İnsanlar bunları okuyor. Bu, onları gerçek hayatlarında mutsuz yapıyor. | Open Subtitles | تجعل الناس التي تقرأها تعساء وغير راضين عن حياتهم الخاصة |
Parayı çalan insanlar, onun durumu çözdüğün biliyorlardı. -Bu yüzden gergindi. | Open Subtitles | لقد كان متوترا أن الناس التي سرقت المال تعلم أنه يتعقبهم |
Diğer insanların hayatlarının değişme hikayeleriyle aram pek iyi değildir. | Open Subtitles | لا أتعامل جيداً مع قصص الناس التي غيرت في حياتهم |
Gölgeleri nasıl açıklıyorsun? Öbür tarafa geçen insanların kötü taraflarının burada kalmasını? | Open Subtitles | أذن كيف تفسرين الظلال والأجزاء السيئة المتروكة من الناس التي تعبر للضوء؟ |
Güvenlik sistemini ele geçirerek insanlardan çalınan milyonları sahiplerine iade etti. | Open Subtitles | إنه سيخترق النام الأمني ويعيد الملايين إلى الناس التي سرقوها منهم. |
Onlar da bizim için bedel ödeyen insanlardan bir grup. | TED | وانها مجموعة واحدة من مجموعات أخرى من الناس التي تقوم بدفع الثمن عنا |
Tarihe baktığımızda din adına öldürülmüş insanlara baktığımızda bu motive edici bir güç. | Open Subtitles | والآن, انظروا للتاريخ، انظروا لكل الناس التي قتلت باسم الدين إنها قوة محفّزة |
Onunla iletişim yasak olan insanlar, yani eğer gerçekten iseniz | Open Subtitles | الناس التي لا يجوز له الاتصال، حتى إذا كنت حقا |
Ve tecrübeme göre, bu şekilde yardım edilen insanlar her zaman bir şeyleri geri ödemek isterler. | TED | و من تجربتي، الناس التي تمت مساعدتهم بتغيير جذري أرادوا دائماً أن يردوا المعروف |
Çünkü gelecekteki insanlar bugün pazarlara katılım göstermiyorlar. | TED | لأن الناس التي تعيش في المستقبل لا تشارك في الأسواق اليوم. |
Misyonu, onlara en çok ihtiyacı olan insanlar için doktor yetiştirmek: Bir milyardan fazla hayatında hiç doktor görmemiş, uydurulmuş her türlü açlık sınırının altında yaşayan ve ölen insanlar için. | TED | مهمتها تدريب أطباء للناس الذين يحتاجونهم أكثر من أي شيء آخر: الأكثر من مليار الذين لم يروا طبيباً من قبل، الناس التي تعيش و تموت تحت كل خطوط الفقر التي وجدت. |
Sıtmanın sıklıkla bulaştığı insanlar hastalıkla nasıl uğraşacağını öğreniyor. | TED | الناس التي تصاب بالملاريا مراراً تعلموا كيف يتعاملون معه |
Böylece bir bağlantı kurmak için verileri kullanmaya karar verdik Samantha ve onu aşağıdan izleyen tüm insanlar arasında | TED | لذا قررنا أن نستخدم البيانات لخلق اتصال بين سامانثا وكل الناس التي تحدق بها من أسفل. |
Bu, yüzeyi tamamen bahsettiğimiz zaman kapsülüne gönderilen resimler, kelimeler ve insanların çizimleri ile dönen bir dünya. | TED | أنه عالم معمور، السطح الذي يتألف بالكامل من الصور وكلمات ورسومات الناس التي تم إرسالها لكبسولة الزمن. |
Özgürlüğümün ve eğlencemin, izlerini, kelimenin tam anlamıyla, yavaş yavaş bırakmaya başlayınca, insanların şaşırmış ve alakadar tepkilerini görmek oldukça heyecan vericiydi. | TED | عندما بدأت حرفياً أترك آثاراً لمرحي وحريتي، كان من المثير أن أرى ردود أفعال الناس التي يملؤها الإهتمام والإندهاش |
Bu insanların yüzde kaçı değişken ücretli? | TED | ما النسبة التي يشكلها هؤلاء الناس التي تعد تعويض متغير؟ |
Çünkü senin inandığın şeylere inanmayan insanlardan nefret etmek kolaydır. | Open Subtitles | ..لأنه من السهل كراهية الناس التي لا تؤمن.. بنفس الأشياء التي تؤمن بها |
İçkiyi bırakan insanlar ve kilo veren insanlar, bunu başaramayan insanlardan daha iyi olduklarını sanırlar. | Open Subtitles | أتعلم، الناس التي تقلع عن التدخين و الذين يفقدون الوزن يظنزن أنهم أفضل من من لم يستطع |
Köpeklerine söz geçiremeyen insanlardan nefret ediyorum. | Open Subtitles | اكره الناس التي لاتستطيع السيطرة على كلابها |
Her gün üniformayı giyip belime silah takarak korumaya and içtiğim insanlara hizmet etmeyi iple çekiyorum. | Open Subtitles | كل يوم اتطلّع لوضع الزي و وضع حمّالة السلاح و أخدم الناس التي أقسمت لكي أحميها |
Ona çok okuduğumu ve derinlikli alanlarda öğrenim görmeyi tercih eden insanlara hayran olduğumu anlattım. | Open Subtitles | قلت له إنني أقرأ كثيرا، وأنني حقا احترم الناس التي اختارت دراسة المواضيع بعمق |
İnsanlara yol yaptırıp para ödedi. | Open Subtitles | كان لديه الناس التي تبني الطرق وتتلقى الأجر. |