| Dyson ve Kenzi'yi serbest bırak ve kokuşmuş ayakkabıyı al. | Open Subtitles | أطلقوا سراح دايسون و كينزي و ستحصلون على الحذاء النتن |
| Seni adi, kokuşmuş, kahpe-- | Open Subtitles | لماذا ، أنت أيها الخسيس النتن يا إبن الـ ـ |
| Ama siz kendi küçük beyninizin daha kuytu ve karanlık köşelerinde kendi kokuşmuş karanlığınızda daha büyük bir kötülüğün dolup taştığını bilirsiniz. | Open Subtitles | لكنكم تعلمون في الزوايا المظلمة لأكثر التجاويف المتعطلة من عقولكم الصغيرة بأن ظلامكم النتن |
| Hayır anne içmeyeceğim. Ve şu üç haftadır giydiğin pis kokulu deri giysileri değiştireceksin. | Open Subtitles | و انك ستغير البنطلون الجلد النتن الذي ترتديه منذ 3 اسابيع |
| Sanırım ben Dünya'nın şu eski, kirli, kokmuş... Çekip gitme, lütfen. | Open Subtitles | أعتقد بأني سألازم ذلك العالم القديم النتن القذر |
| Asidik mideleri onları diğer yaşayan hayvanlardan da korur. İğrenç kokan kusmukları çoğu yırtıcıyı kaçırır. | TED | تُبقيهم أيضا معدتهم الحِمضية بمأمن من الحيوانات الحَيّة: يُوجس تَقَيّؤها النتن أغلب الحيوانات المفترسة خِيفةً. |
| Üstelik, şu kokuşmuş saçlarından bir tanesini kullanabiirdi. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أن رأسك النتن قد يستفيد من ذلك |
| Yakında yaz gelecek, üç lanet aylığına bu kokuşmuş yere dönmüş olacağız. | Open Subtitles | سيعود الصيف سريعاً وسنعود إلى هذا المكان النتن لثلاثة أشهر |
| - Senin kokuşmuş amına koyayım. - Aman Tanrım. | Open Subtitles | اللعنة عليك و على فرجك النتن اوووه ، يا آلهي |
| Bu güzel kıçlı kokuşmuş insan bedeninde tıkılıp kaldım. | Open Subtitles | الآن أنا عالقة بذلك الجسد البشري النتن مع تلك المُؤخرة الإستثنائية |
| kokuşmuş dünyanın sorunu da bu işte. | Open Subtitles | هذا هو المشكلة مع هذا العالم النتن |
| Modern dünyanın kanını pompalıyorum geri kalmış damarlarınıza sizi kokuşmuş nankör et kafalı ahmaklar! | Open Subtitles | أضخّ الدّم من العالم الحديث ... ...في عروقك الخلفيّة ... ...أنت النتن ... |
| Senin kokuşmuş kukunu napayım? | Open Subtitles | لا ، لا أحد يرغب برؤية فرجك النتن |
| Beni yakalayamazsın. Kötü kokulu peynir adamıyım." | Open Subtitles | لا يمكنك الامساك بي فأنا رجل الجبن النتن |
| Sevişeceğiz, ama bu pis kokulu garajda değil. | Open Subtitles | الآن , استمعي نحن سنحصل عليها ولكن ليس هنا أنت لا ترغب في الحصول عليها هنا , أليس كذلك في هذا المرآب المقرف , النتن ؟ |
| Gelecek sefer kıçını ısıracağım, seni kokulu küçük şebek. | Open Subtitles | بالمرة القادمة سأعض مؤخرتك أيها المغفل القصير النتن |
| Arkadaşlığını göstermek için kokmuş bir bağcık vermek de ne oluyor? | Open Subtitles | كيف يتم إعطاء قطعة النتن من سلسلة عرض الصداقة ؟ |
| En sevdiğim elimi kokmuş botunun içine sokmak zorunda olsam bile. | Open Subtitles | حتى لو كان ذلك يعني وضع يدي المفضلة داخل حذائه النتن الفاسد |
| Mesela küçük tatlı yeğenimin, iğrenç kardeşimin akrabası olduğuna hala inanamıyorum. | Open Subtitles | مازلت لا أصدّق أنّ إبنة أخي الصغيرة الجميلة قريبة بشكل ما من أخي الصغير النتن. عليكِ نسيان العفن قليلا. |
| Annem arkada bisküvi yiyor her şey domuz eti kokuyor. | Open Subtitles | أمي في الخلف، تتناول البسكويت. كل شيء رائحته كاللحم النتن. |
| Uzak dur kokarca. kokuyorsun. | Open Subtitles | أيها النتن لا تأتي بقربي ، أيها العفن |