED | أنا أحب هذا العلم، وأعتقد أن هذا الموقف الذي وضعناه فيه غير مبرر. |
Ne durumda olduğumuzu anlamak için bir etrafı gezdir bari. | Open Subtitles | حسناً من الأفضل أن تعِد جولة لنا .. لنرى الموقف |
Bu durumun onunla karşılaştırılabileceğini düşünmüyorum. Tüm isteğimiz insanlarımızı korumak. | Open Subtitles | بالكاد يمكنني المقارنة بهذا الموقف كل ما نريده حماية شعبنا |
İçeri girip günü kurtarmam ve, ayaklarını yerden kesmem gerekiyordu. | Open Subtitles | أردت أن أظهر, و أنقذ الموقف و أنتشلها من قدميها |
Ben yalnızca durumdan faydalandım firmada yaptığım işlerin kulağına gitmesi için. | Open Subtitles | لقد أستغللت الموقف فقط لجعلك تغير رأيك بشأن عملي في الشركة |
İşte 3 tane namuslu, Tanrıdan korkan ev kadını ifade verecekler, artı bir Park bekçisi, ve madalyalı bir savaş gazisi! | Open Subtitles | هناك ثلاثه من ربات المنازل اللاتى يخشين الله سوف يشهدن.. بالإضافه إلى حارس الموقف و طبيب حرب بيطرى حاصل على أوسمه |
Şimdi çok bariz olduğunu biliyorum, ama yalan söylediğinden şüphelendiğiniz biri ile bir konuşma yaparken, tavır en çok gözden kaçırılan ama yalan işaretlerini veren şeydir. | TED | الآن أدرك بأنها تبدو واضحة، لكن عندما تدخل في حديث مع شخص تشتبه بأنه مخادع، فإن الموقف إلى حد بعيد هو التغاضي لكن القول عن المؤشرات. |
Ben sadece sadece olayı kavramaya çalıştım, bilirsin. | Open Subtitles | ..أردتُ فقط أن أردت أن أضع قبضتي على الموقف, أتعلمين؟ |
Crane'in nerede pozisyon alabileceği konusunda olasılık hesapları yapıyordum. | Open Subtitles | العمل على بعض الاحتمالات إلى أين فكرت كرين قد الموقف نفسه |
olay şöyle oldu. İki suçlu tarafından ekip olarak köşeye sıkıştırıldık. | Open Subtitles | إذاً، الموقف هُنا، هو لدينّا طاقمين .من الشرطة لا يُمكنهم الخروج |
Ama sizi temin ederim, bu durumla ilgili özel bir ilişkisi var. | Open Subtitles | أؤكد لك أنها وثيقة الصلة تماماً بهذا الموقف |
Hayır, bugün karar vereceğini ya da kendimi bu pozisyona koymuş olmayacağımı fark etmemiştim. | Open Subtitles | لا, لم ألاحظ أنه سيقرر اليوم وإلا لم أكن أضع نفسي في هذا الموقف. |
Cidden teşekkürler, fakat doğrusu şu ki, şu an bulunduğum pozisyonda yardıma ihtiyacım var. | Open Subtitles | شكرا بحق و لكن الحقيقه تكون كونى فى هدا الموقف |