Birçok seçmen seçim gününde dokunmatik ekranlar hakkında şikâyette bulunmuşlardı, | Open Subtitles | اشتكى العديد من الناخبين يوم الانتخابات حول الأصوات لمس بهم، |
Terörizmden korunmak şart ama seçmen, daha büyük tehlikeler görüyor. | Open Subtitles | ،الحماية من الإرهاب طبعاً لكن الناخبين يرون مخاطر أكثر أهمية |
Biz bu davranışı beyaz seçmenler, daha doğrusu siyah olmayan seçmenler arasında arıyoruz. | TED | نحن نبحث عن هذا السلوك بين الناخبين البيض، أو حقيقةً، الناخبين غير السود. |
seçmenler, Michael Bloomberg'ü New York valisi seçti. | TED | الناخبين صوّتوا لـ مايكل بلومبيرغ عمدةً لمدينة نيويورك. |
Bunun sonucu olarak, şu acayip durum var ki, seçkinler seçmenlerin kontrolünden çıktı. | TED | ونتيجة لذلك لدينا هذا الوضع الغريب الذى خرجت فيه النخبة عن سيطرة الناخبين. |
seçmenlerin oy kullanmakla artık ilgilenmemeleri kazara olmuş bir olay değil. | TED | ولم يحدث هذا صدفة أي عزوف الناخبين عن التصويت بعد الآن |
Ama sizin sorununuz seçmenlere kendinizi dinletmeniz sizi dinleyecek kadar sevdirmeniz. | Open Subtitles | و لكن مشكلتك أن تجعل الناخبين يستمعون إليك و أن تجعلهم يحبونك كما يسمعونك |
Rakiplerimi ezmiş, basına yanlı yayın için rüşvet vermiş, seçmenleri de, kaybetme durumunda işkence edeceğimle tehdit etmiştim. | Open Subtitles | شوهت سمعة خصمي، وأرشيت الصحافة وهددت الناخبين بالتعذيب, إن خسرنا |
Bu kızlar bir grup kurdular ve bir kampanya başlattılar. seçmen kayıtları için. | TED | تجمعت هؤلاء الفتيات معا وكونن مجموعة وأطلقن حملة لتسجيل الناخبين. |
Küçücük bir seçmen kitlesine anket yaparız ve ulusal seçimlerin sonucunu öngörürüz. | TED | فنحن نستطلع آراء نسبة ضئيلة من الناخبين ونتوقع نتائج انتخابات وطنية. |
Neredeyse her seçmen zorluk çekmenin ne demek olduğunu ya kendilerinden, ya ailelerinden ya da komşularından dolayı çok iyi biliyordu. | TED | تقريباً كل الناخبين يعرفون معنى الصراع، إما في أنفسهم أو عائلاتهم أو حتى جيرانهم. |
Aynı zamanda müşterileri ve topluluğuna kulak vermek için bir seçmen kayıt kampanyası düzenliyordu. | TED | كان أيضاً ينظم حملة لتسجيل الناخبين لإعطاء الصوت لزبائنه ومجتمعه. |
Pozitif ayrımcılık beyaz seçmenler arasında çok popüler değil. | TED | العمل إلإيجابي لا يحظي بشهرة جيدة صراحة في اوساط الناخبين البيض، أبداُ. |
Benim tahminim seçmenler başkanlarının sokak uyuşturucuları kullanmasını onaylamazlar. | Open Subtitles | حسناً، أعتقدُ أنَ الناخبين لن يُقطبوا جبينهُم حِيالَ تعاطي مسؤولهُم الرئيسي للمُخدرات |
Yargıçlar, seçmenler tarafından kendilerine lider olarak seçilmiş birine karşı muhalefet etmekle meşgul olmazlar. | Open Subtitles | و لا يستمرون بالمقاومة و المقاومة و المقاومة ضد الرجل الذي أختير من قبل الناخبين ليكون قائدهم |
Amerika'daki seçmenlerin çoğunun beyaz olduğu şaşılacak bir şey değil. | TED | إنه لن يفاجئكم أن غالبية الناخبين في أمريكا بيض |
En ısrarcı seçmenlerin bile yıldırıcı engellerle karşılaşabildiği bir sisteme sahibiz. | TED | لدينا نظام يصل فيه أكثر الناخبين مثابرةً إلى حواجز مزعجة. |
Yeni Liberal Parti'nin adayı Antioquia'daki en çok oy alan kişiydi. | Open Subtitles | الحزب الليبرالي الجديد لديه مرشح يملك معظم أصوات الناخبين في أنتيوكيا |
Baksana baba, niçin seçmenlere bu şehirle ilgili yapmayı planladığın gerçekleri anlatmıyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا تُخبرُ الناخبين بماذا تُخطط حقاً للعمل بهذه البلدة ؟ |
Sayın Başkan, tarafımdan da imzalanan bu yazılı itiraz ülkedeki bir çok seçmen ve Yüksek Mahkeme'yi tanıyan Amerikan seçmenleri tarafından imzalanmıştır seçime karar veren Amerikalılar tarafından değil. | Open Subtitles | إنه مكتوب وممهور بتوقيعى بالنيابة عن العديد من الناخبين المتنوعين في دولتنا |
Telefon bankacılığı, seçmenlerle konuşmak, çünkü çoğunun birçok şüphesi var ve nasıl oy vereceklerini bilmiyorlar. | TED | المعاملات المصرفية عبر الهاتف، التحدث إلى الناخبين، لأن لدى كثيرٍ من الناخبين شكوكًا، ولا يعرفون كيف ينتخبون. |
Ancak bu durumun, yerel seçmenin hâlâ çok ulusal düşündüğünün bir göstergesi olduğunu düşünüyorum. | TED | ولكن أعتقد أيضاً أنها قد تكون إشارة إلى أن الناخبين المحليين ما زالوا يفكرون بطريقة وطنية للغاية. |
Bayanlar baylar aldığım habere göre birkaç dakika içinde oyların sayımı tamamlanıyor. | Open Subtitles | أيها السيدات و السادة ، هل لى بانتباهكم لو سمحتم ؟ لقد علمت لتوى أن الناخبين فى خلال دقائق سيتواجدون هنا |
Mercer County'de 40.000 kayıtlı seçmene hizmet veriyorlar. | TED | فلقد كاناَ يعملان كمسئولا في الانتخابات المحلية ويخدمان 40 أَلْفًا من الناخبين. |
Medyanın önünde olmaz, doğrudan seçmenle görüşmeliyim. | Open Subtitles | ليس أمام وسائل الإعلام، أحتاج لأن أتواصل مباشرة مع الناخبين |